"Hedefte Müslümanlar, Kur`an kursları ve medreseler vardı"

HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Vedat Turgut, 6-8 Ekim saldırılarının hedefinde "Müslümanlar, Kur`an kursları ve medreseler vardı." dedi.

Ekleme: 17.10.2018 17:10:00 / Güncelleme: 17.10.2018 19:12:00 / Etkinlikler / Mardin Haberleri
Destek için 

HDP'nin sokağa çıkma çağrısıyla yaşanan 6-8 Ekim saldırılarında, PKK/HDP'liler tarafından vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşları, HÜDA PAR Midyat İlçe Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından Kocatepe İlköğretim Okulu'nun konferans salonunda düzenlenen programla anıldı.

Sunuculuğunu Enes Çelik'in yaptığı program, Molla Kasım Aytimur'un Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından bir açılış konuşması yapan HÜDA PAR Midyat İlçe Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Said Teken, şehidlerin toplum için bir rahmet olduğunu ifade ederek, amaçlarının şehidlerin misyonunu devam ettirmek olduğunu söyledi.

Lise öğrencisi Yusuf Arbağ'ın okuduğu şiir ve 6-8 Ekim katliamının anlatıldığı sinevizyon gösterimi katılımcılara duygulu anlar yaşattı. Programa katılan ilahi ses sanatçısı Mehmet Gündüz, 6-8 Ekim şehitlerinin konu alındığı ilahi ve ezgileri seslendirdi.

"Kobani bahane idi, asıl amaç Müslümanları yok etmekti"

Programa konuşmacı olarak katılan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Vedat Turgut, 6-8 katliamının tarihte yaşanan birçok katliamla benzerlik taşıdığını ifade etti.

Turgut, "Bu civanmertler Diyarbakır, Batman, Şırnak, Bingöl, Adana ve Mersin'de Müslümanların gözü önünde şehit edildiler. Milyonlarca insan ise bunu gördü veya medyadan izledi. Peki, tepkileri ne oldu? İşte 6-8 Ekim şehitleri. Onlar sözlerinde durdular. Riyad, Turan, Cumali, Hasan, Hüseyin, Cengiz ve 17 yaşındaki Yasin sözlerinde durdu. Bir Kurban Bayramı'nda, herkesin bayramlaşmak için eğlenceye daldığı bir zamanda, gencecik yaşında, 17 yaşındaydı Yasin. Ömrü Kur'an ile geçmiş, camide Kur'an-ı Kerim öğrenmeyle geçmiş bir gençti." dedi.

"Yasin Börü ve arkadaşları Müslümanların uyanışına vesile oldular"
Turgut konuşmasının devamında Yasin ve arkadaşlarının şehadetlerinin Müslümanların uyanışına vesile olduğunu ifade ederek , "Peki biz soruyoruz; Kobani'de ne vardı? Orada çatışma vardı. Taş üstünde taş kalmamıştı. Kobani'de yıkım vardı, sokaklar ablukaya alınmıştı. Gençler öldürülüyordu. Nitekim bu karar alındıktan sonra onlara uyan kimi ipsiz sapsız çetelerin Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Adana ve Mersin'de toplamda 25 ilde eşzamanlı olarak meydanlara çıktıklarını görmekteyiz. Hedef kimler biliyor musunuz? Hedefte Müslümanlar, Kur'an kursları ve medreseler var. Sakallı ve başörtülü insanlar var. Hedefte Kızıltepe'de Arabistan'dan gelmiş ama elbisesi fistan ve sakallı olduğu için, Müslüman olduğu için katledilenler var. En dikkat çekeni de Yasin ve arkadaşlarıydı. Hakikaten bu olayda, tarihte Hazreti Hüseyin ve ehlibeyti nasıl ki numune oldu, nasıl ki milyonlarca insanın zulme karşı kıyam etmesine vesile oldu. Nasıl ki Ashâb-ı Uhdut bir örnek oldu, o genç örnek oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının şehadetleri de Türkiye'de milyonlarca insanın uyanışına vesile oldu." ifadelerini kullandı.

