Karlıova şehidleri Tiryaki ve Yalçın anıldı

Bingöl`ün Karlıova ilçesinde PKK tarafından katledilen Cengiz Tiryaki ve Fethi Yalçın, şehadetlerinin yıl dönümü dolayısıyla HÜDA PAR`ın düzenlediği programla anıldı.

Ekleme: 24.10.2018 11:35:00 / Güncelleme: 24.10.2018 12:35:00 / Etkinlikler / Bingöl Haberleri
Destek için 

PKK/HDP'lilerin 6-7 Ekim 2014 tarihli saldırıların devamında 20-22 Ekim'de iki gün arayla Karlıova ilçesinde katledilen Fethi Yalçın ve Cengiz Tiryaki üyesi oldukları HÜDA PAR'ın düzenlediği programla anıldı.

HÜDA PAR Karlıova İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen anma programı öncesi Karlıova'ya bağlı Serpmekaya köyü ve Kale Mahallesi'ne giden HÜDA PAR üyeleri ve şehitlerin sevenleri Tiryaki ve Yalçın'ın mezarlarını ziyaret ederek dua ettiler.

Ardından programın düzenlendiği konferans salonuna geçildi. Anma programına HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyelerinden, Şeyhmus Tanrıkulu, Hamdullah Tasalı, HÜDAPAR Bingöl İl Başkanı Orhan Açıkbaş, Karlıova İlçe Başkanı Yavuz Bingöl, ilçe başkanları, STK temsilcileri, şehid aileleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan HÜDA PAR Karlıova İlçe Başkanı Yavuz Bingöl, şehid Tiryaki ve Yalçın'ın İlahi Kelimetullah'ı yüceltme uğruna verdikleri mücadelede şehid düştüklerini söyledi. 

Yavuz'un ardından konuşan HÜDA PAR GİK üyesi Tanrıkulu, 2014 yılında 6-8 Ekim olaylarını tekrar sinevizyonda gösterilmesiyle açıkçası o karanlık günlerin bir kez daha hafızalarda tazelendiğini belitti.

Tanrıkulu, "6-8 Ekim olaylarını yaşamış biri olarak kısaca o günden biraz bahsetmek gerekiyor. Kardeşlerimizin fotoğrafları burada aynen Kerbela da nasıl ki Hazreti Hüseyin ve arkadaşları vahşice, canice, barbarca ve insanlık değerlerinden uzaklaşmış bir zihniyet tarafından şehid edildilerse aynen bu kardeşlerimizde böyle bir zihniyetin devamı olan gruh tarafından mürtet örgütün itleri tarafından şehit edildiler." dedi.

"6-8 Ekim günleri bölge Müslümanları için çok şiddetli bir imtihanla karşı karşıya kaldıkları bir gündü"

PKK/HDP'lilerin 6-7 Ekim 2014'teki saldırılarına değinen Tanrıkulu,  6-7 Ekim günleri gerçekten bölge Müslümanları için çok şiddetli bir imtihanla karşı karşıya kaldıkları bir gün olduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, "Belki de mücadele tarihinde toplumsal olarak böyle bir imtihanla karşı karşıya kalınmamıştı ve çözüm süreci adı altında bölgede bu mürtet örgüte teslim edilmesi, yine başta FETÖ olmak üzere İslam karşıtı kişi ve kişilerin kurumlarında her türlü desteğin vermiş olduğu bu örgüt, siyasal anlamda da medya desteğiyle ve uluslararası küresel güçler desteğiyle büyütüldü ve Müslümanların başına bela edildi." diye konuştu.

"Muhacir Suriyelilere kurban eti dağıtan kardeşlerimiz saldırılara maruz kalırken, devletin güvenlik güçleri sadece seyir ediyordu"

Çözüm sürecinde HÜDA PAR olarak o dönemlerde sık sık uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Tanrıkulu konuşmasına şöyle devam etti:  

