Süresiz nafakanın beraberinde birçok olumsuzluğu beraberinde getirdiğini belirten hukukçular, özellikle boşanma davalarında bazı eşlerin aldıkları nafakanın devam etmesi için evlendikleri halde resmi nikâh yapmadıklarına dikkat çektiler.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, işsiz ve herhangi bir geliri olmayan erkeğin, boşanma davasında tam kusurlu bulunan, çalışan eşine tedbir nafakası ödemesi gerektiğine hükmetmesi hukukçular tarafından büyük tepki gördü.
Hukukta nafakanın düzenlenmesine dair iki hükmün bulunduğuna dikkat çeken Avukat Abdurrahman Yıldırım, aile hukukunda boşanmalardan sonra karar verilen nafaka davalarının toplumda sürekli tartışma haline geldiğinin altını çizdi.
En son İstanbul'da bir aile mahkemesinde açılan tedbir nafakasıyla ilgili Yargıtay'ın vermiş olduğu karara ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldırım, "Toplumda tekrar nafaka olayının tartışılmasına neden olmuştur. Hukukumuzda nafakayı düzenleyen iki hüküm vardır. Biri Medeni kanunun 169’uncu maddesindeki geçici önlemlere ilişkin düzenlemedir. Biri de medeni kanunun 175’inci maddesindeki yoksulluk nafakası düzenlemesidir. Medeni kanunun 169’uncu maddesindeki tedbir nafakasına ilişkin olayda mahkemenin boşanma davası ile birlikte gerek tarafların geçimi, iaşesi, malların idaresini ve çocuklarla ilgili tedbirleri re’sen alacağına ilişkin bir düzenleme vardır." dedi.
"Nafakanın boşanan eşlerin ihtiyaç durumuna göre ödenmeli"
Nafakanın boşanan eşlerin ihtiyaç durumuna göre ödenmesi gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, "Bu kapsamda taraflardan birinin ihtiyaç duyulması halinde dava sonuna kadar taraflardan birinin diğerine, velayeti almamış olan tarafında diğer tarafa tedbir nafakası ödemesine gitmektedir. Bu tedbir niteliğinde olduğu için mahkemece her an ihtiyaca ve koşullara göre değiştirebilmektedir. Burada asıl olan tarafların ihtiyacıdır. Mahkemeler tedbir nafakası vermeden önce taraflar için mali ve sosyal durum araştırması yapmaktadır. Buradaki tartışma tarafların kusurlu olup olmadığı ya da gelirinin olup olmadığı yönünde değil, esas belirleyici olan nafakaya ihtiyaç duyan tarafın ihtiyacıdır. Diğer nafaka ise medeni kanunun 175’inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasıdır." ifadelerini kullandı.
Yasada süresiz nafakanın var olduğunu fakat daha ağır kusurlu olmamak şartıyla boşanan taraflardan birisi eğer yoksulluğa düşecekse, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren süresiz olarak diğer taraftan nafaka talep edebileceğine dikkat çeken Yıldırım, tedbir nafakasına farklı olarak tek bir yoksulluk nafakası alacak eşin daha ağır kusurlu olmaması şartı olduğunun altını çizdi.
"Süresiz nafakalar eşlerin daha kolay boşanmalarına sebep oluyor"
Süresiz nafakaların eşlerin daha kolay boşanmalarına sebep olduğuna dikkat çeken Yıldırım, nafakada eleştirilen tarafın süresiz olması olduğunu söyledi.
