Gıda fiyatlarından yaşanan aşırı yükselişin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sebze ve meyve fiyatlarındaki artışın önüne geçeceğini duyurduğu tanzim satışları İstanbul, Ankara’da, Bursa ve Adana gibi bazı illerde başladı.
Birçok ilden de tanzim satış noktalarının kurulması talebi gelmeye başladı. Belediyeler tarafından ucuz sebze ve meyve satmak için kurulan tanzim satış noktalarının kalıcı değil geçici bir çözüm olduğunu belirten Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği Gaziantep İl Temsilcisi Kenan Seçkin, kalıcı çözüm için ülke genelinde üretim planlamasının yapılması gerektiğini belirtti.
Seçkin, tanzim satış noktalarının kalıcı çözüm olması için belediyelerin her semte tanzim satış noktası kurması, vatandaşların ucuz gıda yemesini sağlaması gerektiğini belirterek, “Tanzim satış mağazaları ülkemiz yeni değil zaten 1990’lı yıllarda birçok ilde tanzim satış noktaları vardı. Tanzim satış noktaları eğer o dönem bir çözüm olmuş olsaydı, devam eder günümüze kadar gelirdi. Ama günümüze kadar gelemedi. Çünkü günümüzün şartlarına ayak uyduramadı. Ya da serbest piyasadan dolayı gerekli ilgiyi görmedi.” dedi.
Geçici çözümler yerine kalıcı çözümlerin uygulanması gerektiğine işaret eden Seçkin, kalıcı çözüm için ise Türkiye genelinde üretim planlamasının yapılmasını ve havza bazlı üretim modeline geçilmesi gerektiğini belirtti.
“Tarımda geçici değil kalıcı çözümler uygulanmalıdır”
Seçkin, “Hal yasası çıktı. Türkiye'de gerçekten tarım ile ilgili mükemmel yasalarımız çıktı. Ama bunları maalesef sahada uygulayamıyoruz. Hal yasası var ama aracıları aradan çıkaramıyoruz. Aracılar aradan çıkmayınca fiyatlar artıyor. Belediye tanzim satış noktası açıyor, direk üreticiden tüketiciye ürünü getiriyor ama bir market, bakkal, manav ve bir yöresel yerel market, hiçbirisi üreticiden ürünü halka sunamaz, mecburen aracıları kullanır. Aracıları kullanınca da fiyatlar artıyor. Büyükşehirlerde kurulan tanzim satış mağazaları çözüm mü? Çözüm değil, ama geçici bir çözümdür. Çünkü 1990’lı yıllarda bu denendi. Şu anda belki fiyatları biraz aşağıya çekti ve piyasaya olumlu bir hareketlenme geldi ama bu geçici bir çözüm. Bizim için önemli olan kalıcı çözümler üretmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'nin ihtiyacı kadar ürünün üretilmesi lazım”
Erişilebilir ve sürdürülebilir tarımsal ürün arzını sağlamak, ulusal ve uluslararası alanda rekabet gücü yüksek tarım sektörü oluşturmak için yeni çalışmaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Seçkin, şunları söyledi:
“Kalıcı çözümle ilgili de Tarım Bakanlığının çok iyi bildiğim bir çalışması var. ‘Havza Bazlı Destekleme Modeli’ var. Bu projeyle hangi ürüne veya TÜİK verilerine göre bu ülkenin 82 milyon insanının hangi üründen ne kadar ihtiyacı var, bunun bir planlamasının yapılması lazım. O ürün en ideal verimi hangi bölgede veriyorsa, o bölgedeki çiftçiler ve o ürünün desteklenmesi lazım. Türkiye'nin ihtiyacı kadar üretilmesi lazım. Bu artı veya eksi olur, bu ihracata göre değişebilir. Bunun haricinde bu havza bazlı destek gerçek anlamıyla Türkiye'de eğer biz sebze ve meyve fiyatlarının çözümünü istiyorsak mutlak surette havza bazlı üretime geçip, ona göre bir üretim modeli belirlemeliyiz. Altyapı hazır, bununla ilgili Tarım Bakanlığı 10 yıldan bu yana çalışıyor, tüm veriler hazır, yapacağımız bir üretim planlaması. Bu ülkenin hangi ürüne ne kadar ihtiyacı var, ona göre havzalar belirlenip o ürün sadece o bölgede desteklenecek, başka bölgede desteklemeyecek. Antalya'da serayı desteklersiniz Erzurum’da serayı destekleyemezsiniz. Çünkü zaten böyle bir üretim modeli de olmaz. Dolayısıyla da havza bazlı üretimi hayata geçirdiğimiz zaman fiyatlarda denge bağlamında sorun çözülmüş, üreticiye daha ucuz ürün arz edilmiş olacak. Çünkü ihtiyacımız kadar üretiyoruz. İhtiyacımız kadar üretmediğimizde bu sıkıntıları yaşarız.”
