Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Genellikle spor müsabakalarında ağır bir mağlubiyet durumu yaşanırken toparlanıp kazanma durumu ortaya çıkınca “Muhteşem dönüş” gibi tabirler kullanılır.
Siyasetteki dönüşler ise genellikle “muhteşem” olarak vasıflandırılmaz. Bunun yerine ilkesizlik, tükürdüğünü yalama, çark etme şeklinde tarif edilen “dönüşler”, bazen “u dönüşü” bazen de geometrinin alanına girilerek “doksan derece” ya da “yüz seksen derece” şeklinde tarif edilir.
1 Kasım sonrası da dönüşlere şahit olduk; ama bunların hangi kategoriye dahil olduğu konusunda bir kafa karışıklığı var.
Ertuğrul Özkök adındaki gazetecinin dönüşü mesela…
Özkök, muhalif duruşun gözlerini bir nevi kör ettiğini bundan dolayı da yapılan “iyi” şeyleri de görmek istemediklerini söyledi ve bundan sonra her şeyi eleştirmeyeceğini, iyi şeyleri takdir edeceğini söyledi.
Gülen grubuna yakın kimi gazete ve internet siteleri seçimin hemen ardından “AKP” söyleminden “Ak Parti” söylemine geçiş yaptılar. Bunun söylemde kalan bir “dönüş” mü olduğu yoksa eyleme de geçip geçmeyeceği zamanla ortaya çıkacaktır. Şu anda Koza-İpek grubuna yönelik kayyum atanması sonrası ortaya çıkan travmadan dolayı kimi tepkilerin tahlili sağduyulu bir sonuç vermeyebilir.
Doğan grubunun tüm çalışma ve hesaplarını alt üst eden seçim sonuçları ortaya çıkınca Hürriyet Gazetesinin baş sayfasında bir tür siyasi anlamda “af ve tövbe” anlamına gelebilecek bir yazı yayınlandı. Daha kısa bir süre önce gazetenin baş sayfasında Aydın Doğan`ın Erdoğan`a cevap anlamındaki yazısının yayınlanması ve rest anlamına gelebilecek sözlerinden sonra üsluptaki bu değişimi “dönüşümün” hangi kategorisinde değerlendirmek gerektiği konusunda şaşırmış vaziyetteyim.
Seçim sloganı “Seni başkan yaptırmayacağız” olan HDP`nin seçimden hemen sonra “Başkanlık konusunu tartışabiliriz” demesi bir sinmişlik psikolojisi ile söylenmiş sözler midir, yoksa dönüşüm mü, siz karar verin. Siyasi anlamda yeni bir oluşum için nabız yoklayan Abdullah Gül`ün sonuçların sersemletici etkisinden kurtulduktan sonra nasıl bir dönüşüm yaşayacağını da belki görürüz.
7 Haziran sonrası tekrar “Bu ağaç meselesi değil sen daha anlamadın mı?” moduna girenlerin “siyaset ayak takımının işi, biz sanat içinde yuvarlanıp entel barlarında gece ve gündüzleri yer değiştirelim” noktasına gelmeleri de entelektualist bir dönüşüm olarak adlandırılabilir.
Bir de medyaya yansımayan dönüşler var ki, aslında “muhteşem” olarak vasıflandırılabilecek olanlar onlardır.