Etkinliğe bir gün kalmış olmasına rağmen heyecanı şimdiden başlamıştı. Eli ayağı titriyor, yerinde duramıyordu. Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifleri vesilesiyle düzenlenecek olan kutlu doğum etkinliğine İlk defa katılacaktı. Daha önceleri bu etkinliğe birçok kez davet edildiği halde katılmamıştı. Çünkü o zamanlar kutlu doğumun kutlu müjdecisini pek tanımıyordu. Tanımadığı için de ona karşı büyük bir sevgi hissetmiyordu.
İnsanoğlu fıtratı gereği bir şeyi sevmesi için önce onu tanıması hakkında bilgi sahibi olması gerekir. İnsan tanımadan sevemezdi ki.
Ama bu sefer Siyeri Nebiyi okuyarak O'nu (sav) çok iyi tanıma fırsatı bulmuştu. Yılların ayrılığını günlerle gecelerle telafi etmeye çalışmıştı. Öyle ki satırlardan aşk kelime kelime yüreğine dökülmüştü.
Arkadaşının ona hediye ettiği bandaj ve bayrakları çıkarıp hazırlamıştı. Bu heyecanlı bekleyiş ona çocukken geçirdiği arefe gecelerini hatırlatmıştı. Büyük bir sevinçle akşamdan bayramlık giysilerini hazırlayıp yanı başına asardı. Kutlu doğum heyecanı onun yıllar sonra yeniden çocuksu bir sevinç ve heyecan yaşamasına vesile olmuştu.
Ertesi sabah heyecanla uyandı. Hazırlanıp evden çıktı. Etkinlik alanına doğru ilerlemeye başladı. Manzara müthişti. Yaşlı –genç, kadın- erkek yediden yetmişe yüzlerce insan alana akın ediyordu. Hele ki küçük çocukların sevinci görülmeye değerdi. Ellerinde bayraklar, dillerinde salâvatlar ile coşuyorlardı. Etrafı seyre dalmışken "Kızım bakar mısın?" diye bir sesle irkildi. Ona seslenen yaşlı bir teyze idi. Birsen "Buyur teyze bir isteğin mi var?" Yaşlı teyze tebessüm ederek: " Kızım ben salâvat seferberliği olduğunu duymuştum. Dilim döndüğünce salâvatlar çektim. Ama kimseyi tanımadığım için salâvatları veremedim. Bu seferberliği başlatanlar kimler bu konuda bir bilgin var mı?" diye sordu ve devam etti: " Ah kızım! Önceden böyle etkinlikler yapılmıyordu. Bizler hakkınca ne salâvat çeker ne de kutlu doğumu bilirdik. Nisan ayının kutlu doğum ayı olduğundan bile haberimiz yoktu. Peygamber Efendimizi doğru dürüst tanımıyorduk ki, ne zaman doğduğunu bilelim. Bu etkinlik öncesinde nur yüzlü gençler gelip mahalledeki tüm evlere siyer kitabı dağıttı. Kitabı alırken 'Evladım bu kitap neyi anlatıyor, herhangi bir ücret istemiyor musunuz?' diye sordum. Genç gülümseyerek 'Teyzeciğim bu kitap âlemlere rahmet Peygamber Efendimizi anlatıyor. Ücret olarak sizden bu kitabı okuyup istifade etmenizi istiyoruz. ' deyince şaşırıp kaldım. İnsanların büyük çoğunluğunun menfaat ve çıkarlarının kölesi olduğu bu devirde hiçbir çıkar menfaat gözetmeksizin kapı kapı dolaşıp bedava kitap dağıtmak... İşini gücünü bırakarak tanımadıkları insanların kurtuluşu için çabalamak... Bu ancak Rablerinin rızasını kendine birinci hedef edinmiş iman dolu yüreklerin harcıdır demekten kendimi alamadım. Sonra kitabı okumaya başladım. Okudukça kendimden utandım. Meğer hiç tanımıyormuşuz Can Efendimizi. Bize olan eşsiz şefkat ve merhametini okuyunca çok duygulandım. Meğer ne kadar da düşünüyormuş ümmetini. Bizleri ateşten kurtarmak için ne kadar da çabalayıp durmuş. Ama maalesef ki bizler O'na layık olamamışız,
O'nun bize gösterdiği sevgiyi karşılıksız bırakmışız.' Gözyaşları içinde kalan yaşlı teyze daha fazla konuşamamıştı.
Birsen: " Benim de bu etkinliğe katılmama dağıtılan siyer kitabı vesile oldu. O kitap sayesinde Peygamber Efendimizi daha iyi tanıdım. Tanıdıkça daha da sevdim. Bildiğim kadarıyla tüm bu etkinlikleri, Peygamber Sevdalıları ismiyle Muhammedi aşka gönül veren fedakâr insanlar düzenliyor. Amaçları peygamberini tanımayan insanlara peygamberini tanıtmak, gönüllerde Muhammedi Sevdayı yeşertmektir. Bu uğurda gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyorlar. Yaşlı teyze: " Allah razı olsun bu insanlardan. Unuttuğumuz yabancılaştığımız değerlerimizi bize hatırlatıp, o değerlerimize yeniden kavuşmamızı sağladılar. Bu yaşımda bile çocuklar gibi sevinip heyecanlanmama vesile oldular. Ah keşke bir bilselerdi Fatma teyzelerinin onlara minnettar olup gece gündüz hayır duaları ettiğini... Birsen tebessüm ederek: " Merak etme teyzeciğim. İnanıyorum ki dualarını hissediyorlardır. Aynı sevdayla çarpan yürekler birbirini tanıyıp görmeseler de hissederler. Çünkü yürekleri aynı güzergâhta birleşir. Eminim ki Peygamber Sevdalıları bu güzelliklerin meydana gelmesinde adını sanını bilmedikleri kardeşlerinin ihlâsla edilen dualarının büyük katkısı olduğunu biliyorlardır. Ama tabii ki en büyük pay her şeyden önce elini taşın altına koyarak bu güzelliklerin oluşmasına öncü olanlarındır. Onlara minnet borçluyuz, teşekkür borçluyuz." Yaşlı teyze: "Haklısın kızım. Onlara bir değil, yüzlerce teşekkür borçluyuz. Atılan tekbirler, çekilen salâvatlar adedince teşekkürler olsun Peygamber Sevdalıları!
Arzu Aşkın / Siverek - Yaş: 26