Eymür Kime Çalışıyor?

Ergenekon davasında ilginç isimler tanık olarak çağrılıyor.

Ekleme: 10.08.2012 09:41:00 / Güncelleme: 10.08.2012 09:41:00 / Siyaset Gemisi / Ankara Haberleri
Destek için 
Hüseyin Kaya / doğruhaber/analiz-haber
Bunların içinden bazıları dezenformasyon uzmanı olduğu için nasıl ortalığı bulandıracağının hesabını önceden yapıyor. Bazıları da suya sabuna dokunmamaya özen gösteriyor.

Duruşmaya çağırılan MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür de belli ki çok hazırlıklıydı.

Mehmet Eymür 90’lı yılların en karanlık isimlerinden biri. Mahmut Yıldırım ile birlikte çalıştığını gizlemiyor. Çok şey bildiğini söylüyor; ama anlattıklarından ne kadarının doğru olduğu belli değil. Bakın Ergenekon ile ilgili neler söyledi:

“Yapılanmanın ismi ne olursa olsun devletin içinde illegal bir yapılanma vardı. Devletin içindeki kontrolsüz yapıların milli gayelerle kurulsa bile zamanla devletin aleyhine döneceğini düşünüyorum”

Kendisi bir istihbaratçı, hem de kontrterör uzmanı; ama Amerika’da iken soruşturma başlatılan Ergenekon yapılanmasına ilişkin çok şey bilmediğini, bilgilerinin genelde kulaktan dolma ve duyuma dayalı olduğunu söyledi.

Yıllarca Amerika’da kaldı. Bir istihbaratçı, istihbaratçıların haberi ve kontrolü olmadan bir başka ülkede kalabilir mi?

Mahkemede CIA ve Alman istihbaratının faaliyetlerinden söz etmiş, bir vatansever edasıyla. Güya mezkur birimler çok rahat bir çalışma alanı bulmuşlar ve kendisi bundan rahatsız olmuş.

Hizbullah’ı sormuş mahkeme başkanı. Eymür’ün cevabı belli: Çamur at, sonra da geri çekil:

“Hizbullah’ın kurulmasının arkasında resmi kurumlar olduğu kesin ancak sonradan kontrolden çıktı. Ancak hangi resmi kurum tarafından kurulduğunu bilmiyorum.”

Tabii mahkeme başkanının da herhalde hesabına gelmiş olmalı ki, Eymür’e nasıl bir istihbaratçı olduğunu, hem Ergenekon’u hem de Hizbullah’ı bilmediğini; ama iddialarda bulunabildiğini sormamış.

Eymür, zeki bir adam ve Orakoğlu gibi fahiş hatalar yapmadan aradan sıyrılmaya çalışmış.

Hem gündeme geldi, hem çamur attı, hem de bir yerlere mesajını verdi.

Emre Taner’le başlayan süreçte MİT’in yeni yönetimine sıcak mesajlar veriyor Eymür.

Atasagun ve ekibiyle kavgalıydı.

Amerika’da sekiz yıl boyunca internet üzerinden sürdürdüğü savaşa 2010’da tümüyle son verdiğini söylemiş.

www.atin.org sitesinden her yere cevap yetiştiriyordu.

Bir örnekle mesela kimleri savunduğuna bakalım:

6 Aralık 1998 tarihli Aydınlık Gazetesinden bir haber…

İP Genel Başkan Vekili Hasan YALÇIN, “Devletin en yüksek kurumları, Susurluk’la ortaya çıkan özel örgüt’ün PKK’ye silah sattığını saptadı. Özel örgüt’ün silah ticareti ile ilgilenen görevlileri isim isim belirlendi. PKK’ye silah satış faaliyetinin başında CIA-MOSSAD ekibi bulunuyor. Soruşturma devam ediyor” demiştir. (www.atin.org sitesinden)

Aydınlık Gazetesi, büyük ihtimalle CIA-MOSSAD ekibi diye Eymür’ü hedef gösteriyordu. Eymür de onları yalancı çıkarmadı ve Amerika’ya giderek faaliyetlerine orada devam etti.

