O davanın ağırlığıydı Peygamber Efendimizi Hira`da boncuk boncuk terleten... O dava ağırlığıydı Peygamber Efendimizi tir tir titreterek yatağa düşüren... O davanın ağırlığıydı Hatice`nin yüzüne mahzunca bakıp artık rahat uyku vakti bitti dedirten... Dava demek rahat uykudan vazgeçip sabır ve imtihan güçlerine bürünmektir. O dava ki; aşkı vücudu sarıp, harekete geçirip yerinde duramamaktır. İslami dava demek; başkalarını kendine tercih etmektir, kardeşlerinin sıkıntısını, üzüntüsünü, kederini kendi sorunları olarak görmektir. Allah`u Teala bu davada bütün peygamberleri genç yaşta sorumlu tutmuştur. Bizlerde onların varisleri olarak bu görevi üstlenmeliyiz. İslami dava; vücuda can vermek üzere damarlarda akan kan gibi aklımızı düşüncelerimizi harekete geçirmeli. Ne pahasına olursa olsun bütün varlığımız ile bu davaya kurban olmaya hazırız diyebilmeliyiz . Dava nice zorluk sıkıntı eziyet ve bedeller ödeyerek bizlere ulaşmıştır. Eski tarihlere baktığımızda bugünkü olaylara sıkıntılara örnek bulabiliriz. Peygamberler, alimler ve varislerinin hayatlarında nice sıkıntılara göğüs gerdiklerine şahit olabiliriz. Allah`u Teala bizlere, bu dava yükü ile imtihanda olanlara şu müjdeyi veriyor. “Ey müminler! Yoksa siz, sizden önce gelip geçen müminler gibi sıkıntı çekmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına öyle ezici sıkıntı ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki sonunda Peygamber ve onunla birlikte inananlar, ‘Allah ne zaman yardım edecek?` diye feryat etmişlerdi. Gözünüzü açın Allah`ın yardımı daima yakındır” (Bakara: 214) Görüyor ve şahid oluyoruz ki dava Allah`ın yardımı ile bu nesillere yetişti elhamdülillah. Bizler dava erleri olarak bütün eskilerin başına gelenler bizimde başımıza geleceğini bildiğimiz halde bu davayı omuzlayanlardan olduk, ve bütün tağutlara, zalimlere La dedik, Allah`a boyun eğdik. Dava erleri için tarih her zamanki zorlukları ile tekerrür ediyor. Sıkıntılar, eziyetler, işkenceler, meşakkatler, zindan, hicret ve şehadetler tıpkı eski dönemler gibi devam ediyor. İslam davası Müslümanların kanları ile sulanıyor, toprakları şehitlerin kanları ile verimler vererek bereketleniyor elhamdülillah. Ve daha nice erler kanları ile sulamaya hazır halde beklemekte... Allah Resulünün davası bıraktığı aynı tazeliği ile devam ediyor. Dava hala aynı omuzlarda bedeller ödenerek omuzlanıyor. Herkes gücünün yettiği kadar omuzlamak zorunda. Bizler bu konuda Allah`a söz vermişiz. “Şüphesiz biz göklere, yere ve dağlara emaneti yüklemelerini teklif ettik onlar onu yüklemek istemediler, bundan endişeye düştüler ama onu insan yüklendi çünkü o çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzap: 72) Bu dava bizlere emanet edildi onu bütün varlığımız ile omuzlamak zorundayız. Bizler bu davayı yüklenmek için Allah ile sözleşme yapıp emaneti yüklenmiş bulunmaktayız. Bu sözleşmemizde sadık olmalıyız, yoksa dava bizden davacı olacak, kim davasını kaybederse yolunu kaybetmiş olur, yolunu kaybeden şaşırmış olur. Kendini şaşıran kapılmaya meyilli olur şeytan ve avanelerine yem olur. İslami dava zor bir emanettir, bu emanette gevşeklik olmamalıdır. Kur`anı Kerimde İslami emirler, kurallar belirlenmiştir. Aksaklık yapanlar çeşitli azaplar ile cezalandırılacaktır. Rabbim bizleri İslami dava uğruna mücadele veren, hakkıyla emaneti yükleyen ve emanetin hakkını veren kullarından eylesin İnşallah...
Kadriye Baylan / Siverek – Yaş: 25