Hüseyin Kaya / Haber - Analiz
Bir dönemin kudretli komutanları savcılara ifade verdiler.
Önemli isimler vardı yine.
İçlerinde en fazla Teoman Koman’ın ismi üzerinde duruldu.
Teoman Koman, hem Jandarma Genel komutanlığı, hem de Mit müsteşarlığı yapmış bir isim.
Hizbullah’a “devlet bağlantısı var” şeklinde iftira atanların tümü onun açıklamalarına vurgu yapıyordu.
Güya Hizbullah ile ilgili bir soruya “Onlar kendilerini PKK’ya karşı koruyan dindar vatandaşlardır” demişti.
Kalbinde hastalık olanlar “Mal bulmuş Mağribi gibi” bu sözlerin üzerine atladılar.
Tepe tepe kullandılar, halen kullanıyorlar.
Ama şunu göz ardı ediyorlardı. Koman’ın bu sözleri söylediği tarihler 1992’lerdir.
1992’lerde bölgede resmi ve devlet kayıtlarında “Hizbullah” diye bir yapılanma yoktu.
“Hizbullahi Müslüman” ifadesinin ne anlama geldiğini de artık konuşmayalım, yeter.
Yargılanan kimi Müslümanlar o dönemde “Hizbullah örgütü”nden dolayı ceza almadılar. Mahkemelerde bu isimde bir örgüte yönelik açılmış dava da yoktu. Neyse biz kalbinde hastalık olanları hastalıklarıyla baş başa bırakıp konumuza dönelim.
5. dalgadan söz ediyorduk.
Yine gözaltılar, yine tutuklamalar vardı. Tutuklamaların içinde yine simge isimlerden biri, Sincan’da tankları yürüten Hikmet Köksal da vardı.
Operasyon konuşulurken İsmail Hakkı Karadayı’nın ismi telaffuz edilmeye başlandı.
İddialara göre o da ifadeye çağırılacaktı.
Tabii kulislerden yansıyanlara göre Karadayı restini çekmişti.
Söylenenlere göre “Eve gelirlerse kafama sıkarım” demiş.
Herhalde savcılar da bunu dikkate aldılar ki sadece ifadeye çağırıyorlar.
Yoksa tutar kafasına sıkarsa hükümet bunun altında kalır.
Dünyada bile kriz olabilir.
Şaka bir yana kimse Karadayı’nın kafasına sıkacağına inanmıyor.
Sebebi de Netekim Paşa Evren.
O da dava açılması durumunda kafasına sıkacağını söylemişti.
Ama işte olan bir şey yok.
Artık kimse inanmaz paşalara.
Hani şöyle bir fıkra anlatılır:
İki kardeş aynı gün evlenirler.
Aradan bir süre geçince büyük kardeş eşinin kendisine pek saygı göstermediğini fark eder.
Kardeşinin durumu hiç de öyle değildir.
İmrenir kardeşine ve sebebini sorar. Küçük kardeş şöyle cevaplar:
-Evliliğimizin ilk gecesi eşime sert görünmek istedim. Bunun için yanımda bulunan bir kedinin bacaklarını cart diye ikiye ayırdım. Tabi eşim korktu ve benden çekindi.
Büyük kardeş, gerekli mesajı almış.
Akşam eşinin yanında yakaladığı bir kedinin bacaklarını ayırıp ne kadar sert olduğunu göstermek istemiş.
Dudak bükmüş eşi.
-Sen bunu ilk gece yapacaktın, demiş.
İşte böyle, ilkler diğerlerinin karizmasını çizdiriyor.
Evren’in iddiası fos çıkınca kabak diğer paşaların başına patladı.
O yüzden alay konusu oluyor Karadayı. “Kafaya sıkma” da bir Kurtlar Vadisi repliği olarak hatırlanıyor sadece.