Prof. Dr. Shimon Slavin, 30 yılı aşkın bir süredir, özellikle kanserde hücre tedavileri ve immünoterapi konusunda önemli çalışmalar yapmış, pek çok ilke imza atmış, bu alanda öncülük etmiş ve tedavisi çok zor olan pek çok kanser türünü immünoterapi yöntemleriyle tedavi etmiş bir bilimadamı. Uluslararası Hücre Terapisi ve Kanser İmmünoterapi Merkezi Bilimsel ve Medikal Direktörü Prof. Dr. Shimon Slavin geçtiğimiz günlerde Anadolu Sağlık Merkezi'nde 'Hücresel Tedavi ve Kanserde İmmünoterapi' konulu bir konferans verdi. Prof. Dr. Shimon Slavin, kök hücre ile ilgili soruları yanıtladı...
Kök hücre çalışmaları ne kadar umut vadediyor? Gelecekte hücre tedavileriyle ya da gen tedavileriyle sağlıklı nesiller yaratmak mümkün olabilecek mi?
Teoride bu mümkün. Ancak burada etik sorunlar var. Bunu yapmak, insanların genleriyle oynamak ne kadar doğru, bu tartışılıyor. Almanya'dan bir bilimadamıyla birlikte çalışıyoruz. Birlikte yaklaşık 20 inek klonladık. Bu ineklerin de bir sürü yavrusu ve torunları oldu. Eğer klonlama yöntemiyle inek, tavşan, fare ya da koyun klonlayabiliyorsak, teorik olarak bir insan da klonlanabilir. Ancak bu işin ne kadar etik olduğu tartışılır.
HÜCRE TEDAVİSİ GELECEĞİN TEDAVİSİDİR
Gelecekte kök hücrelerin; kas, sinir, kemik, karaciğer hücreleri gibi hücrelere dönüşebilmesi, karaciğer nakli yerine kök hücrelerin karaciğer dokusuna yerleştirilerek hastalığın tedavi edilmesi mümkün olabilecek mi?
Biz bu hastalıkların çoğunun tedavisinde kök hücreleri zaten kullanıyoruz. Özellikle de anti-aging tedavileri ve zarar gören veya yaşlanan organların yenilendiği, yenileyici tıp alanında hücre tedavileri uyguluyoruz. Ayrıca insülin salgılayan, böbrekteki hasarları tamir eden hücreler, kalp kaslarını, kalp damarlarını onarabilen hücreler ve kök hücrelerle kıkırdak üretebiliyoruz. Özellikle de plasentanın dokusundan elde ettiğimiz kök hücreler en değerli hücreler. Ancak bunlar maalesef çöpe gidiyor. Bu özel hücrelerle vücuttaki her türlü iltihap, bağışıklık sistemi hastalıkları ya da organ hasarları ortadan kaldırılabilir. Biz bu hücreleri ayrıca MS, ALS, sindirim sistemini etkileyen Crohn hastalığı, bağışıklık sistemi hastalıkları, Parkinson, diyabet gibi hastalıkların tedavisinde kullanıyoruz. Mesela böbrek hastası bir Türk hastamız var. Kök hücre tedavisi uyguladık. Tamamen iyileşmedi ancak haftada üç kez diyalize giren hasta bir senedir diyalize ihtiyaç duymuyor. Böbreği tamamen iyileşmedi ancak en azından diyalize ihtiyacı kalmadı. Geleceğin tedavisi hücre tedavisi. Bu, çok açık ve net.
Önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde hangi hastalıklar tarih olacak?
Gelecekte lösemi kesinlikle yok olacak. Ayrıca diyabet de ortadan kalkacak. Çünkü şu an insülin salgılamasını sağlayan hücre üretebiliyoruz. MS ve ALS hastalıklarında da çalışmalar umut vadediyor. Parkinson, inme ve pek çok merkezi sinir sistemi hastalıkları, ayrıca kas hastalıkları, böbrek hastalıkları yavaş yavaş tarih olmaya başlayacak.
Bir çocuk neden kanser olur?
Bazı kanserlerde genetik yatkınlık rol oynuyor. Bazıları ise yatkınlık olmadan da oluşabiliyor. Ayrıca bazı virüsler de kansere yol açabilir. Hepatit B ve Hepatit C virüsleri karaciğer kanserine yol açabilir. Ancak bazı kanserlerin nedenini bilemiyoruz. Tek bir nedeni olmayabiliyor.
