"Zulümle cezaevine konuldular ve bu zulüm devam ediyor"

MAZLUMDER`in düzenlediği basın toplantısında konuşan 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Sözcüsü Mushab Arasan, babası gibi bir çok kişinin zulümle cezaevine konulduğunu belirterek yıllardır bu zulümlerin devam ettiğini belirtti.

Ekleme: 29.01.2019 12:10:00 / Güncelleme: 29.01.2019 12:29:00 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için 

MAZLUMDER, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mahkumlarının serbest bırakılması ve tekrar adil bir şekilde yargılanması amacıyla tertip ettiği basın açıklamaları serisinin ocak ayı toplantısını gerçekleştirdi.

MAZLUMDER Ankara Merkez Şubesinde düzenlenen basın toplantısında kendileri ve yakınları 28 Şubat sürecinde mağdur edilen kişiler de katıldı.

Toplantının başında konuşan MAZLUMDER Ankara Genel İdare Kurulu Üyesi Ali Dalaz, 2 yıla yakındır farkındalık yapmaya ve dikkatleri çekmeye çalıştıkları söyledi.

Dalaz, bu vesileyle her ayın 28'inde 28 Şubat tarihine kadar sürecek toplantıları devam ettirmeye çalıştıkların ifade etti.

Ardından söz alan 28 Şubat süreci mağdurlarından Canan İlhan, yaşadıkları anlattı.

28 Şubat sürecinde fiziksel olarak işkencelere maruz kalmadıklarını ancak psikolojik olarak birçok tanıdığının baskılara maruz kaldığını ifade eden İlhan, Allah'ın emri gereği örtündükten sonra Türkiye'nin ikinci sınıf vatandaşı olarak muamele görmeye başladıkları belirtti.

Eskişehir'de, dershane yıllarında arkadaşıyla yolda giderken bir kadının yanların gelip başörtülerine hakaret ettiğini anlatan İlhan, üniversite yıllarında da hocalarından psikolojik olarak çok büyük baskılar gördüğünü aktardı.

"Okulun kapısına kadar geleceksin kapıda başınızı açacaksınız!"

Fizik bölümünü birincilikle bitirdiğini hatırlatan İlhan, üniversiteyi bitirdikten sonra bir hocasıyla aralarında geçen diyaloğu şöyle aktardı:

"Sevdiğim hocalardan bir tanesi yanına çağırdı. Ne yapmayı düşünüyorsun, dedi. Ben de asistanlık sınavına girerim, yüksek lisans, atamalara başvururum, derken. 'Okulda kalmak istemez misin?' diye sordu. Tabi ki dedim, bu benim hayalim. Peki, nasıl olacak, dedim. Hoca da, 'Okulun kapısına kadar geleceksin kapıda başınızı açacaksınız! Okuldan çıktıktan sonra başınızı kapatacaksınız.' Bu kadar basit olarak algılanıyor. Şaşırdım tabi o anda. Dedim, ben bu işi yapamam. Bana başkA bir üniversiteden örnek bir öğretim üyesi de gösterdi. Ben bu işi yapamam deyince, gerçekten bütün bağlarını kopardılar benimle."

Okulu bitirdikten sonra Şanlıurfa'ya öğretmen olarak atandığını ancak başörtüsü yasağı nedeniyle 19 yıl boyunca görevimi yapamadığını belirten İlhan, daha sonra görevine iade edildiğini ve 4 yıldır mesleğini yaptığını dile getirdi.

Babası 19 yıldır cezaevinde olan 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Sözcüsü Mushab Arasan da yaşadıkları mağduriyeti anlattı.

"İfadeleri FETÖ'cü polisler tarafından imzalanmış"

Babası Abdullah Arasan'ın, Şubat 2000'de gözaltına alındığını ve 6 aylık bir gözaltı süreci yaşadığını belirten Arasan, "Bu süreç içinde çeşitli işkenceler gördü ve sürekli ölümle tehdit edildi. İşkencenin boyutları çok fazla oldu. Filistin askısında tutun, mezarlarını kazdırma durumuna kadar... Üzerlerine atılan suçları hiçbir zaman kabul etmediler. İfadeleri FETÖ'cü polisler tarafından imzalanmış." dedi.

