Reyhan Güneş / Nisanur Dergisi
Ne çok güzel hasletleri feda etmişiz “modern dünya” uğruna… Adına “ilericilik”, “gelişmişlik” denen “modern” hayatın getirilerine! Gözümüz kapalı feda ettiğimiz ne çok güzellikler varmış…
Ve modernizm nasıl da gözlerimizi boyamış sahte, bir o kadar da beyhude getirileriyle. Kana kalmışız gönülden; en sevdiklerimizi bile hiçe sayarak. Rabbi Zül Celal`in biz insanoğluna, özelde de biz kadınlara verdiği merhamet duygularını bile “modern” hayatın esaretine sunmuş ve bunu dahi bir “ilericilik” olarak kabullenip, öylece inandırılmışız. Felaket tellalı gibi kapımıza dayanan “modern” dünyayı tebessümle karşılamış, evimizin hatta yüreklerimizin en güzide kapılarını açmışız. Farkında olmadan, aile yuvalarımızın temellerine dinamitleri kendi ellerimizle yerleştirmiş, dağınık, bulanık bir hayatın ortasında bulmuşuz kendimizi ve çocuklarımızı…
Oysa modern dünya, evvela...
Ve modernizm nasıl da gözlerimizi boyamış sahte, bir o kadar da beyhude getirileriyle. Kana kalmışız gönülden; en sevdiklerimizi bile hiçe sayarak. Rabbi Zül Celal`in biz insanoğluna, özelde de biz kadınlara verdiği merhamet duygularını bile “modern” hayatın esaretine sunmuş ve bunu dahi bir “ilericilik” olarak kabullenip, öylece inandırılmışız. Felaket tellalı gibi kapımıza dayanan “modern” dünyayı tebessümle karşılamış, evimizin hatta yüreklerimizin en güzide kapılarını açmışız. Farkında olmadan, aile yuvalarımızın temellerine dinamitleri kendi ellerimizle yerleştirmiş, dağınık, bulanık bir hayatın ortasında bulmuşuz kendimizi ve çocuklarımızı…
Oysa modern dünya, evvela...