Şefkat ve Merhametle Gönülleri Fethedelim

Ekleme: 02.03.2015 23:40:00 / Güncelleme: 02.03.2015 23:40:00 / Söz ve Kalem
Destek için 

SÖZ VE KALEM BAŞYAZI

Bismillahirrahmanirrahim

“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl: 90)

“Resûlullah Aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki: “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahman`dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” (Tirmizi, Birr 16)

Allah Teâlâ, birçok nimetin yanında Müslüman kullarına, üstün bir ahlaki davranış olan şefkat nimetini bağışlamıştır. Şahsiyetlerinin bir parçası haline gelen şefkat duygusuyla birçok sorunun üstesinden gelebilen Müslümanlar, bundan istifade ederek insanların gönüllerine hitap edebilmekte ve mesajlarını dinletip etkilemeye muvaffak olabilmektedir.

İnsan tabiatı gereği, kendisine karşı nasıl davranılırsa o şekilde karşılık vermeye meyillidir. Birine güler yüzle muamele ettiğinizde, size karşı kin ve nefretle dolu değilse, sizden gördüğü şekilde muamele edecektir. Soğuk davrandığınız zaman aynı tavırlarla karşılaşırsınız.

Her kardeşimiz –özellikle genç kardeşlerimiz– birer davetçi olması hasebiyle, farklı ortamlarda ve farklı insanlarla yüz yüze geldiklerinden davetin önemli halkasını teşkil etmektedirler. Büyük bir azimle sarıldıkları İslam davasını güzel bir çehre, sıcak ve samimi bir ilişki ve şefkat dolu bir yaklaşımla insanlara sunarak İslam`a davet etmek ve İslami çalışmaya katılmalarını sağlamak için çabalama imkânına sahiptirler.

Şefkat, Müslümanlar arası ilişkilerde ve İslami tebliğde en etkili yöntemlerdendir. Hz. Resul–i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam insanlarla muamelesinde ve İslam`a davette her zaman şefkatle davranmış, küfürlerinde inat eden müşrikleri etkileyerek İslam`a yönlendirmeye muvaffak olmuştur. Aynı özelliği, Peygamber Efendimizin dizi altında yetişen sahabe–i kiramda da görmekteyiz. Medineli Müslümanların Akabe`deki ilk biatlerinden sonra Resul–i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam, İslam`ı tebliğ etmek ve İslam`ı kabul edenlere İslam`ı öğretmek amacıyla Mus`ab bin Umeyr (ra)`ı Medineli Müslümanlarla birlikte göndermişti. Mus`ab bin Umeyr (ra)`ın şefkatli yaklaşımı karşısında Medineliler birer birer İslam`ı kabul ediyorlardı. Henüz bir genç olan Musab (ra)`ın davranışlarının eksenini oluşturan şefkat unsurunun tebliğde ne kadar büyük etkiye sahip olduğunu açık bir şekilde müşahede etmekteyiz.

Müslümanların şahsiyetlerinin oluşmasında önemli bir yere sahip olan şefkat duygusu kapalı birçok kapıyı açabilmekte, birçok yere İslam`ın mesajının ulaşabilmesini sağlamaktadır. Peki, kimlere şefkat gösterilmelidir? İslam, bütün insanlara şefkat göstermemize müsaade ediyor mu?

Öncelikle anne, baba ve akrabalara şefkatli davranmalı, onlara karşı hürmet ve muhabbetimizi muhafaza etmek için çabalamalıyız. Anne ve babaya şefkat gösterilmesini isteyen Kur`an–ı Kerim, Allah Teâla`nın emirlerini çiğnemeye davet etmedikleri müddetçe onlara itaat edilmesini istemektedir. Anne ve babalarımız bilmeden, yaptığımız hizmetlere karşı çıkabilirler. Karşı çıktıkları zaman bile bizim iyiliğimiz için bunu yaptıklarını zannederler. Sorumluluklarımızı ihmal etmemek şartıyla anne ve babalarımıza gerekli ihtimamı göstermeli, onlara hizmet etmekten geri durmamalıyız.

Akrabalara şefkat İslam`ın gereğidir. Akrabalar bazı sebeplerden dolayı uzak olsalar da akrabalık damarları, yakınlarını sahiplenmelerine ve iyi ilişkiler içinde bulunmalarına sebebiyet verir. Bundan istifade edip akrabalarımıza yakınlık göstererek ve şefkatli davranarak hem samimi ilişkiler kurmaya, hem de İslam`a yönelmelerine sebep olabiliriz. Akrabalar hayatın her alanında bizim için önemli dayanaklardır. Etrafımızın kuşatıldığı, zorluk ve sıkıntıların üzerimize geldiği bir durumda kapılarını çalabileceğimiz ve yardımlarını isteyebileceğimiz ilk adresimiz olabilirler.

