Oruçta az yemenin faydaları

Ekleme: 31.05.2017 14:06:00 / Güncelleme: 31.05.2017 14:06:00 / Ramazan
Destek için 

Az yemede kalbin/gönlün sefası, inceliği, hassasiyeti vardır. Gönlün Hakk'a bağlılığı artar. Çok yemekle kalp katılığı oluşur, kalbin nuru kaybolur. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav): "Kalplerinizi çok yemekle öldürmeyin. Ekinleri çok suyun öldürdüğü gibi, muhakkak fazla yemekle de kalp ölür" buyurmaktadır.

Az yemekle kalpte tatlı bir hüzün, güzel bir kırıklık olur. Şımarıklık yok olur. Lüzumsuz ferah ve taşkınlığın başlangıcı olan, aynı zamanda büyük mahrumiyetlerin sebebi olan gurur ve böbürlenme duygusu gider. Nefis, açlıkla kırıldığı kadar hiçbir şeyle kırılmaz.

İnsan, açlıkta belâları unutmaz. Zararlara ve afetlere duçar olanları hatırlar, sömürülen, zayıf düşürülen insanları ve fakirleri, ezilmişleri aklından çıkarmaz.

Az yemek, insana tembellik, uyuşukluk ve ahmaklık veren fazla uykuyu def eder. Çok yiyenin gafleti artar. Gafleti çok olan ise zarara uğrar ve pişman olur. Bütün bunlardan dolayı Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Âdemoğlu, midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. Belini doğrultacak birkaç lokmacık ona yeter."

Az yemekle ibadete devam kolaylaşır; çok yiyen, ibadetlere zor eğilir. Az yemeyi alışkanlık yapan, az mala da kanaat eder. Sade bir hayat sürer, sıkıntısı olmaz. Hem kendisi, hem içinde yaşadığı sistem israftan, ekonomik ve iktisadi zorluklardan, lüzumsuz harcamalardan kurtulur. Borç-harç içinde huzursuzca yaşama, yerini "azıcık aşım, ağrısız başım" anlayışına götürür. Müslümanın kazancı, daha çok yiyebileceği rahat bir yaşama biçimine müsaitse, bunu toplum için daha hayırlı yerlere sarf eder. Az yemenin kanaati doğurduğu, kanaatin de tükenmez bir hazine olduğu dinimizce beyan edilir. Peygamberimiz (sav) de: "İktisatlı yaşayan (israf ve lüzumsuz harcamalar yapmayıp tutumlu olan) fakir olmaz" buyurmuştur.

Çok yemek, ilim ve idraki, zekâyı azaltır. Çok yiyen değil; koşudan önce rejim yapan bir at koşuyu kazanır. İnsanın, vücudundan ve ruhundan azami istifadesi için de az yemesi şarttır.

Çok yemekte çok yorgunluk ve çok zahmet vardır. Çok yemeğe yetecek kadar para kazanmakta, yemekleri hazırlamakta, hatta yiyip sonra da hazmedeceğim diye uğraşmakta çeşitli zahmet ve meşakkatler mevcuttur. Az yemekte ise bütün bu zahmetler de azalacak, insanoğlu daha yüce işler için fazlaca vakit ayırabilecek, vakitlerini ilimle, ibadetle geçirebilecektir.

Müminler, Allah'a itaat ve ibadet etmekten başka şeylere fazla önem vermezler. Bütün bu sayılanlar, oruç tutmada esas gaye değildir. Gaye, Allah'ın emirlerine sarılmaktır. Bütün bu sayılanlar, yeterince bilinirse, ibadetler daha bir şevkle yapılmış olur. Bunlar müminlerin imanını arttıracak hikmetlerdir. Kâfirlerin de akıllarını kullanıp İslâm dinini seçmeleri, dünya ve ahiretlerini kurtarmaları için en güzel fırsatlardır. İslâm'da her ibadet, dünyada bazı faydalar sağladığı için değil; Allah'a itaat ve ibadet etmek ve O'nun emir ve yasaklarına uymak için, Allah'ın rızasını kazanmak için yapılır. Böyle olunca, ahirette cennet müjdesi olduğu gibi, dünyada da birçok faydalar beraberce Müslümanı kuşatır. Sadece oruçta değil, İslâm'ın her emir ve yasaklarına uymak, daha dünyada bile birçok tespit edilen ve edilemeyen, sayılan ve sayılamayan faydalar sağlar. Bu dünyevî faydalar, ahiretteki büyük ödülün avanslarıdır. Allah, her emir ve yasağını bizim dünyadaki istifadelerimiz için, aynı zamanda da bizi imtihan edip, kazananları cennetine koymak için hükmetmiştir.

Ahmet Kalkan/ Kur`an Kavram Tefsiri.