Kontrollü Sızıntı

Basında “wikileaks fırtınası” devam ediyor.

Ekleme: 26.03.2016 13:25:00 / Güncelleme: 26.03.2016 13:25:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 

Herkes faydasına olan konularda alıntılar yapıyor. Yayınlanan belgelerin kontrollü olarak yayınlandığı biliniyor. Buna rağmen bu kirli istihbarat operasyonuna “kutsal metinler” gözüyle bakan ve içeriklerinden kendini haklı çıkaracak bölümler bulma gayretine girenler var.

Aşağıya basına düşen ve Wikileaks üzerinde yapılan algı operasyona örnek olabilecek bir haber alıyorum:

“Wikileaks`in sızdırdığı ABD Dışişleri eski Bakanı Clinton`a ait yazışmalar, Suriye`de Beşar Esed`in devrilmesini İsrail`in çıkarı için istendiğini ortaya koydu. Yazışmalara göre Clinton, Suriye`de Esed`in devrilmesinin İsrail`in yararına olduğunu ve İsrail karşıtı “direniş eksenine” darbe vuracağını ifade ediyor. Clinton`un yazışması, “İsrail`e yapılacak en iyi yardım, Esed`i devirmek için Suriye halkına yardımcı olmaktır” ifadesi ile başlıyor. Esed`in devrilmesinin İsrail karşısındaki önemli bir düşmanın sonu anlamına geleceği belirtilen yazışmada İsrail`in Esed`in devrilmesinin kendi çıkarlarına olduğunu şimdi anladığı belirtiliyor. Aynı mesajda dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak`ın CNN`deki bir programda sarf ettiği sözlere de yer veriliyor. Ehud Barak programda “Esed`in devrilmesi Lübnan`da Hizbullah`ı ve Gazze`de Hamas ve İslami Cihad`ı çok zayıflatacak” demişti. Söz konusu yazışmalarda Esed`den sonra Suriye`ye kurulan yeni yönetimin ABD`yi düşman olarak değil dost olarak göreceğinin de altı çiziliyor.”

Sorularımıza geçelim:

-Suriye`deki halk hareketleri de başlangıçta “Arap baharı” olarak nitelendirilen dalganın bir devamı değil miydi?

-Amerika ve Batı en başından beri Suriye`de eski Baasçılara güvenmedi mi?

-Amerika, Irak`ta işgal sonrası ipleri mezhepçi faşist Nuri Maliki`nin eline verdiğinde bölgede kaosun gittikçe artacağını, mezhebi tasfiye operasyonlarının hız kazanacağını ve bunun da beraberinde tepkisel oluşumların güçlenmesine vesile olacağını hesaplamamış mıydı?

-Suriye`de vitrin ile alan arasında farkı gören Amerika ve dostlarının bir süreliğine Suriye`ye ilgisiz göründükleri ve ardından da Esad sonrası “laik bir Suriye” söylemini kullandıkları bir gerçek değil mi?

-Amerika ve koalisyonunun sadece PYD`ye yöneldiğinde İŞİD`e saldırdığı, onun dışında diğer muhalif unsurları vurduğu unutuldu mu?

-Son dönemde Amerika`nın da Avrupa`nın da Esad`a razı olduğu gerçeğini nereye oturtmak gerekiyor?