Hüseyin Kaya - Doğruhaber / Haber/yorum
Ahmet Hakan, Vatan Partisi Genel başkanı Doğu Perinçek ile bir söyleşi gerçekleştirmiş.
Yorumları sona bırakarak söyleşiden bir bölümü buraya alıyorum:
“Kısa süre önce Suriye`ye gittiniz, Esad`la görüştünüz. Esad sonuçta halkını katletmiş, binlerce insanın ölümüne yol açmış biri... Nasıl görüştünüz, nasıl elini sıkabildiniz?
DOĞU PERİNÇEK: Bizim gözümüzde Esad, emperyalizme karşı mazlum milletlerin direnişinde cephedeki liderdir. Emperyalizmin saldırıları karşısında kaçmadı, dik durdu, ülkesine bağlı kaldı ve halk onu başında tuttu.
Kendi halkını öldürmedi mi?
DOĞU PERİNÇEK: Her kurtuluş savaşı, bir iç savaştır. Mustafa Kemal`e bakalım. Kurtuluş Savaşı`nın başında Akyazı, Düzce, Biga, Konya, Yozgat isyanlarını bastırmadı mı? Neydi o isyanlar? İngiliz liralarıyla örgütlenen şer kuvvetler. Mustafa Kemal onları bastırdı ve ezdi.
Ama bizim Suriye`de gördüğümüz şöyle bir şey: Arap Baharı`nın etkisiyle Suriye halkı sokaklara çıkıp protesto gösterileri yapmaya başladı. Bu sivil gösteriler, Esad tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Silahsız, sivil eylemciler öldürüldü.
DOĞU PERİNÇEK: Humus gibi yerlerde Müslüman Kardeşler ‘in o tür kalkışmaları oldu. E şimdi PKK kalkışma yapsa...
Ama bir dakika... Silahsızdı o insanlar. İlk protesto hareketi sivil ve silahsızdı.
DOĞU PERİNÇEK: Kalkışmanın Suriye`de bir haklılığı yok. Onu bastırmak oradaki rejimin görev ve sorumluluğu... Ama kanlı mı oldu, hukuk ne kadar uygulandı, bunları bilmiyoruz. Doğru bilgiler üzerinden değerlendirme yapmalıyız ve bu konuda bize verilen bilgilerle sınırlıyız. Ama şunu çok iyi biliyoruz: Beşar Esad Suriye`nin bütünlüğünü, bağımsızlığını, hoşgörüsünü ve laikliğini temsil ediyor. O bakımdan sıktığımız el, sıcak bir eldi.
Kanlı bir el değil miydi yani?
DOĞU PERİNÇEK: Kanlı bir el değildi. Sıcak bir eldi. Bir dost eli. Beşar Esad, Mustafa Kemal soyundan gelen bir adam. Mustafa Kemal 1920`lerde ne yaptıysa, Beşar Esad bugün onu yapıyor. O dönem Mustafa Kemal`e “katil” diyorlardı.”
Perinçek, Esad`ı övüyor mu, yeriyor mu, doğrusu anlamakta zorlanıyor insan.
Hatta yazıyı okurken “Mizah mı yapıyor?” diye de düşünmedim değil.
Yine de anlamaya çalışalım.
Sivil ve silahsız protestocuların katledilmesini cevaplarken meseleyi kuruluşundan beri silahlı bir yapı olan PKK`ye bağlaması içerdeki milliyetçilere bir mesaj olarak algılanabilir.
“Beşar Esad Suriye`nin bütünlüğünü, bağımsızlığını, hoşgörüsünü ve laikliğini temsil ediyor” derken “Bağımsızlık” ve “Hoşgörü” kavramlarının, tablonun fonu olarak görülmesi, esas vurgulanmak istenenin ise “laiklik” olduğunu düşünebilirsiniz. Zaten gerek Esad gerek sözcüsü Makdisi gerekse de V. Muallim defalarca laikliğe vurgu yaparak içlerindeki kini açığa vurmuşlardı.
Ama Perinçek`in “Mustafa Kemal ve Beşar Esad” benzetmesini anlamak zor.
“Beşar Esad, Mustafa Kemal soyundan gelen bir adam” derken işin biyolojik tarafını değil ideolojik soydaşlığı kastediyor elbette.
Mesele Mustafa Kemal`den çok Kemalizm ideolojisi ile alakalı. BAAS`ın Esad`la sınırlı olmaması gibi… Ama gariplikler bitmiyor tabii. Ne kastettiğini az çok tahmin ediyorum aslında.
İsterseniz birkaç tanesini yan yana sıralayalım:
Esad, Arapların dışındaki etnik kimlikleri yok sayıyordu, Kemalistler de Türklerin dışındaki etnik kimlikleri yok saydı.
Esad, isyanları kanlı bir şekilde bastırdı, Kemalistler de öyle yaptı.
Esad, mutedil İhvan hareketini yasakladı ve tekfirci gruplara çalışma alanları açtı. Kemalistler de dergâhları kapatıp yasaklar getirdiler ve bunları yaparken Vahhabilerden destek aldılar.
Esad, tekfirci gruplarla eşgüdüm içinde cami ve türbeleri bombaladı, Kemalistler de camileri ahıra çevirdiler.
Sanırım bunları göz önünde bulundurursak Doğu Perinçek`e hak verebiliriz.
Baas ve Kemalizm arasında “paralel” bir ilişki söz konusu ve Kemalistlerin bunu fark etmesi çok zaman aldı.