Sadullah Aydın / İnzar Dergisi
Zindan yıllarımdaydı. Zindan arkadaşlarım tarafından çok sevilen, sayılan, herkesin danıştığı, pir-i fani, yaşlı bir amca vardı. Neden zindana atıldığını şimdi hatırlamıyorum. Ama karıncayı bile incitmeyecek bir tipti. Gece gündüz namaz kılıyor, oruç tutuyor, dudaklarından zikir eksik olmuyordu. Hepimizin ona büyük bir saygısı vardı.
Ahmet`ti yaşlı amcanın adı. Her zaman hüzünlüydü. Nurlu yüzünü kaplayan beyaz sakalları hep derin bir hüzünle gölgeli gibiydi. Aradan uzun yıllar geçti lakin şimdi bile onun o halini hatırlayınca bir hüzün sarar içimi.
Ahmet Amcanın sohbetine doyum olmazdı. Gerçi âlim değildi ama âlimlerle çok oturup kalkmıştı. Ne zaman fırsat bulsak Ahmet Amcanın etrafını sarar İslami sohbetlere dalardık. Ki zindanda sohbet fırsatı çok olurdu.
O günü hiç unutmam. Çünkü ...
Ahmet`ti yaşlı amcanın adı. Her zaman hüzünlüydü. Nurlu yüzünü kaplayan beyaz sakalları hep derin bir hüzünle gölgeli gibiydi. Aradan uzun yıllar geçti lakin şimdi bile onun o halini hatırlayınca bir hüzün sarar içimi.
Ahmet Amcanın sohbetine doyum olmazdı. Gerçi âlim değildi ama âlimlerle çok oturup kalkmıştı. Ne zaman fırsat bulsak Ahmet Amcanın etrafını sarar İslami sohbetlere dalardık. Ki zindanda sohbet fırsatı çok olurdu.
O günü hiç unutmam. Çünkü ...