Akrabalarımıza şefkatli davranma ve onlarla samimi ilişkiler kurmamızdan dolayı bize besleyecekleri muhabbet, zamanla davet ettiğimiz İslam`a muhabbete dönüşecektir. Genç kardeşlerimizin akrabalarıyla yakın ilişkileri ve onlara gösterecekleri şefkat zamanla meyvesini verecek, şefkatli tutum itimada dönüşecektir. Böylece akrabaları tarafından hem sözleri dinlenecek hem de terbiye ve eğitimleri için çocuklarını kendilerine teslim etmeye vesile olacak inşaallah.

Şefkat duyacağımız diğer bir kesim ise arkadaşlarımızdır. Gerek mahallede, gerek okulda, gerek iş yerinde gerekse başka yerlerde olsun, oluşturduğumuz arkadaşlıklar güven köprülerinin kurulmasına yol açar. Dolayısıyla arkadaş olduğumuz kişilere karşı göstereceğimiz şefkat, aramızdaki samimiyet ve güveni pekiştirecektir. Bu da İslam`a hizmette daha azimli hale gelmelerine sebebiyet verecektir. Zira arkadaşlara gösterilecek şefkat ve gönüllerini okşayacak tatlı bir tebessüm, zihinlerinde derin dostluk ilişkilerine vesile olacaktır. Arkadaşlarımız İslami bir kimlik sahibiyseler göstereceğimiz şefkat, onların daha fazla gelişmelerine yardımcı olacaktır. Arkadaşlarımızın İslami hassasiyetleri zayıf ise onlara gösterdiğimiz şefkat, kendilerine İslam`ı daha iyi anlatma ve cezbetme ortamının doğmasına sebebiyet verecektir.

Aynı çatı altında beraber hizmet ettiğimiz kardeşlerimize ise; harama günaha girmeyen, çalışma ve yapıya zarar vermeyen tüm söylem ve davranışlarına şefkat yanaşmalıyız. Böylece kendilerine gelmelerine ve yanlışlarını görmelerine vesile oluruz.  İslam düşmanlarının saldırılarının yoğun olduğu zamanlarda bu yönümüz daha belirgin olarak kendini göstermelidir. Kardeşlerimizin –özellikle şahsımıza yönelik– yaptıkları yanlışlıklara karşı, onların bilmediği zamanlarda onlara dua ederek karşılık verelim. Kardeşlerimizin yanlışı, hatası bizi üzmeli hatta gözyaşı dökmemize bile vesile olmalıdır. O yanlışını giderinceye kadar yoğun bir çalışma içine girelim.

Şefkat duymamız gereken diğer bir kesim, bizim dışımızdaki Müslümanlardır. İslam`ın safında yer almakla cahili düşünce ve hayatı ellerinin tersiyle itmişlerdir. Müslüman olmakla şefkati hak etmektedirler. İslam ve Müslümanlara zararlı olan düşünce ve fiillere sahip bazı İslami kesimlerin, bu davranışlarını kabul etmemekle beraber, mümkünse onlara şefkatle yanaşalım ki yanlışlıklarını görüp terk etmede kendilerine yardımcı olabilelim.

Şefkat göstermemiz gereken insanlar bunlarla sınırlı değildir. Bunların dışında da şefkati hak eden insanlar vardır. İslami çerçevede yer almadıkları halde Müslümanlara kin ve nefret beslemeyen ve düşmanlık yapmayanlara da şefkatli davranmalıyız. Zira düşmanlıkları görülmeyen bu insanlar, bu durumlarıyla İslami tebliğin götürüleceği kesimi oluştururlar. İslam`a ve Müslümanlara karşı kin ve nefretleri bulunmadığından tebliğe müsaittirler. Bu duruşlarıyla İslami mesajı daha fazla dinleyip üzerinde daha fazla tefekkür edeceklerinden güleryüz, şefkatli tutum ve hikmetli davranışla Allah Teâlâ`nın dinine davet edilmelidir. İslami sorumluluğumuz bu insanlara Allah`ın dinini tebliğ etmeyi gerekli kıldığından, bunlara göstereceğimiz şefkat ve merhamet, etkilenmelerine ve cezb edilmelerine sebebiyet verecektir.

Bilerek İslam`a ve Müslümanlara düşmanlık yapanlara, İslam ve Müslümanlara karşı kin ve nefretle dolu olanlara şefkatli davranılamaz. Zira içlerindeki kin ve düşmanca tutumlarına karşı gösterilecek şefkat, faydadan çok zarar vereceği gibi, islam da buna müsaade etmiyor. Bu insanlar İslam`a ve Müslümanlara düşmanlıktan dolayı zulme irtikâp etmişlerdir. Bunlara karşı yumuşak tavır, güler yüz ve şefkatli tutum sergilendiğinde, bunu kötüye yorumlayacak ve zarar vermek için kullanacaklardır. Bunlara karşı Müslümanların izzetine yakışır şekilde ciddi, vakarlı ve dik durulmalı, istismar etmelerine yol açacak yumuşak tavır sergilenmemelidir. Zira bunlara gösterilecek yumuşaklık ve şefkat zillettir. Vakarlı davranarak İslam`ın izzeti korunmalıdır.

Rabbim, hepimizin şefkat ve merhamet duygusunu perçinlesin ve çalışmalarımızı bereketli kılsın.

Allah`a emanet olun.