Ergenekon operasyonları ile birlikte yine piyasada görünmeye başladı.

Cezaevinde ölen eski MİT’çi Kaşif Kozinoğlu Eymür’le ilgili neler söylemişti, bir bakalım:

“Ayrıca Mehmet Eymür’ün çok yüksek maaş aldığı (ayda 50 bin dolar) ABD’den, Ergenekon’u kurgulamak üzere Türkiye’ye geri döndüğü; hakkındaki tüm davalardan Gülen mensubu yargıçlarca sıyırdığı; İstanbul’da Fethullahçı polislerce sıkı sıkıya korunduğu; eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT’in elinde belge ve bilgiler mevcuttur. Mehmet Eymür, Emre Taner tarafından da korunmuştur.”
Gelelim sorularımıza:

Eymür neden şimdi piyasaya sürülmüştür?

Eymür’ün emekli olduktan sonraki yeni görevi nedir ve kim tarafından görevlendirilmiştir?

Hizbullah ile ilgili kara propagandanın nedeni nedir?

Soruların bir kısmına cevap olabilir ihtimali ile size Zihni Çakır’ın yazısından kısa bir bölüm aktarıyorum:

“Yine, kendi tabirimle bu “Özel Büro” elemanlarının, Graham Fuller ile dirsek temasını hatta bazılarının, Yeşil Kuşak Projesinin ağababası olan Fuller’den direktif ve talimat alarak hareket ettiğini, onun psikolojik harp taktiklerini uygulamaya çalıştığını göz önünde bulundurursanız, Ergenekon’dan boşalmaya başlayan paralel devlet alanını kimlerin doldurma hevesinde olduğunu daha net anlayabilirsiniz.

Çok açık ifade edeyim ki; eğer ÖYM’lere dair yasal bir düzenlemeye gidilmese ve bu yapılarda amaçlanan kadrolaşma sağlanabilseydi, iktidara mensup yüzlerce yerel yönetici ve birçok bakan ve üst düzey bürokrat, Ergenekon soruşturmasına benzer dalgalarla bu özel mahkemelerce içeri tıkılacaktı belki de. Ve hatta, MİT üzerinde büyük bir operasyonun hazırlıklarının bile tamamlandığı bilgisi mevcuttu.


Peki, Bu Özel Büro nasıl oluştu?


İktidara karşı takınılan fütursuz tavrın arkasında yatan gerçek ne?


Başbakan’ın koruma müdürlüğü için teşkilat içerisinde bir dönem yaşanan örtülü savaş ve sonrasında Başbakan’ın özel konutunun tuvaletine kadar krokileştirilmesi ve bu krokinin Ergenekon’a bağlı paramiliter örgüt yapılanmalarında ele geçirilmiş olması hangi mantık çerçevesinde açıklanabilir?


İktidarı kaset ve yolsuzluk skandalları ile alaşağı etmek için döndürülmeye başlandığı iddia edilen çarkın dişlilerine nasıl yerleştiler?


MİT Krizi olarak bilinen süreci tetikleyen gerçek ne idi?


“Devlette cemaat kadrolaşması var” paradoksunun arkasında yatan asıl kadrolaşma hamlelerinde Özel Büro’nun fonksiyonu ve hizmet ettiği amaç ne idi?

Kur’an Kurslarının yaygınlaştırılması, 4+4+4 eğitim sistemi, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan gençlik kampları, kamu personel alımlarında izlenen titiz ve seçici strateji “cemaat içerisine sızan” bu Özel Büro elemanlarını neden rahatsız etti?

Ve dahası bu güruhun iktidara karşı kimi zaman BDP-CHP-MHP koalisyonlarına bile destek verip, iktidar aleyhtarı kara propaganda malzemelerini başta Aydınlık olmak üzere Ulusalcı cephenin medya organlarına servis etmeye kadar varan “kirli ittifak” stratejisinin açıklaması ne?”

Mehmet Eymür de “Özel Büro”nun elemanı olabilir mi?

Ne dersiniz?