Nijerya aslında bir İslam ülkesidir. Halkın yarısı Müslüman, yüzde 40’ı Hıristiyan ve yüzde 10’u da yerli Pagan inancına sahiptir. Ancak batı destekli politikacılar ve bürokratlar vasıtası ile ülke Hıristiyanların yönetimindedir.
Uranyum ve petrolün yanı sıra birçok değerli maden ihracatı yapan Nijerya’da halkın yüzde 70’ı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Dünyanın 11. büyük petrol rezervine sahip ve yine dünyanın 8. büyük petrol ihracatsıdır. Buna rağmen halk yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaktadır. Kişi başına milli gelir 1230 USD civarındadır. Ülke topraklarından adeta maden fışkırıyor. Ama maalesef bu madenleri işleyecek bilgi, teknik, alet ve makine parkuru yok. Maden çok olunca tabii olarak tarıma elverişli topraklar az oluyor. Yaklaşık 1 milyon km²’lik toprakların sadece yüzde 33’u tarıma elverişlidir. Kuraklık ve elverişsiz topraklardan dolayı tarımı kendi kendine yetmemektedir.
Petrol ve Uranyum zengini
Kalabalık bir nüfusa sahip olan Nijerya 160 milyon’un üzerine bir nüfusu barındırıyor. 500’un üzerine değişik kabile ve bir o kadar da dilin konuşulduğu ülkede halk genelde sömürge dili olan İngilizce ile anlaşıyorlar. Başkenti Abuja olan ülke Federasyon ile yönetiliyor. Ülkede Müslümanların geneline yakını Kuzey’de yaşarken Hıristiyanlar ise Güneyde yaşamaktadır. Hausa – Fulani kabileleri en yaygın ve popüler Müslüman olan kabilelerdir. Üçüncü büyük kabile olan Yoruba’nın yarısı Müslüman yarısı da Hıristiyan’dır.
İngilizlerin marifeti(!) ile daha işgal yıllarından beri ülkeyi Güney – kuzey olarak yönetmeye başlamıştılar. Ayrılık tohumları daha (1885) o zamanlardan beri başladı. İngiltere’den sonra Fransa işgali başlıyor. 1960’da özgürlüğünü alıyor ama bu kez de yerli ve yabancı sömürgecilerin kıskacında kalıyor. ABD, petrol uranyum ve diğer değerli madenlerle ilgileniyor. Ancak kendine daha rahat yer edinmek için Hıristiyanlık misyonerliğe özellikle önem veriyor.
Başta Vatikan olmak üzere ülkenin dini yapısını değiştirmek için çok ciddi çalışma yapmaktadırlar. Hıristiyan olan kişilere iş ve aş garantisi vermelerine rağmen hala başarılı oldukları söylenemez. Özellikle fakir Müslümanlar arasında çok yoğun misyonerlik faaliyeti yapıyorlar. Bu da ayrışma ve nefretin tohumlarını halk arasında yayıyor. Misyonerler birçok yerde olduğu gibi Batılı devletlerin ajanları olarak iş yapıyorlar. Hıristiyanlık dininin yaşanması ve benimsenmesi diye bir dertleri yok. Hem kendi kabile dinlerini hem de Hıristiyanlığı birlikte yaşayabileceklerini anlatıyorlar. Buna rağmen bunca para ve devletlerin imkânları ile son yüz yıldır halkın yarısını dahi Hıristiyan edememiştirler.
Halkı yönetimden uzak tutuyorlar
Etnik yapısı ile her an ateş alabilecek ve iç savaş çıkabilecek konumda olan ülke maalesef zengin yer altı kaynaklarına sahip. Eğer petrol ve uranyumu olmasa bu bölgedeki insanların birbirlerini boğazlamaları başta batılı devletler olmak üzere pek de kimsenin umurunda olmaz. Ama bizim olur. Dünyanın neresinde bir Müslüman’ın kılına zarar gelse biz ilgileniriz. Müslüman olmayıp zulme ve haksızlığa uğramışsa onunda hakkını biz ararız. Aramak zorundayız.
