Fabrika ayarları her zaman iyi mi?

Ekleme: 02.05.2016 10:35:00 / Güncelleme: 02.05.2016 10:35:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 

Hüseyin Kaya / Doğruhaber

Ak Parti Genel Başkan yardımcısı Mehmet Özhaseki, ilginç bir açıklama yaptı.

“İlginç” diyorum, çünkü her gün “paralel yapı”ya yönelik operasyonlar yapılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ısrarlı bir şekilde “Paralelle mücadele”den söz ederken Mehmet Özhaseki`nin neden bu açıklamayı yaptığı anlaşılamadı.

Bakın Hilal Kaplan, köşesinde şunları yazdı:

“Geçtiğimiz cuma günü, paralel yapıya ait internet sitelerine, “Mehmet Özhaseki`den dikkat çeken açıklama” başlığı ile bir haber düştü.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Özhaseki, paralel yapının en etkin ve güçlü olduğu şehirlerden biri olan Kayseri`de yaptığı bir konuşmada, “Paralel yapı fabrika ayarlarına dönerse, mücadele sona erer” demişti. Gözlerime inanamadım, paralel yapının sıkça yaptığı yalan haberlerden biri olduğunu düşündüm. O yüzden konuşmanın videosunu da buldum ve izledim. Haber doğruydu. Öyleyse bu açıklamadan ne anlamalıyız?

Genel Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan birisi, paralel yapıyla mücadelenin bitme imkânı olarak ‘fabrika ayarları`na dönmesinden bahsediyor. Yani yargıdaki hakim-savcı yapılanması, emniyetteki polis yapılanması bile hâlen temizlenmemiş olan, devletin kim bilir başka hangi kurumlarında peydahlanmış bulunan, yayılma stratejisi zaten “yalan-takiye-iftira” üzerine bina edilmiş olan, telefon kayıtlarından yatak odalarına ihlal etmedikleri mahremiyet kuralı kalmayan, CHP`nin eski lideri Deniz Baykal`a ve MHP`nin üst yönetiminden 11 kişiye makamını bıraktırıp iki partiye de hücum eden, liderini CIA`in kolladığı ve barındırdığı bir yapı Allah aşkına nasıl ‘fabrika ayarları`na dönebilir?! ‘Fabrika ayarlarına döndük` deyip bir adım geri çekilirlerse, mücadeleye son verecek bir AK Parti, Türkiye`nin istikbalini kendi eliyle teslim etmiş olmayacak mıdır?”

Hilal Kaplan`ın kaygısı, bu açıklamaların operasyonlarda zaafa neden olmasıyla ilgilidir.

Ama ben “Fabrika ayarları”na takıldım.

“Paralel yapı”nın “Fabrika ayarları” çok mu iyiydi ki, Özhaseki, operasyonların durmasını o şarta bağlıyordu?

Fabrika ayarları ne zamana dönüşü kapsıyor?

17-25 Aralık`tan öncesine mi?

7 Şubat MİT krizinden öncesine mi?

Ergenekon operasyonundan öncesine mi?

Eğer Özhaseki, 2010 öncesinin “iyi” olduğunu düşünüyorsa, kendisi temiz bir siyasi zihniyete ve devlet algısına sahip değil demektir.

Mesela birkaç olayı sıralayalım:

Fethullah Gülen, 2010`daki Mavi Marmara katliamı için israil`i değil de mazlumlara yardıma giden onurlu insanları suçlamış ve “otoriteden izin alınmalıydı” demişti.

1998`de Cevzet Soysal isimli Müslüman, Batman`da bir “paralel” operasyonla polis tarafından kaçırılmış ve vahşice katledilmişti. Olayın tümünden Gülen`in haberinin olduğu ve bizatihi infaz emrini verdiği bilgisi basında yer buldu.

1995`te bir gazeteye verdiği söyleşide başörtüsü yasakçısı zalimlere tek söz etmezken, “başörtüsü asıl değil füruattır” diyerek direnen Müslüman bayanları direnişten vazgeçirmek istemişti.

1990`da Kocatepe Camiinde yaptığı konuşmada başörtüsü eylemcilerini “Peygamber pazarında şeytan zünnarıyle dolaşanlar” diye tanımlamış, “çarşafların altında erkekler var” diyerek hedef göstermişti.

80`li yıllarda kimlerin evinde kaldığından, İzmir/Kestanepazarı günlerinden ve kimlerden destek aldığından, karanlık geçmişinden söz etmeyelim diyorum. Ya da daha da geriye gidip 70`li yıllardan, Özel Harp Dairesinden, Komünizmle Mücadele derneklerinden ve o derneklerin MİT ile olan bağlantısından da söz etmeyelim.

Demem o ki “Fabrika ayarları” denilen dönem öyle pek parlak ve “iyi” bir dönem gibi görünmüyor.

Özhaseki`nin durduğu yerden “iyi” görünüyorsa problem kendi “fabrika ayarları” ile ilgilidir.