Boşandıktan sonra geçimlerini daha garanti görmeleri nedeniyle boşanma hadiselerini daha çok tetiklendiğinin görüldüğüne dikkat çeken Yıldırım, "Aslında anlaşma ile sonuçlanacak tarafların evlilik birliğinin devam etmelerinin bir kısım sıkıntılara katlanarak mümkün olduğu durumlarda da bu tür süresiz nafaka halleri tarafları boşanma konusunda daha çok motive etmektedir. Burada aslolan nafakanın belirli bir süreyle eşlerin ihtiyacına, mali durumlarına ve imkânlarına göre kararlaştırılması gerekir. Eğer nafaka süreli olursa eşler boşandıktan sonra durumlarını sürekli garanti görmeyecekleri için boşanma konusunu tekrar bir daha gözden geçirme ihtiyacı hissedebilirler." şeklinde konuştuk
"Nafaka hükümlerinin günün ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinde yarar var"
"Burada eğer süreli nafaka verilirse süre bittikten sonra mahkemelerin bunu yeniden ele alması gerektiğini belirten Yıldırım, geri kalan sürede sosyal yardımlaşma veya devletin diğer yardım kuruluşları vasıtasıyla yoksulluğa düşecek eşe sosyal yardım yapılması da alternatif olarak düşünülebileceğini söyledi.
Ömür boyunca nafaka alınması bir tarafı aşırı şekilde mağdur edeceğine vurgu yapan Yıldırım, "Diğer tarafı da toplum nezdinde bedava geçinen, kolaycılığa alışan ve evlilik birliğinin devamı hususunda gerekli fedakârlığı göstermeyen kişi durumuna getirmektedir. Bu hususun acilen düzeltilmesi ve yasal düzenleme yapılması kanaatimce kaçınılmazdır. Bu nedenle gerek ailenin korunmasına dair 6284 sayılı yasa gerekse medeni yasadaki nafaka hükümlerinin tekrar düzenlenip günün ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinde yarar var." ifadelerini kullandı.
"Ömür boyu nafakanın devam etmesi zulüm haline gelmektedir"
Hukukçular Derneği olarak süresiz nafakayla ilgili yaptıkları çalışmaları genel merkezleri tarafından Meclise ve ilgili yerlere sunulduğunu söyleyen Adıyaman Hukukçular Derneği Temsilcisi Avukat Ahmet Işık, "Ömür boyu nafakanın devam etmesi zulüm haline gelmektedir." ifadelerini kullandı.
"Evin geçimini erkeler sağladığı için toplumumuzda da kadınlara nafaka verilmesi söz konusu olmuştur." diyen Işık, "Özellikle boşanma davalarında veya boşanma davası olmadan da evi idame ettirebilmek, çocukların bakımını ve iaşesini devam ettirebilmek amacıyla mahkemeler tarafından kadının lehine olmak üzere nafaka verilmektedir. Tartışma konusu olan husus, nafakanın süresi bakımındandır. Yani nafaka bir zenginleşme aracı sayıldığı zaman, aylık bana belli bir nafaka geliyor diye herhangi bir çaba içerisinde olmadan sadece o nafakayı bir maaş olarak görmek büyük bir zulümdür." şeklinde konuştu.
"Kendisine bakılma yükümlüğü başkasına geçtiği halde resmi nikâh yapılmıyor
Süresiz nafakanın beraberinde birçok olumsuzluğu beraberinde getirdiğine dikkat çeken Işık, "Özellikle boşanma davalarında bazı kişiler aldıkları nafaka devam etsin diye evlendiği halde resmi nikâh yapmayanlar var. Yani boşanma gerçekleşiyor. Kadına nafaka bağlanıyor. Nafaka süresiz bir şekilde devam ediyor. Kadın bu arada dini nikâh ile başkası ile beraber oluyor. Kendisine bakılma yükümlüğü başkasına geçtiği halde resmi nikâh yapmıyor ki nafakasını aylık bir maaş gibi alabilsin. Bu nedenle süresiz nafaka yerine bunu bir süreyle kısıtlamak yani boşanma gerçekleştikten sonra kadının kendi ayakları üzerinde duracağı süreye kadar veya çocuklar belli bir yaşa gelinceye kadar belli düzenlemelerle bu hususta yeni bir düzenleme getirilirse bu sorun çözülecek kanaatindeyiz. Bu konuda tartışılan nafakanın bir zenginleşme aracı olarak görülmesi ve süresiz olmasıdır. Bu iki konuda yeni düzenlemeye ihtiyaç vardır." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)