ABD ve daha sonra İngiltere son zamanlarda da Çin bu ülke ile çok yakından ilgileniyorlar. Çünkü dünyanın 11. büyük petrol yataklarına sahip bir ülke. Okuma yazma oranı son derece az. Hakkını isteyecek ve koruyabilecek yetişmiş kalifiye eleman yok denilecek kadar az. Böyle bir ülkeye kim hayır der ki? Halkı yönetimden uzak tutmak için devlet başta olmak üzere misyonerler ve Emperyalistler ellerinden geleni yapıyorlar. Halkı eğlence ve uyuşturucu bataklığına sürüklediler. Halkın çok büyük bir kısmı 5 milyona yakın insan HIV/AIDS hastasıdır. Cadde ve sokaklar Uyuşturucu bağımlısı ve çetelerle dolu. Dolandırıcıcık âdete “milli gelenek” haline gelmiş. Kredi kartı hırsızlığı bankaları ve insanları dolandırma bakımından adeta profesör oldular.
Exxon Mobil ve Chevron isimleri sizde neyi çağrıştırıyor?
ABD emperyalizmini değil mi?
Petrol yataklarını kendi aralarında bölüştürdüler. BP ve Shell de hissesine düşeni almış tabi ki. Halk köle olarak kullanılıyor. Petrol veya değerli madenler nedir, ne işe yarar, kim ve neden çıkarıyor? bu ve bunun gibi soruları ve cevaplarını bilmezler. Zaten program da bunun üzerine kurulmuş.
Bilmesinler.
BOKO HARAM da kimdir?
Müslüman halk tasavvufa çok önem verir. Ülkede yüzlerce değişik tarikat vardır. Şeyhlerin bir kısmı İslami ilim ve bilime sahipken bir o kadarı da ilim irfandan uzaktır. Halkı fühşiyattan koruyacak, gerçek âlimlere ve ilim adamlarına ihtiyaçları vardır.
Devletin okullarına giden Müslüman gençler kendi milli ve dini inançlarına ters eğitim alıyor. Bu kez evinde ve toplumunda dışlanıyorlar. Bunun bir orta halını bulmaya çalıştılar ama önlerine hep devletin daha doğrusu Emperyalistlerin engelleri çıktı.
Müslüman Halk okullara çocuklarını göndermemeye başladı. Bu devletin daha da hoşuna gitti. Hiçbir masraf yapmadan Müslümanları pasıfıze edeceğiz diye düşünmeye başladılar.
Muhammed Yusuf başkanlığında 2002 yılında bazı Müslüman gençler birleşerek bu, batı tarzı eğitim ve öğretime karşı mücadele etmek için BOKO HARAM teşkilatını kurdular. İslami esaslara dayalı bir yönetim ve halkına, kendi dini ve milli değerleri öğretmeye niyetlendiler. Yürürlükteki müfredat Batı’dan geldiği, İnsanların Allah’a ve İslam’a olan inançlarını zedelediği için bu müfredatla eğitim almanın “haram” olduğunu ilan ettiler. ”Batı eğitimi haramdır” anlamına gelen “BOKO HARAM” teşkilatını kurdular.
Ortaya kendileri bir model koymadan devletten ülkede şeriat hükümlerinin tatbikini istemeye başladılar. İyi ama devlet İslami ve Şeriatı bilmiyor ki nasıl ve kime tatbik etsin? Devlet bu gençleri ciddiye almayınca onlar da devlet dairelerine saldırmaya başladılar. “Batı tıpı eğitim” almak istemedikleri için bu eylemleri yapmaya başladılar.
