Hüseyin Kaya / Doğruhaber
1987 yılı Filistinliler için oldukça acı geçen yıllardandı. Sosyalist Baas rejimine bağlı olan ve Şiilerden oluşan Emel grubunun silahlı güçleri, Lübnan`da Filistin kamplarını kuşatmış ve çok sayıda insanın ölümüne neden olmuşlardı. Kuşatma uzun sürünce açlık baş göstermiş ve kamplarda yaşayanlar kedi-köpek eti yemek zorunda kalmışlardı. Filistin kamplarına yine Şii olan; ama Sosyalist Emel ile arası bozuk olan Hizbullah tarafından yardım ulaştırılmaya çalışılıyor; ama bu hiç yeterli olmuyordu.
Şubat ayının sonlarında şartlar iyice çekilmez hale geldiğinde Hizbullah`ın manevi lideri olarak kabul edilen Fadlallah “Açlıktan ölmek durumunda kalanlar ölü insan eti yiyebilirler” şeklinde bir fetva verdi. Bıçak kemiğe dayanmış ve açlıktan ölümler başlamıştı çünkü.
Aradan neredeyse 30 yıl geçti ve aynı şartlar aynı coğrafyada yeniden yaşanmaya başlandı. Kuşatanlar yine aynı idi; ama kuşatılanlar arada bir değişiyordu. Yermuk kampında kalan Filistinliler önce yoğun saldırı ve kuşatma altında açlıktan ölecek duruma geldiler. Guta bölgesinde, Zabadani`de ve Madaya`da Sosyalist Baas`ın vahşi vampirleri tarafından kuşatılan insanların içinden açlıktan ölenler oldu.
İslâm Coğrafyasında unutulmayacak bir yara açılıyordu.
Açlıktan ölenler vardı.
Evet, kuşatmayı yapan Baas idi; ama bu kez yanında Hizbullah da vardı, laik sosyalist gruplar da vardı.
Zalim Baas rejimine destek veren Ruslar, uçaklarıyla okulların, fırınların, hastanelerin üzerine bomba yağdırıyordu.
Kuşatma altındakilerin ise açlıktan ölmesi bekleniyordu.
Toplumsal vicdanı uyandırmaya çalışanlar dezenformasyonla suçlanıyordu. Mazlumların Allah`tan başka kimsesi yoktu.
Adil duruşu ile bilinen ve saygı gören Fadlallah vefat edeli 5 yıl olmuştu. Acaba Fadlallah yaşasaydı açlıktan ölüme mahkûm edilenler için yine “ölü insan eti yemek caizdir” diye bir fetva verir miydi?
Sanırım herkesin bunu kendine sorması gerekir.