"Müslümanların 90'lı yıllardaki masumiyeti ortaya çıktı"
Konuşmasında doksanlı yılları da anımsatan Turgut, o dönemde aynı vahşetin yaşandığını ama kimsenin buna şahitlik edemediğini belirtti.

Turgut, "Zira Yasin ve arkadaşları İslami davadan gelen bir gelenek üzerinde idiler. Doksanlı yılları anımsatıyorum. Doksanlı yıllarda da yine bu vahşi örgüt, bu kansız örgüt, bu eli kanlı örgüt yine sırf Müslüman oldukları için insanları katlediyordu. İnsanlar vahşice katlediliyordu, bazen yollara mayınlar kurarak, minibüsleri havaya uçurarak, içinde genci yaşlısıyla öldürüyorlardı. Ama kimsenin haberi olmuyordu. Bu eli kanlı taşeron örgüt bazen Silvan'da Susa'da caminin içerisinde 10 Müslüman'ı caminin avlusunda katledecekti. Ama yine insanlar bihaber. İnsanlar yine vurdumduymaz davranacaktı. İşte Yasin Börü ve arkadaşlarının şehadetleri doksanlı yıllardaki Müslümanların masumiyetini de ortaya çıkarıyor. Zira anlaşılacak ki doksanlı yıllarda da binlerce Müslüman sırf inancından dolayı hedef seçilmiş, belki de ülkeyi bölmeye çalışan emperyalist güçler bunun önünde en büyük engel olarak, en büyük güç olan HÜDA PAR camiasını yıkmak üzere bir karar alacak ve dolayısıyla 6-8 Ekim olaylarında Diyarbakır ve Batman gibi büyükşehirlerde tüm sokak başları tutulacaktı. Müslüman kıyımı başlatılacaktı." şeklinde konuştu.

"Emniyetin tavrı anlaşılır değil"
Özellikle Diyarbakır'da emniyetin olaylara müdahalede geç kalması, ihbarlara cevap vermemesinin bu vahşetin yaşanmasında etkili olduğunu hatırlatan Turgut, "Emniyet sessiz. Emniyet teşkilatındaki derin mahfiller emir verecek. Kimse emniyet teşkilatlarını terk etmesin, kendi binalarına çekilsin. Ve bu zalim vandallar Kurban eti dağıtmak üzere Yasin Börü ve arkadaşlarının önünü kesecekler. Onlar bu saldıranlardan kurtulmak için sığındıkları bir binanın üçüncü katında kendilerini eve atacaklar. Ama bu vahşiler dördüncü kattan iplerle kendilerini içeri atacaklar ve silahlarla sığındıkları evin içerisinde vahşice bu şehitleri katledecekler. O nazenin bedenleri belki de vefat etmiş. Ama alçaklar bu sefer onları üçüncü kattan aşağı atacaklar. Yetmezmiş gibi arabalarla üzerlerinden geçecekler. Yine yetmezmiş gibi o nazenin bedenlere ellerindeki demir parçalar ve satırlarla vuracaklar. Yine yetmezmiş gibi sözde Kürd kadınları ise zılgıt atacaklar, onları yakmak için belki de benzin ve battaniye atacaklar. Böyle bir vahşet görülmedi.  Böyle bir vahşilik yapıldı muhterem kardeşler. Biz bunu kameraların önünde gördük, canlı canlı gördük. Peki, soruyorum şimdi hani biz dedik ya Hazreti Hüseyin nasıl olurda onlarca Müslümanın önünde, nasıl olurda Peygamber Efendimizin torunu şehid edilir. Peki ben soruyorum; Diyarbakır ve Batman'da binlerce Müslüman yok muydu bunlar katledilirken?" dedi
 

"Yasin ve arkadaşlarının davası haktır"
Yasin ve arkadaşlarının masum olduğunu, davalarının hak olduğunu belirten Turgut, yeni neslin bu misyonu devam ettirmesi gerektiğini söyledi.

