Ak Parti’nin 31 Mart yerel seçimleri için İzmir adayı olarak belirlediği Nihat Zeybekçi, ilginç açıklamalarına devam ediyor.
Ertuğrul Özkök’le konuşurken şunları söylemiş Zeybekçi: “Ben İzmir şarabını uluslararası marka yapmak istiyorum. Bağcılığın gelişmesi için özel enstitüler kuracağız.”
Liberaller ve Kemalistler, Zeybekçi’nin “takiyye” yaptığını öne sürüyorlar. Öyle ya Denizli belediye başkanlığı döneminde içkili lokalleri şehrin dışına taşımış olan Zeybekçi’nin sözlerine ne kadar itibar edilir?
Denizli’deki uygulama “Muhafazakar demokrat” kimliğe uygun, tamam, peki ya İzmir ile ilgili açıklamaları nereye oturtmak lazım?
Daha önceki bir açıklamasında da epey tartışılan şu sözleri sarf etmişti Zeybekçi:
“Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: “Rakımıza dokunma”… Eyvallah. Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum. AK Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoş görü alanına sahiptir. Türkiye’nin bir özeti gibidir AK Parti. Demek ki biz anlatamamışız. İzmir’de bir anlatamama sorunumuz var.”
İçki ile namaz ve orucu yan yana getirebilme de büyük bir siyasi maharet istiyordu ve Zeybekçi’nin bunun da başardığı belli oluyor.
Birçok şeye “köprüden geçinceye kadar” ya da “siyaset gereği” diyebilirsiniz; ama şu uyarıda da bulunmadan edemiyoruz.
Şarabı gündem yapanların sonu pek iyi olmuyor.
Mesela Abdüllatif Şener…
AK Parti hükümetinde başbakan yardımcılığı yapan Abdüllatif Şener, 2005’in Kasım ayında katıldığı “Topraktan Kadehe AB Yolunda Bağcılık” şeklinde isimlendirilen “Şarap Çalıştayı”nda şu ilginç sözleri söylemişti: “Ben şarabın her şeyini bilirim, sadece tadını bilmem.”
Tarımda en yüksek katma değerin şarapçılıkta olduğunu, ancak küresel rekabetin de en sert şarapçılıkta yaşandığını belirten Abdüllatif Şener, “En kaliteli ve ucuzunu üretemiyorsanız, fabrikanızın bulunduğu mahalle bakkalına bile mal satamazsınız” demişti.
Bu açıklamadan yola çıkmış olma ihtimali yüksek olan dönemin CHP genel başkanı Deniz Baykal, “Eğer Şener cumhurbaşkanlığına aday olursa onu destekleriz” demişti. Bunun üzerine sola ve Kemalistlere daha sıcak mesajlar vermeye başlayan Şener, partisinden bir daha aday olmadı. Ama Baykal’dan da beklediği desteği alamayan Şener, önce siyaseti bıraktığını söyledi, sonra parti teşebbüslerinde bulundu ve en sonunda da CHP’den vekil oldu.
Eğer CHP’de siyaset yapma niyeti yoksa Zeybekçi’ye tavsiyemiz şudur: Geçmişten ibret al!