Çocuk yetişkin yaşa ulaşıp kendi nafakasını karşılayabilecek duruma geldiğinde eğer hasta değilse babası kendisine bakmakla mükellef olmaz. Yaşadığımız toplumda, genelde çocuk evlenip babasından ayrıldığında ailesine bakmak için geçimini kendi imkanıyla sağlamaktadır. Fakir olup kazancı kendisine yetmediği takdirde Şafiî ve Malikî mezhebine göre bu kimse, zengin olan baba veya dedenin zekâtını alabilir (Nevevî, el-Mecmû' III, 373-374). Hanefî ve Hanbelî mezhebi, her halukarda usul ve furu'un biribirlerine zekât veremeyeceği görüşünü benimser (Haddâd, el-Cevheretü'n-Neyyire I, 314-315).
Alimler ve Medreseler Birliği Fetva Kurulu, "Baba Evli Çocuğuna Zekât Verebilir mi?" sorusuna cevap verdi.
Fakihler, verdiği takdirde faydanın kendisine döneceği kişilere zekât, fıtır sadakası, fidye ve kefâretlerin verilemeyeceğini belirtir. Kişi zekâtını, bakmakla yükümlü olduğu kimselere verdiği takdirde menfaat kendisine dönecektir. Bu da zekâtını kendisine vermesi anlamına gelir (Heytemî, el-Fetâva’l-Fikhiyyetü’l Kübrâ III, 481). Öyleyse bir kimse usulüne ve furû’una zekât veremez. Usûl; anne, baba, dede, nine ve yukarısına denir. Fürû’ ise; çocuk ve torunlara verilen isimdir. Bu bakımdan zekat hususunda usûl ve furû’ ile ilgili böyle bir ölçü getirilmiştir.