Acımız Bir Değil Ki; Birine Ağlayınca Geçsin… (Doğrugenç Haftanın Yazısı)

Rab bize kapılarını açtı, tekâmüle ulaşanı yanına aldı. Önden gidenler hep yolumuzu aydınlattı, yol aydınlandıkça aşkımız arttı. Dara düştüğümüzde, bize ilaç; ayât-ul Kur`an`dı. Yusuf`ların rüyalarında Rasulûllah alnımızdan öpmüştü, Rab`den selam getirmişti; biliyorduk artık, davamız haktı!

Ekleme: 15.10.2015 08:00:00 / Güncelleme: 15.10.2015 08:00:00 / Doğrugenç / İstanbul Haberleri
Destek için 

Vurulduk, kaçırıldık, boynumuz kırıldı, failimiz meçhul kaldı. Babalarımız parmaklıkların öte tarafında ‘Yusufluk` rütbesine ulaşırken, biz onun yolunu gözleyerek büyüdük. Krizler geçirdik, onu görmeden ölmekten korktuk hep. Hala da korkuyoruz. Ve bir kez daha, bir kez daha gelirse o kriz, öleceğiz, Yusuf`umuzu göremeden, varlığını içimize çekemeden…
İhanete uğradık, dostlarımız bizi sırtımızdan vurdu, sırtlarından vuruldu temiz yürekliler, işe giderken, tarlaya giderken, hakkını savunurken, her şeyden habersizken… Köşelere kıstırıldık tüm kesimlerce, öldürüldük, buna rağmen zalim biz olduk, buna rağmen katil biz olduk. Ağabeylerimiz ve çocuklarımız; örnek nesil oldular diye parçalandılar. Ellerindeki kurban etleri bile onların kurbanlığına, cesaretine şaştı. Yüzlerce canımız bu yolun kan kırmızı gülü oldu.

Sürüldük memleketimizden içi boş sebeplerle, dönüp de baktık şehrimize, camimize, ‘Bizi çıkarmasalardı, vallahi buradan ayrılmazdık!` dedik, yarımız orada kalırken, beynimiz karmaşa yaşarken. Derneklerimiz yakıldı, onu tamir eden hocamız vuruldu. Yeni İhya Derneklerimiz açıldı, fakat bize Kur`an öğreten hocamız da vuruldu. İçimiz yavaş yavaş soyuldu, yaşlı kaldı gözlerimiz, gecelere sığınarak, geceler boyu dua ederek ayakta kaldık. Kur`an okurken hep Yasîn suresinde takıldık, okuyamadık. Öyle bir yalnızdık ki; sesimiz yalnızca bize dağların kaçtığı sorumluluğu verene ulaştı. Elimiz; yalnızca hesap gününü erteleyene açıldı. Ki o hesabı ihmal etmezdi.

Rab bize kapılarını açtı, tekâmüle ulaşanı yanına aldı. Önden gidenler hep yolumuzu aydınlattı, yol aydınlandıkça aşkımız arttı. Dara düştüğümüzde, bize ilaç; ayât-ul Kur`an`dı. Yusuf`ların rüyalarında Rasulûllah alnımızdan öpmüştü, Rab`den selam getirmişti; biliyorduk artık, davamız haktı!

Biz; önderleri şehit olanlarız. Sesi duyulmayan her mazlumun feryadıyız, şehâdete naz yapan azizlerin arkadaşlarıyız. İslâm için gerekirse âhiretini bir kenara bırakanlarız. Tevhid kelimesinin her harfine kurban olanlarız, ‘Benim çocuğum diğer şehitlerden değerli değil?` diyen anaların evlatlarıyız. Kimse bizi görmek istemese de biz varız! Allah`ın dini hâkim olana kadar da mücadele edeceğiz! Kurban olsa da Aytâc`ımız..
Gayemiz ve yardımcımız Allah`tır, zafer de bizim olacaktır.


Meva Karakaya / İstanbul (Kağıthane) – Yaş: 18

 

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

İstanbul`dan Meva Karakaya bacımız, acımız bir değil. Derdimiz, sıkıntımız, kederimiz bir değil. Çünkü Allah`a iman ettik. Allah`a bağlandık. Allah`ı sevdik. Elbette sevgi ispat ister, bedel ödemeyi gerektirir. Bu bedeli ödemeye razı olamayanların imanlarını sorgulaması gerekir. Bu bedeli seve seve ödemeye razı olanların örnekliği üzerinden can alıcı ve çok yerinde mesajlar vermişsiniz. Anlatımınız, yorumlarınız ve bakış açınız çok güzel.  Bu tür örnek yeni yazılarınızı bekliyoruz. Allah`a emanet olun.