Kendisi ve kardeşlerinin babalarından uzak bir hayat yaşamaya mahkum bırakıldıkların söyleyen Arasan, "Baba diye bir olguyu yaşamadım. Okula başlıyorsunuz elinizden tutup okula götürecek bir babanız yok. Bir baba da çocuklarını ellerinde tutup okula götürmek ister.

Arasan, 19 yıldır bayramlarda babalarına hasret kaldıklarını, cezaevi sürecinde annesi, amcası ve halasının vefat ettiğini ancak babasının hiçbir taziyeye katılmasına izin verilmediğini aktardı.

"Temennimiz odur ki adalet bir an önce yerini bulur, tecelli eder"

Babası cezaevindeyken, kendisini ve kardeşlerinin evlendiğini hatırlatan Arasan, babasının, torunlarıyla cezaevinde tanıştığını dile getirdi.

Arasan, "Kişiye özel yasaların yapıldığı bir Türkiye'de bu insanlar, o yasalardan da faydalanamadılar.   Zulümle cezaevine konuldular ve bu zulüm cezaevi sürecinde de devam etti. Kimse görmedi, kimse gündeme getirmedi bu hukuksuzlukları.  15 Temmuz darbe girişiminden sonra her şey ortaya çıkmaya başladı. FETÖ'nün hangi dosyalarda, kime karşı kumpaslar kurduğu, hangi sahte ifadeleri hazırladığı, hangi savcıların kararlar verdiği ortaya çıktı. Bu bilgilerden sonra biz de biraz umutlandık. Bu insanlar için belki bir şeyle değişir, dedik. Ama geldiğimiz süreçte halen bu insanlar cezaevindeler. Ve yeni çıkarılacak yasalardan da faydalanacaklar diye umut içerisinde de olamıyoruz. Temennimiz odur ki adalet bir an önce yerini bulur, tecelli eder." diye konuştu.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Sözcüsü Soner Kartal, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarıyla görüştüklerini ve bu insanların af değil yeniden yargılanma taleplerinin olduğunu aktardı.

"28 Şubat mahpuslarının hak taleplerine kulak vermek herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir"

Konuşmaların ardından MAZLUMDER Ankara Genel İdare Kurulu Üyesi Dalaz, basın açıklamasını okudu.

Dalaz, açıklamasında şunları kaydetti: "Teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemimize oturan 28 Şubat Darbesi, halen insan öğütürken, 20-25 yıllık mahpusların aileleri, cezaevi yollarında süründürülürken, çocuklar babasız büyümek, anneler çocuklarına hasret bir ömür sürdürmek zorunda kalırken yeni bir yıla girdik. Beraat etmesi gerekirken bir torba dosyaya dahil edilen; en ağır yorumda bile 'adli nitelikli süreli hapis' cezası alması gerekirken 'siyasi nitelikli müebbet hapis' cezası verilen; oynanmış dijital kayıtlarla cezalandırılan; avukatsız ve işkenceli sorgulamalarda imzalatılan sahte ifade tutanaklarına dayanılarak gençlikleri ellerinden alınan; toplumsal zemin oluşturmak adına ev ya da işyerlerine yerleştirilen sahte delillere dayanarak aşağılık iftiralarla suçluymuş gibi medyanın önüne atılan 28 Şubat mahpuslarına özgürlük talebiyle bir kez daha karşınızdayız. Defalarca vurguladığımız üzere, kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan 28 Şubat mahpuslarının hak taleplerine kulak vermek ve bu talebin gereğini yerine getirmek başta yargı, iktidar ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir."

"28 Şubat'ın brifingli-siyasi yargılamalarının yok sayılmasını talep ediyoruz"

Brifingli yargılamaların kötü mirasını devralan mevcut mahkemelerin, iş yoğunluğu bahanesini bir tarafa atarak, gerekirse gecelerini gündüzlerine katarak bu sorunu çözmeye davet eden Dalaz, "28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek 28 Şubat'ın brifingli-siyasi yargılamalarının yok sayılmasını talep ediyoruz. 28 Şubat mahpuslarının hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı. (Ahmet Koyuncu- İLKHA)










 

İlgili Haberler