Parlatma lobisi İşbaşında

Ekleme: 02.10.2015 11:30:00 / Güncelleme: 02.10.2015 11:30:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 

Hüseyin Kaya / Doğruhaber

Ateşkes bozulduktan sonra hükümet karşıtı kesimler hep bir ağızdan Erdoğan`ı suçlamaya başladılar. Bununla birlikte yeniden ateşkes çağrıları ve “Ellerin tetikten çekilmesi” yönünde mesajlar da birbirini takip etmeye başladı.

Devlet bu kez ciddiydi ve Pkk kırsalda kayıplar vermeye, savaşı şehirlere taşımaya başladı. Ancak bunda da pek başarılı olduğu söylenemezdi.

Pkk baskısı az da olsa kırılmaya başladığında her ortamda gücün yanında yer alanlar da Pkk`den uzaklaşmaya başladılar. HDP`ye yakınlaşmaya başlayan bazı aşiret ve korucular geri döndüler.

Seçimlere doğru gidilirken HDP`nin işi zorlaşıyordu. Pkk, yaptıklarıyla HDP`ye zarar vermeye başlamıştı. HDP projesinin başarısız olması birçok kimse için kabus gibi bir şeydi.

7 Haziran öncesi önemli işler yapan “Parlatma lobisi” yeniden işe girişti.

6-8 Ekim olaylarında halkı sokağa çağırarak ortaya çıkan vahşetin baş müsebbibi olan Selahattin Demirtaş, “cici çocuk selocan” formatında parlatıldı. Logosunun altında “Türkiye Türklerindir” ifadesini bulunduran gazetenin nerdeyse tüm yazarları, HDP ve Demirtaş propagandası yaptı.

Gülen grubuna bağlı olan medya da televizyonlarıyla ve gazeteleriyle HDP propagandası anlamına gelebilecek haberler yaptı.

Kimse 7 Haziran`da sandık başlarında yapılanları görmedi. Pkk baskısından, açık oy kullanılmasından, tehditle sandığa gelmeyen müşahitlerden kimse söz etmedi.

Öyle ya HDP 80 vekille meclise yollanmış, Ak parti tek başına iktidar yaptırılmamıştı.

İşte şimdi 7 Haziranın parlatma lobisi yine iş başında!

HDP`nin baraj altında kalması durumunda bunun sorumlusunun Pkk olacağını söyleyen bir Kılıçdaroğlu`nun mantığını anlayabilmeye imkân var mı? Öyle ya bir parti için sahadaki her parti rakiptir ve rakip partilerin güç kaybetmesi istenir. O zaman Kılıçdaroğlu`nu anlamaya imkân var mı?

Parlatma lobisinin en güçlü isimlerinden biri Ahmet Hakan`dı ve Demirtaş`ı programına çıkarıp bağlama çaldırmıştı. Şimdilerde Pkk`yi eleştirirken yine HDP`yi parlatma çalışmaları yapıyor. Milliyet`te Mehmet Tezkan bakın konuyu nasıl işlemiş:

“HDP oy oranını korursa, Güneydoğu`da yine oyları silip süpürürse Kürtlerin PKK`dan koptuğu belgelenecek..

PKK devrinin bittiği onaylanacak..

HDP barajı geçerse; ‘Biz barış istiyoruz.. Çözüm sürecinin devamını istiyoruz.. Siyaset kanallarının açık olmasını istiyoruz.. Çözüm için, huzur için muhatap artık HDP`dir`demiş olacak..”

Taraf`ta Mücahit Bilici de benzer bir yazı yazdı.

Şu cümleleri okuyan kişi onun Pkk`yi eleştirdiğini sanır.

“Bunun adını çok net koyalım: Mevcut şartlarda sivil olmayan ve başıbozuk silahlı şehir milisleri ile güya uygulanacak bir öz-yönetim kararı terörizme davetiyeden başka birşey değildir. Yani bu yaşananlar kendi kendine sahip çıkma anlamındaki öz-yönetim değil bir kendi kendini paralama ve halkı panzerin önüne atma anlamında öz-terörizmdir.”

Pkk`yi eleştiren Bilici orada durmuyor, halihazırdaki tabloda Pkk kadar pay sahibi olan HDP`ye destek istiyor ve bununla da yetinmeyip Pkk`ye akıl veriyor.

“HDP`ye kitlesel destek veren Kürdler PKK`nin dönüşüm vaadine ve sivil mücadeleye destek verdiler ve bunda ısrar etmeliler. PKK`ye rağmen HDP`ye destek vermeye devam etmeli ta ki hem HDP özerkleşme cesareti göstersin hem de PKK sivil siyasetin gücü karşısında silahı layık olduğu ortamlar için geri çeksin.”

Bilici “nurcu” olduğunu söylüyor ve sık sık Bediuzzaman`ı referans gösteriyor. Ona çokça vurgu yaptığı “Eski Said”in “Zalimler için yaşasın cehennem!” sözünü hatırlatmak istiyorum. 6-8 Ekim vahşetini ve bunda HDP`nin payını hatırlatmaya gerek yok; ama Bilici`ye kürtleri ahlak ve değerlerinden uzaklaştırma projesi olan kişi ve kurumları parlatma konusunda uhrevi sorumluluğu hatırlatmak istiyorum.