Kan kanserleri neden çocuklarda daha sık görülüyor?
Her yaşta ortaya çıkabilecek kanser türleri var. Çocuklarda en yaygın görülen lösemi tipi ALL'dir (Akut Lenfoblastik Lösemi). Her yaşın problemleri ayrıdır. Bunun nedenleri her zaman tespit edilemeyebiliyor.
Gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?
Kanserin kesin tedavisini bulmak istiyorum. Pek çok kanseri zaten başarıyla tedavi edebiliyoruz. Kanser tedavilerindeki başarı oranını yükseltmek istiyorum. Ayrıca kök hücre tedavileriyle felç, Parkinson, inme ya da böbrek hastalıkları gibi sıkıntıları tedavi etmek istiyorum. Bunu başarabilirsek; mesela böbrek hastaları diyalize ya da organ nakline ihtiyaç duymaz. Diyabet tüm dünyada ciddi bir salgına dönüştü.
Prof. Dr. Zafer Gülbaş (Anadolu Sağlık Merkezi Hematolojik Onkoloji ve Kemik İliği Nakli Direktörü)
'Türkiye'de ve tüm dünyada geleceğin tedavisi immünoterapi'
"İmmünoterapi bütün kan kanserlerinde etkili. Biz de hücreyle immünoterapi yapıyoruz. Kemik iliği nakli yaptığımız hastalarda, hastalık tekrar geri gelirse, kök hücre bağışında bulunan kişiden (donör) hücreleri alıp hastaya lenfosit hücrelerini naklediyoruz. Lenfosit hücreleri, hastalığın kalıcı olarak düzelmesini sağlayabiliyor. Genellikle biz, hastalık tekrarladığında hastada önce kemoterapiyle hastalıklı hücreleri azaltıyoruz. Yani hastalığı en az düzeye indirip sonra donörden T-Lenfosit hücrelerini alıp hastaya veriyoruz. Buna 'Donör lenfosit infüzyonu' deniyor. Bu tedavi, kan kanserlerinde hastaların kalıcı olarak iyileşmesini sağlayabiliyor. Ancak hastalıktan hastalığa da etkisi farklı oluyor. Mesela lösemilerde farklı, lenfomalarda farklı etki edebiliyor. Her hastalığın alt tipleri var. Alt tiplere göre de bu tedavinin etkisi değişebiliyor. İlaçların yeterli olmadığı durumlar da oluyor. Mesela hasta, kemik iliği nakli sonrası viral enfeksiyona yakalandığında bazen ilaçlar yeterli olmuyor. Bu gibi durumlarda vücutta o virüsü öldüren lenfosit hücrelerini çoğaltıyoruz. Daha sonra bu virüsü tanıyan ve onları yok etmeye programlanmış lenfositleri hastaya naklediyoruz. Bu yöntemi de hastayı virüsten ve yakalandığı enfeksiyondan kurtarmak için kullanıyoruz. Bu tedaviler henüz başlangıç aşamasında. Biz de yakın gelecekte bu tedavileri başlatmak için hazırlıklar yapıyoruz. İmmünoterapi geleceğin tedavisi olarak görülüyor. Hem de gelecekte sağlık harcamalarını azaltabilecek bir tedavi şekli."
'Bağışıklık sistemi olmayan bir çocuğu tedavi ettik'
Sizi en çok heyecanlandıran şey; immünoterapi mi, yeni geliştirilen ilaçlar mı, yoksa gen tedavileri mi?
Kanserde uygulanan immünoterapi ve hücre tedavileri beni çok heyecanlandırıyor. Ayrıca kök hücre tedavileriyle, yaşlanan ya da zarar gören organların tedavisinin yapıldığı yenileyici tıp da çok ilgimi çekiyor. Gen tedavileri de bana heyecan veriyor. Bizim bu konuda ayrıca çok başarılı bir çalışmamız da var. 10 yıl önce, doğuştan bağışıklık sistemi olmayan bir bebeğe ilk başarılı gen tedavisini uyguladık. Bu çocuk hala yaşıyor. Bu vakamız dünyada bir ilk. Bizden sonra, bu yöntemle dünya çapında bağışıklık sistemi sorunu olan pek çok çocuk tedavi edildi.