"Özellikle hükümeti ve güvenlik güçlerini uyardık. Devletin görevi halkın malını ve canını korumak olduğunu söyledik ama bu vahşiler cinayetlerini işlerken güvenlik güçleri sadece seyretmekle veya bölgesel destekle yetindi. Peki, bu cinayetleri görmezden gelenler veya onlara yol açanların akıbetleri çok kötü oldu. 7 Ekim'de Kurban Bayramı'nın 4'ncü olması hasebiyle bağlar ilçesinde kurban eti dağıtılıyordu. Saat 12.00'de kurban etlerini alan kardeşlerimiz gruplar halinde özellikle Suriye'den memleketimize gelmiş mülteci, muhacir kardeşlerimize ihtiyaç sahibi muhtaç olan kardeşlerimize ulaştırmaya çalışırlarken, tam da olayların içerisinde kalmışlardı. Bu zalimlerin nasıl hain oldukları kalleş olduklarını iyi biliyorduk. Çünkü biz tarihten beri onları tanıyoruz. Topyekûn olarak eş zamanlı olarak Diyarbakır, Batman, Şırnak, Mardin ve Bingöl'de ve birçok yerlerde, ilçelerde İslami STK'ları Müslümanları bu şekilde hedef alacaklarını tahmin etmemiştik. Gerçekten büyük bir gündü. O günler, aynen Ahzab Savaşı'nda nasıl ki sahabeler büyük bir imtihanla sınandılar ve o gün Müslümanlar sahabeler gerçekten şiddetli bir sınavdan geçtiler, aynen bu gün gibi gerçekten 7 Ekim'de bölge Müslümanları için bir milattı. Ya varlıklarını devam edeceklerdi ya da yok olup gideceklerdi."

"Şehadet İslam'da var ve büyük bir makamdır"

6-8 Ekim olaylarında şehadete kavuşan ve tüm şehidlerin şehadetini tebrik eden Tanrıkulu, Şehadet İslam'da var ve büyük bir makam olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

"Allah(Celle ve Cellaluhu) kendi dini uğrunda İlahi Kelimatullah için mücadele eden ve bu mücadele sonunda kendi canını feda eden, kâfirler tarafından şehid edilen, katledilen kişilere vermiş olduğu büyük bir makamdır. Böyle bir makam hiçbir dinde hiçbir ideolojide yoktur. Allah bu şehitlere vermiş olduğu makamlar aslında bütün nimetlerin, bütün kâinatın sahibi olmasına rağmen yine o şehitlere kendi lütfundan büyük nimetler bahşederek geride kalanların üzülmemelerini ve hatta daha büyük aşk ve şevkle şehidlerin yolundan gitmelerini tavsiye etmektedir. "Allah yolundan öldürülenlere ölüler demeyiniz onlar sağdırlar ama siz anlamazsınız siz bunun şuurunda değilsiniz." buyuruyor Cenabı Allah.  şehadet büyük bir mertebedir ve Resulullah Aleyhiselatu Vesselam başta olmak üzere sahabelerin hemen hemen hepsi şehit olmak için hep dua ederlerdi. Büyük bir gayret içerisindeydiler. Dolayısıyla böyle bir peygamberi olan bizlerde elbette ki şehadeti arzulayarak ve onun gereğini yerine getirerek yaşamamız lazım. Bu niyetle mücadele edersek inşallah şehidlerin mertebesindeyiz."

 "Rabbimizin istediği bir şekilde yaşayacağız"

"Müslümanlar olarak Rabbimize ibadet edeceğiz." diyen Tanrıkulu, "Rabbimizin istediği bir şekilde yaşayacağız. Allah'ın dininin yücelmesi için kelimesinin yücelmesi için bütün imkânlarımızla mücadele etmemiz lazım." dedi.  

"HÜDA PAR ve İslami STK'lara yüzlerce saldırı yapıldı"

HÜDA PAR ve İslami STK'lara, 2013-2015 yılları arasında mürtet örgüt ve onun yardımcısı FETÖ örgütü tarafından 400'e yakın saldırı yapıldığını ifade eden Tanrıkulu,  "Bu şehitlerimizi de o dönemde verdik. 2004 ve 2011 yılları arasında yani STK olarak çalışmalarımızı yaparken yaklaşık olarak 300'e yakın saldırı vardı ve Yüksekova da bir şehidimiz vardı. Ne zamanki siyasi alanda çalışmaya başladık. Biz de varız, biz de idare etmeye talibiz, biz de bu halkı yönetmeye talibiz demeye dedik ve bu şekilde irade göstermeye başladık bunu hazmedemediler. Evet, halkımızın bir asırdan fazla gasp edilmiş haklarını iadesini İslam dairesi içerisinde almak ve halkımızın tekrar medeniyet değerlerine, siyasi anlamda da döndürme çalışmaları, bunları korkutup bu saldırıları yapmaya başladılar." şeklinde konuştu. (Nihat Kanat-İLKHA)