Allah'ın Adıyla... Rabbimizin bizlere önder, öğretmen, lider ve her alanda rehber olarak göndermiş olduğu Hz. Peygamber (a.s) bir hadis-i şerifte; "Müminin, ferasetinden sakının zira O, Allah'ın nuruyla bakar" buyurmuştur. Ferasetini her daim koruyan ve bizlere mümin nasıl ferasetli olur sorusunun ilk cevabı olan Allah Resulü bu hadisiyle müminleri ferasetli olmaya ve ferasetle bakmaya davet etmiştir. Allah Resulü Uhud günü Müslümanların savunma harbi yapmalarını istemiştir, Fakat o günün dünyasında feraset gözüyle bakamayan genç sahabeler Allah Resulünden savaş meydanına çıkmayı istemişlerdir. Daha sonra yaşça büyük sahabelerin uyarılarıyla gençler yanlışlarının farkına varır, çünkü Allah Resulü olaylara daima feraset ekseninde baktığından meydan savaşının neye mal olacağının farkındaydı. Buna rağmen Allah Resulü genç sahabeleri kırmamış onların istediği şekilde hareket etmiş ve dünyaya adeta meydan okuyan; "Bir Peygamber zırhını giydi mi, bir daha çıkarmaz" sözüyle savaşa hazır bulunduğunu beyan etmiştir. Ve biz Mümin/Müslümanlar olarak ne yazık ki feraset gözümüzü kaybetmiş durumundayız. Ortadoğu'da akan Müslüman kanı aynı zamanda feraset gözümüzü kör etmekte, dolayısıyla akan kanlar karşısında bizler duyarsızlaşmaktayız. Daha birkaç yıl önce Müslümanlar olarak bizler feraset gözüyle bakma kabiliyetini kaybettiğimizden dolayı Irak'ta yanı başımızda Müslüman kardeşlerimizin bir bir şehid oluşuna şahid olduk. Ve daha kulaklarımızdan Nur bacının; "Gelin bizleri öldürün, size yalvarıyoruz, ölmek istiyoruz, Amerikalıları ve onların uşaklarıyla birlikte bizleri de Allah rızası için öldürün!" haykırışları kulaklarımızdan silinmeden Ferasetini ve ileriye dönük olayları ele alma yeteneğini kaybeden Müslüman topluluk olaylardan daha ibret almamışken Suriyeli bir kız çocuğunun; "Ey ölüm meleği acele et ve ruhumu al ki artık cennette yemek yiyeyim" haykırışıyla karşı karşıya kaldı. Feraset, aslında başa gelen olaylarda ibret alıp yeni olaylara meydan vermemekti. Allah Resulünün ikazında olduğu gibi; "bir mümin aynı delikten ikinci defa ısırılmamalı" sözünde gizliydi. Fakat olaylardan ibret alamayan Müslüman topluluklar olarak bizler Irak'tan sonra bir darbede Suriye meselesinden yedik. Fakat düşman bu kez taktik değiştirip kendisi saldırmamış Müslüman kardeşleri bir birine kırdırıp kanlarını dökmesine sebep olmuştur. Allah'ın nuruyla bak özelliğini yitiren Müslümanlar aynı tuzağın içine tekrar düşmekte ve ortalıkta yine Müslüman kanı akıtılmakta. Şubat ayı yani Şahadet ayına girdiğimiz şu günlerde İnşallah Rabbimiz olaylardan ibret almamızı ve yeniden olaylara Ferasetle bakmayı nasip eder... Allah'a emanet kalın...
Zülfü Dinç / Elazığ (Maden) – Yaş: 23
Genç Yazarlar ile HASBİHAL
Elazığ Maden İlçesinden Zülfü DİNÇ Kardeşimiz:
Müslümanların yaşadıkları hayat kendilerine ders olmalıdır. Müslümanlar Bir delikten iki kez geçmemeleri için ferasetli olmalı yani vahyin penceresinden bakmalıdırlar. Bu bakışı geliştiremeyen inanç sahipleri tarih boyunca meseleleri okuyamayıp başkasının maşası olmuşlardır.
Bugün kü gençlik İslam tarihini, peygamber Efendimiz (a.s )hayatını iyi okuyup tefekkür etmelidir. Bütün inanç sahiplerini kardeş görüp kucaklayan Her şeye rağmen ferasetlerini geliştiren, Kardeşlik projeleriyle hareket eden inanç sahipleri, geleceğe mirastırlar. Bu bilinçle hareket eden her genç, kendi inancına hizmet ettiğini unutmamalı.
Ahlak ve değerle yetişen her genç, toplumun ıslahına vesiledir. Bu anlayışın gelişmesi için okuyan ve yaşayan bir gençliğe ihtiyaç vardır. Kıyamet gününde gölgenin olmadığı bir günde gölgelenmek istiyorsak Efendimizin istediği geçliği yaşamalıyız. Onun gençliğini örnek almaya çalışmak bizleri ferasetlendirecektir. Kim bilir bu tarz bakmayı öğrenebilirsek hem kendimize hem başkasına iyilik yapmış oluruz. Tecrübelerinizi duygularınız üzerinden güzel ifade etmişsiniz. Teşekkürler. Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz. Allaha emanet olunuz.