CAMİ DÜŞMANLARI

Ekleme: 11.12.2015 10:24:00 / Güncelleme: 11.12.2015 10:24:00 / Siyaset Gemisi / İstanbul Haberleri
Destek için 

Hüseyin KAYA / Doğruhaber / Siyaset Gemisi

Diyarbakır merkeze bağlı Sur ilçesinde Devlet ve Pkk arasında çatışmalar devam ederken bölgenin tarihi dokusu da büyük zarar görmeye başladı. Hatta Baro Başkanı Tahir Elçi de çatışmada zarar gören tarihi minarenin önünde basın açıklaması yaparken çatışmanın ortasında kalmış ve hayatını kaybetmişti.

Son olarak 500 yıllık bir tarihe sahip olan Kurşunlu Camii (Fatihpaşa Camii) saldırıya uğrayıp yandı ve büyük zarar gördü.

Caminin yakılmasında Pkk`yi suçlayanlar olduğu gibi, operasyon yaparken camiye de zarar vermiş olabilir diyerek devleti de suçlayanlar oldu.

Her kim yakmışsa, kimin bu işte dahli varsa onu/onları Kahhar olan Allah`a havale ediyor, dünya ve ahirette zelil olmasını Allah`tan diliyoruz.

Bununla birlikte caminin ve diğer islam kültürüne ait tarihi yapıların zarar görmesinde birinci suçlunun Pkk olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Camilere karşı yapılan saygısızlıklar, hoparlörlerden Pkk müzikleri çalma alçaklığı bir tarafa, çatışmaları camilerin içine taşımanın hiçbir insani ve ahlaki tarafı yoktur. Sadece camilerin bu işler için kullanılması İslami kültür ve eserlere düşmanlığı da net olarak göstermektedir. Öyle ya aynı bölgede kiliseler de vardır; ama Pkk militanları kiliselere girip oralarda mevzilenmiyor, kiliselerin çatışmalardan zarar görmesine sebep olmuyorlar.

Pkk zihniyeti, bidayetinden beri İslami kültür ve değerlere düşmandır. İslami eser ve değerler Pkk tarafından söz konusu ediliyorsa ya tahfif amaçlı ya da dönüştürme niyeti açığa vurularak gündeme alınmaktadır. Bakın A. Öcalan AİHM savunmasında namaz ve camiler için neler söylemektedir.

“ Camiler ve benzeri yerler o yörenin bilim sanat merkezleri rolünü oynayabilmekte, soylu tiyatro eserleri oynatılabilmektedir. Unutmamak gerekir ki namazın kendisi de ilk drama oyunlarının daha sonraki biçimidir. Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. Tekrarlıyorum; orucun, namazın, kurbanın, bayramların kaynağı araştırılsın. O zaman görülecektir ki, kökenleri halkların önemli mevsimsel zamanlarda yaptıkları gösterilerdir. İbadetler bu gösterilerin, tiyatronun ilk biçimlerinin daha sonra ihtiyaçlara göre dönüşmüş biçimleridir. Dönemine göre bir sosyalleşme tedbiri olan namaz, oruç, kurban ve dua törenlerinin hepsi bu temelde dönüştürülmelidir. O zaman doğuşunda bütün dinlerin kaynağındaki anlam daha iyi gerçekleşmiş olur. Bunun da en iyi yolu başta camiler olmak üzere, kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal bir işleve kavuşturulmasıdır.”

Apo`nun zihniyeti bu iken “Apocular”dan farklı bir tavır beklemek abestir.