Turgut, "Yasin 17 yaşındaydı, Yasin masumdu. Onlar sözlerinde durdular. Şimdi biz gelelim günümüze. Şimdi biz yeryüzünde yaşıyoruz, bir müddet biz de kalıp biz de bu emaneti teslim edeceğiz. Madem hakikat bu, gelin beraber tefekkür edelim. Vallahi nasıl ki Ashabı Uhdut hadisesinde o kundaktaki bebek, "Anne senin yolun hak, hak yolu üzeresin." dedi.  İnancınız olsun ki Yasin'in yolu da haktır. Ve Yasin'in düşüncesi üzerinde olan bacılarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz sizin yolunuzda haktır. Bu yoldan aman ha ödün vermeyin. Gelin bu halkımız bizi bilmiyor. İslam'ı tanımıyor. Onlara İslam'ı öğretelim, onlara Yasin ve arkadaşlarının misyonunu öğretelim." diye konuştu.

"Emperyalistlerin en büyük korkusu vahdettir"
İslam coğrafyasında yaşanan zulümlerin ve vahşetlerin ancak Müslümanların vahdetiyle son bulacağına dikkat çeken Turgut son olarak şunları söyledi:

"Yeryüzü coğrafyasını görüyorsunuz. Suriye'de taş üstünde taş kalmamış. Milyonlarca insan katledildi. Irak, Mısır, Filistin ve Afganistan aynı durumda. Dolayısıyla Müslümanlar ise kimisi tutmuş öbür mezhebi tekfir ediyor. Öbürü diğer mezhebi diğer meşrebi tekfir ediyor. Maalesef Müslümanları bir araya getirebilecek düşünce yok. Onları bir araya getirip ittihat fikrini verecek yapı neredeyse çok az. Dolayısıyla bizim fikrimiz öyle değil. Ehli kıble olan bütün Müslümanları kardeş kabul ediyoruz. Biz Lailahe illallah Muhammed Resulullah diyen bütün Müslümanları kardeş görüyoruz. Ve bunların birliğinden yanayız. Gelin bu birliği beraber güçlendirelim. Gelin bunların arasında sevgiyi, selamı yayalım. Hani Peygamber Efendimiz buyuruyor ya, "Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız." Dolayısıyla iman etmek için Allah'ın rızasına mazhar olmak için cennete girmek için gelin birbirimizi sevelim, sokakta birbirimize selam verelim, işyerinde birbirimize selam verelim. Dedik ya; Yasin ve arkadaşlarının misyonlarını ve davalarını elden ele, gönülden gönüle ulaştıralım. Ulaştıralım ki şu an İslam ülkeleri üzerinde değişik emeller peşinde koşan emperyalistlerin kurmuş oldukları tuzakları Allah'ın izniyle onların başlarına geçirelim. En büyük korkuları budur bilesiniz. Müslümanlarda bir birliktelik ruhu oluşursa Müslümanlarda birbirini sevme ruhu oluşursa birbirlerine kardeş olma ruhu oluşursa bu başta Amerika'yı, israili ürkütür, İngiltere ve Rusya'yı ürkütür. Bu birliğin oluşmaması için bu birlikteliğin oluşmaması için bu vahdet ve kardeşliğin oluşmaması için görüyorsunuz birini ötekisine vurduruyor ve öbürüne yardım ediyor. İşte bunlara karşı çıkmanın yolu Hazreti Hüseyin'deki ruhtur. Müslümanları birleştirecek bir yol varsa o da Yasin Börü ve arkadaşlarının ruhudur." dedi.

Programa birçok STK temsilcisi, bazı kurum amirleri, gençler ve vatandaşlar katıldı.

Program, sanatçıların seslendirdikleri ezgi ve ilahileri müteakiben Zekeriya Demir'in yaptığı dua ile son buldu.  (Süleyman Tunç - İLKHA