İNZAR DERGİSİ / HABER MERKEZİ
Cihad, özel olarak Allah yolunda çarpışmaya verilen ad olarak bilinir. Fakat bunun yanında Cihad, çaba ve gayret, meşakkat, kuvvet ve takat gibi manalara da gelmektedir.
Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla (tekaüt edenlerle) Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan (tekaüt edenlerden) üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir. (Nisa:95)
Ayette cihad edenlerle tekaüt edenler zikredilmektedir. Burada “tekaüt edenler” sadece oturanlar olarak anlaşılmıştır. Oysa ayette bunlara da cennet vadedilmiştir. O halde “Mücahitler” ile “Mütekaitler” arasındaki farkları ve her birisinin özelliklerini ayrı ayrı ele almak gerekir.
Cihad, özel olarak Allah yolunda çarpışmaya verilen ad olarak bilinir. Fakat bunun yanında Cihad, çaba ve gayret, meşakkat, kuvvet ve takat gibi manalara da gelmektedir.
Ayette özellikle “Mücahitler” lafzı geçmektedir ki bu, cihad etmek lafzından çok daha etkilidir. Çünkü mücahit cihat eden manasındadır. Yani cihadı kendisine meslek ve iş edinen kimsedir mücahid.
Ayette “Mücahitlerin” zıddı olarak “Mütekaitler” geçmektedir.
Mütekait, oturan, emekli olan kimsedir. Nitekim eskiden emekli olanlara “tekaüt oldu” denilirdi. Elbette mücahitlere özel ödüller vadedilmiştir. Fakat burada Mütekaitlere de güzellikler vadedilmiştir. Çünkü İslâm toplumunda, Mücahitler ve Mütekaitler ayrı ayrı yerler tutar ve her birisinin çok özel vasıfları vardır.