“Ürün ihtiyacına göre planlama yapılmalıdır”
Tarımsal üretimde özellikle ülke ve dünya şartlarının göz önünde bulundurularak üretim yapılmasının önemine işaret eden Seçkin, “Gaziantep'ten örnek verecek olursak, bu yıl Gaziantep'te sarımsak hasat edilmedi. Çünkü sarımsak işçilik maliyetlerini kurtarmadı. Ama bunun yanında ise sarımsak ve soğan birbirine ekülüsüdür. Çiftçi bir yıl sarımsak eker ikinci yıl aynı alana soğan eker. Soğan başını aldı gitti. Sarımsak üreticileri iflas etti. Bakıyoruz bir planlama yok. Önümüzdeki yıl bu sefer sarımsak ekilmiyor, herkes soğan ekiyor. Çünkü bir yıl önce soğandan kazandı. Bu defa soğanda üretim fazlalığı oluyor ve soğan dip yapıyor, tarlada kalıyor, bu sefer sarımsağı çok yüksek fiyata yiyoruz. Dolayısıyla bu sorunu çözmemiz için mutlak surette bu ülkenin hangi ürüne ne kadar ihtiyacı var olduğunun planlamasının yapılması lazım. Havza bazlı bu ürünlerin desteklenmesi lazım. Ona göre vatandaşa da ucuz ürün arz etmemiz lazım. Üretim fazlalığı olmayan üretim eksiği olmayan ve ülkenin ihtiyacı kadar ürünümüzü üretirsek vatandaş ona göre fiyatı uygun ürünleri tüketebilir.” şeklinde konuştu.
“Ürünlere bölgesel olarak destek verilmeli”
Üretim planlamasının şart olduğunu dile getiren Seçkin, öncelikle Türkiye’nin ne kadar tarımsal ürüne ihtiyacının olduğunun hesaplanması, ona göre bir planlama yapılması ve ürünlere ise bölgesel olarak destek verilmesi önerisinde bulundu.
“Üretici ürettiği zaman gelirini bilecek” diyen Seçkin, “Üretici zaten destekleniyor ama desteklemenin şekli yanlış, nasıl yanlış? Örneğin geçen yıl devlet çok astronomik destekler verdi. Çünkü bizim pamuk ihtiyacımız vardı. Bu defa herkes pamuğa yöneldi. Havza bazlı desteğini ver ve hangi bölgede hangi ürüne destek veriyorsa çiftçi ona göre üretir. Türkiye’nin her tarafında pamuğa destek verirseniz çok iyi pamuk yetişmeyen bölgelerde alabildiğine pamuk bahçelerine denk geliyorsunuz. Başka bir ürüne destek veriyorsun, bu defa o ürün alabildiğince üretiliyor. Dolayısıyla örneğin Gaziantep havzasında fıstık, zeytin hububata destek verilmelidir. Vatandaş da buna göre hareket eder. Ama Gaziantep'te farklı bir ürüne destek verirseniz çiftçi onu ektiği zaman ekonomi gelir zaten elde etmiyor. Dolayısıyla verilen destekte boşa gidiyor. Çünkü vatandaş sırf destek alabilmek için bu ürünü ekiyor. Ama ‘ben Gaziantep'te yetişen ürünleri destekleyeceğim’ derseniz çiftçi de o üründen başka bir ürün de ekmez. Gaziantep'in tarım profiline baktığımızda ana ürünlerimiz; Antep fıstığı, zeytin, üzüm bağı, hububat ve bakliyat ve pamuk. Gaziantep'te bu ürünlere destek verilmelidir. Gaziantep'e çok ekonomik olmayan ve anormal bir ürünü desteklendiğinde zaten o ürün ekilse bile ülke ekonomisine bir katkısı olmuyor. Ama biz bu destekleri havuza bastı destekler yaptığımızda ülke ekonomisine en fazla gayrisafi milli hasıla kazandıracak ürünü vatandaş yetiştirecek. Bu şekilde hem ülke kazanacak hem de vatandaş kazanacak. Aksi takdirde vatandaşımız hangi ürüne çok destek veriliyorsa onu ekiyor ama ekonomik olmuyor. Ekonomik olmayınca da üretim azalıyor. Üretim azalınca da fiyatlar yükseliyor.” ifadelerini kullandı.
“Tanzim satış noktaları şu an için geçici bir çözümdür”
Tarımsal üretimin ülke ihtiyaçları ve pazar şartları dikkate alınarak hazırlanacak planlar çerçevesinde yapılması halinde hem ülkenin hem de çiftçinin kazançlı çıkacağını belirten Seçkin, şöyle konuştu:
“Tanzim satış noktaları şu an için geçici bir çözümdür. Çünkü acil bir çözüme ihtiyaç var. Acil çözüm de tanzim satış noktalarından başka bir şey aklımıza gelmiyor. Çünkü bizim bu söylediğimiz planlama bir kaç yılı alacak bir planlamadır. Şu anda fiyatlar anormal ve tanzim satışları başladı fiyatlar yüzde 30-40 ucuzladı. Sırf bu ekstra fiyat yükselmeleri kırmak içindir. Ekstra fiyat yükselmeleri kırıldıktan sonra zaten yerine oturacaktır. Tanzim satış noktaları ihtiyaç duyulmayacaktır. Havza bazlı üretim modeli yapıp da ihtiyaca göre ürün üretildiği zaman ürünün fiyatı belli olacak. Çünkü tarımsal girdiler belli, destekler belli çiftçi de cüzi bir kar ile bu ürünü satacak. Çünkü kazanacak, onun desteğini alacak.” (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)