Mehmet Sait Çimen / İnzar Dergisi
Davet yolunun rehberleri Peygamberler ve onlarla beraber olan dostlarıdır. Onlar sonraki nesillere güzel örnekleri miras olarak bırakmışlardır. Azim, fedakârlık ve yolun tüm zorluklarına dayanma örnekleri…
Resulullah aleyhissalatu vesselam da Allah`tan insanları İslam`a davet etmeye dair emri aldıktan sonra işe koyuldu.
En yakınlarından başlayarak insanları davet etti, çünkü ilahi buyruk böyle istiyordu:
“(Önce) en yakın akrabanı uyar.” (Şuara/214)
Allah Teâlâ: "Sen, önce en yakın akrabalarını uyar" ayetini indirince, Peygamber aleyhissalatu vesselam, Safa`ya gelip üzerine çıktı. Sonra:
"Ya Sabahah!" diye bağırdı.
Halk onun yanında toplandı. Kimisi bizzat kendisi gelmiş, kimisi de adamını göndermişti. Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle konuştu:
"Ey Abdulmuttalib oğulları! Ey Fihr oğulları! Ey falan oğulları! Ey falan oğulları! Ne dersiniz? Size şu dağın eteğinden bazı atlıların çıkıp baskın yapacaklarını söylesem, bana inanır mısınız?"
“Evet, sana inanırız” dediler.
Bunun üzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse ben sizi, şiddetli bir azap karşısında uyarmağa memurum" dedi.
Ebu Leheb hemen: “Yuh sana! Bizi, bugün bunun için mi topladın?” dedi.
Ebu Leheb`lerin tarihin her döneminde bulunduğunu unutmayalım.
Onlar ayrıntı, onlar kısa süreli acılar veren küçük dikenlerdi.
Davet çok önemli bir vazifeydi ve öyle küçük sıkıntılar o büyük vazifeye zarar veremez, engel olamazdı.
Nitekim Peygamber aleyhissalatu vesselam da umursamadı ve davete devam etti.
Emin ve güzel insanın içtenlik ve fedakârlık yüklü daveti kısa süre içinde temiz akıl ve kalplerde karşılık bulmaya başladı.
İnsanlar, huzura, selamete, yani İslam`a gelmeye başladılar.
Mekkeli müşrikler, Resulullah aleyhissalatu vesselamın kitlelere ulaşmaya başlayan davetini etkisiz bırakmak, gözden düşürmek, insanları ona tabi olmaktan yüz çevirmek için çeşitli yollar denediler. İftiralara, hakaretlere, tehdit ve işkencelere başvurdular. Müşriklerin, aziz İslâm`ın kutlu mesajını ortadan kaldırmak, duyulmasını engellemek için gösterdikleri yoğun çabalara rağmen Müslümanların sayısı gün geçtikçe süratle arttı.
İman edenlerin imtihanlarla karşı karşıya kalmaları, işkencelere uğramaları süreci başladı. Tarih bu dönemde...
Resulullah aleyhissalatu vesselam da Allah`tan insanları İslam`a davet etmeye dair emri aldıktan sonra işe koyuldu.
En yakınlarından başlayarak insanları davet etti, çünkü ilahi buyruk böyle istiyordu:
“(Önce) en yakın akrabanı uyar.” (Şuara/214)
Allah Teâlâ: "Sen, önce en yakın akrabalarını uyar" ayetini indirince, Peygamber aleyhissalatu vesselam, Safa`ya gelip üzerine çıktı. Sonra:
"Ya Sabahah!" diye bağırdı.
Halk onun yanında toplandı. Kimisi bizzat kendisi gelmiş, kimisi de adamını göndermişti. Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle konuştu:
"Ey Abdulmuttalib oğulları! Ey Fihr oğulları! Ey falan oğulları! Ey falan oğulları! Ne dersiniz? Size şu dağın eteğinden bazı atlıların çıkıp baskın yapacaklarını söylesem, bana inanır mısınız?"
“Evet, sana inanırız” dediler.
Bunun üzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse ben sizi, şiddetli bir azap karşısında uyarmağa memurum" dedi.
Ebu Leheb hemen: “Yuh sana! Bizi, bugün bunun için mi topladın?” dedi.
Ebu Leheb`lerin tarihin her döneminde bulunduğunu unutmayalım.
Onlar ayrıntı, onlar kısa süreli acılar veren küçük dikenlerdi.
Davet çok önemli bir vazifeydi ve öyle küçük sıkıntılar o büyük vazifeye zarar veremez, engel olamazdı.
Nitekim Peygamber aleyhissalatu vesselam da umursamadı ve davete devam etti.
Emin ve güzel insanın içtenlik ve fedakârlık yüklü daveti kısa süre içinde temiz akıl ve kalplerde karşılık bulmaya başladı.
İnsanlar, huzura, selamete, yani İslam`a gelmeye başladılar.
Mekkeli müşrikler, Resulullah aleyhissalatu vesselamın kitlelere ulaşmaya başlayan davetini etkisiz bırakmak, gözden düşürmek, insanları ona tabi olmaktan yüz çevirmek için çeşitli yollar denediler. İftiralara, hakaretlere, tehdit ve işkencelere başvurdular. Müşriklerin, aziz İslâm`ın kutlu mesajını ortadan kaldırmak, duyulmasını engellemek için gösterdikleri yoğun çabalara rağmen Müslümanların sayısı gün geçtikçe süratle arttı.
İman edenlerin imtihanlarla karşı karşıya kalmaları, işkencelere uğramaları süreci başladı. Tarih bu dönemde...