İlk olarak 2004 de Nijer sınırında kurduğu kamplardaki eğitimli elemanları Nijerya polisi ile çatışmaya giriyor 28 üyesini kaybediyorlar. Aradan 3 yıl sonra yine bir çatışmaya giriyorlar bu sefer 11 üst derece subayı öldürüyorlar. 2009 yılında ise ciddi eylem yaparak Polislere, askerlere ve devlet dairelerine saldırıp güvenlik güçlerine büyük zayiatlar verdiler. Devlet de Boko Haram’ın kamplarına ve hücre evlerine, en kötüsü de Camilere saldırı düzenleyerek yüzlerce Müslüman’ı katlettiler. Nijerya devleti adeta “yangına körükle gidiyor”.
İşbirlikçi zalim! Cami’ye neden saldırıyorsun?
Bir yandan Nijerya devletine karşı savaş yürütürken, bir yandan da Batılıların temsilciliklerine saldırlar düzenlemeye başladılar. 2011 de BM’nin merkezine saldırdılar 18 kışı hayatını kaybetti. En son bu yıl yılbaşı ve Noel’de tekrar kendilerini gösterdiler. Kiliselere saldırılar düzenlediler. Gerçekten onlar mı saldırdı? Bilinmez. Müslümanları karalamak için her türlü yalan haber yayınlayabilirler. Bu tur haberlere itibar edilmemelidir.
Hıristiyanlar kendi inançlarına göre ibadet etmek için oralara gitmişler. Neden ibadet eden insanlara ölüm bombaları atılıyor? Bunu ne adına yapıyorlar? Ülke ve dünya yeni yıla BOKO haram haberleri ile girdi.
Devlet destekli Hıristiyanlar hemen cevap verdiler. Bir Kur’an kursu’na bomba attılar ve onlarca masum körpe Kur’an talebesini şehit ettiler. Bu bombalamalar hala devam ediyor. Ancak ortada kirli medya savaşı başladı. BOKO Haram’ın yaptıkları eylemleri hemen İslam’a mal ettiler. Fanatik Hıristiyanların yaptıkları ise adeta masum gösterilmeye başlandı. Hiçbir yerde “Hıristiyan terör örgütü Müslümanları katletti“ diye bir haber çıkmadı. Özellikle bölgeden haber geçen BBC yanlı haber veriyor. Müslümanları katleden fanatik Hıristiyanların katliamlarını görmemezlikten geliyor.
Ekonomik savaş da başladı
Ülkedeki dini ayrılıkçıların savaşı devam ederken bir de ekonomik savaş patlak verdi. Devlet şimdiye kadar petrol ürünlerine destek veriyordu, Sübvanse ediyordu. Ancak sene başında desteğini çekince olanlar oldu. Petrolün Galon fiyatı 1,7 USD iken birden 3,5 USD’ye fırladı. Alım gücü zayıf olan halk sokaklara çıkarak isyan görüntüleri vermeye başladı. Devletin giderlerini azaltmak için alınan karar açlık sınırının altında yaşayan halkın ödemek istemediği bir bedeldir. Devlet Başkanı olan “Jonathan’a derhal istifa etmesini” isteyen halk “kendimizden biri gelene kadar mücadele edeceğiz” diyorlar. Çok haklı olarak demokratik haklarını kullanıp alınan kararın yanlışlığını duyurmak, hatta devlet Başkanının istifasını sağlamak yerinde olacaktır. Ancak bu gösteriler eğer dini ve etnik gösterilere dönüşürse ülke ve halkı için çok yazık olacak. Belli ki birileri buraları karıştırmak istiyor. Müslüman kesim bu hengâmeden zararlı çıkabilir. Hıristiyanları, Nijerya devlet’i başta olmak üzere Emperyalist güçler korumaya alırlar. Hatta onların yaptıkları katliamları Müslümanların üzerine atarlar.
Zengin toprakları olan ülkeyi Sudan gibi bölmeye gidebilecek bir ortam oluşturulmaya başlandı. Biz bu tur filmleri çok gördük. ABD ve İngiltere şimdiden tarafını belli etti. “Onlar her zaman birbirlerinin dostudur.” Müslümanlar ise korumasızdır.
BOKO HARAM’ı bahane ederek hem Müslümanları katlederler hem de ülkenin topraklarını işgal ederler.
Aslan BALCI