Silahların gölgesinde MASA BAŞI ÇÖZÜMLER

Ak Parti hükümeti, Kürt sorununu çözmek istediğini söylüyor, ama icraatlar hiç de bunu göstermiyor.

Ekleme: 13.04.2012 12:41:00 / Güncelleme: 13.04.2012 12:41:00 / Siyaset Gemisi / Ankara Haberleri
Destek için 
Hüseyin Kaya / haber-yorum
 
Hakkını vermek lazım her dönemin dilini ustalıkla kullanıyorlar.

“PKK ile görüşüyoruz” diyerek göz yumdukları Kck yapılanmasına karşı operasyona geçtiklerinde Kck’nin Pkk ile aynı şey olduğunu söylediler.

Şimdilerde tümüyle silahlı çözüme kilitlenmişler.

Raporlar hazırlıyorlar; ama raporu hazırlayanların konuya dair bilgisi nerdeyse sıfır.
Mesela siyasetbilimci İdris Bal’ın hazırladığı rapor.

Rapordan kısa bir bölüm alıyorum. Eleştirilerimi okuyanlar haksızlık ettiğimi düşünecek olurlarsa zahmet edip raporu okusunlar.

‘Ak Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal, hazırladığı ‘PKK ve Kürt Sorunu Nasıl Çözülür?’ raporunda, bölgeye milli değerlere saygılı memur gönderilmesini, yine bölgede STK’larla resmi kurumların koordineli çalışması gerektiğini vurguladı. Raporun başında “PKK, Kürt sorununun sonuçlarından biridir.” diyen Bal, “Terörün hedeflerine hizmet etme bakımından eli silah tutanla, terör örgütünün direktifleriyle kalem oynatan gazetecinin, haraç toplayanın, uyuşturucu satanın, eleman devşirenin, STK faaliyeti yapanın hiçbir farkı yoktur. Hepsi teröre hizmet eden teröristlerdir.” dedi.

PKK’nın 1990’lı yıllarda İslam dininin bölgedeki etkisi nedeniyle yeterli halk desteği alamadığını iddia eden Bal, şöyle devam etti: “1990’lı yıllarda ortaya çıkan Hizbullah terör örgütü, PKK ile mücadele ediyor gibi gösterilse de aslında PKK’yı güçlendirmek için kurulmuş taşeron bir örgüttür. 1990’lı yıllarda PKK’nın bölgede kamuoyu desteği fazla değildi. Halk PKK’yı benimsemiyordu. PKK’nın halktan destek alamamasının temel sebebi İslam dininin bölgedeki etkisiydi. Tam da bu noktadan vurabilmek için bir örgüt kurduruldu. Bu yapının arkasında da Türkiye’deki darbeci, Ergenekoncu zihniyet bulunmaktaydı. Böylece bölge halkı PKK’nın kucağına itilmiş oldu ve PKK terör örgütü bölgede taban kazanıp, bir kısım bölge halkından da destek alarak güçlendi.”

İdris Bal’ın terör tanımı problemli.

Siyasetbilimci beyefendi hem Hizbullah hakkında hiçbir şey bilmiyor hem de araştırma zahmetine katlanmıyor. Demek ki Ak parti usulü raporlar böyle masa başında Google hizmetinden faydalanarak hazırlanıyormuş.

Siyasetbilimci İdris Bal, Hizbullah’ın taşeron bir örgüt olduğuna hangi maddi deliller sonucunda ulaşmış? Ya da böyle bir tek delil var mı?

Siyasetbilimci 1990’larda Pkk’nin bölgede ne oranda halk desteğine sahip olduğuna hangi veriye dayanarak ulaşıyor?

Ergenekon-Pkk ilişkisi Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük üzerinden,

Ergenekon-Ak Parti ilişkisi Turhan Çömez üzerinden,

Ergenekon-Gülen cemaati Tuncay Güney üzerinden belgelenebiliyorken, İdris Bal, Ergenekon-Hizbullah ilişkisine dair hangi belgeyi öne sürebiliyor?

Siyasetbilimci İdris Bal, Pkk’nin asıl olarak Hizbullah’a karşı yoğun operasyonlara girişilen 2000’den sonra güçlendiğini görebilecek bir siyasi zekaya sahip değil midir?

Doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Bu rapor sadece İdris bal’ın CV’sine içi boş; ama bilimsel isimlerle süslenmiş bir rapor eklemesine katkıda bulunacaktır.

Bilimsel bir değeri yoktur.

Çünkü araştırma yapılmamıştır.

Manipüle edici bilgiler kullanılmıştır. Raporda silahların gölgesi bariz olarak görülmektedir.

Çözüm önerileri toplumsal gerçeklikten uzaktır.

Küresel siyasi aktör olma hedefine teğet bile geçmemektedir.

Çözümler masa başında hazırlanmıştır, ama masanın etrafında kitaplar da bulunmamaktadır.

“Kopyala-yapıştır”larla durum tespitinde ve çözüm önerilerinde rakiplerden intihal yoluyla faydalanılmıştır.

Sanırım bu kadar yeter…