Demokratik İslam Kongresi ve Balıkesir Hutbesi

Ekleme: 03.12.2014 15:35:00 / Güncelleme: 03.12.2014 15:35:00 / Siyaset Gemisi / İstanbul Haberleri
Destek için 

Hüseyin Kaya / Doğruhaber / haber-yorum

6-7 Ekim olaylarında yaşananlar ile ilgili internethaber adlı sitede bir söyleşi yayınlandı. Söyleşi HÜDA-PAR Genel Sekreteri ve parti sözcüsü Mehmet Yavuz ile gerçekleştirildi ve oldukça önemli konular konuşuldu. Mehmet Yavuz, siyasi bilgisine entelektüel birikimini de ekleyip önemli tespitlerde bulundu.

Haber sitesi söyleşiyi, “Öcalan’la ilgili bomba iddia: Emri İmralı verdi!” başlığıyla verdi; ama benim dikkatimi daha çok “Demokratik İslam Kongresi ile Balıkesir Hutbesi” benzetmesi çekti.

Mehmet Yavuz, şu ilginç tespitte bulunuyor: “Demokratik İslam Kongresi’ni Mustafa Kemal’in Balıkesir Hutbesine benzetiyoruz. Cumhuriyet’in Türk modernleşmesi de benzer aşamalardan geçmiştir. Mustafa Kemal Balıkesir’de hutbe vermişti ve halifenin kurtarılmasına dair tarikat şeyhlerine mektuplar göndermişti. Fakat ilk fırsatta hilafeti ortadan kaldırdı. PKK’nin, Kemalizmi kendisine model aldığını düşünüyoruz. Bize göre PKK/HDP Kürtlerin CHP’sidir.

Bir dönem CHP tek parti hegemonyasını halka nasıl dayatmaya çalıştıysa, dini değerlerinden arındırmaya çalıştıysa şu anda benzer yöntemi PKK, Kürdistan’da uygulamaya çalışıyor. Demokratik İslam Kongresi öncesinde Kürdistan Dindarlar Birliği’ni kurmuştu. "Bunları, Marksist Leninist ideolojinin Kürt halkının dini hassasiyetleriyle uyuşmayacağını bildiğinden bunları bir maske ve kamuflaj aracı olarak kullanmaktadır.”

Peki, Mustafa Kemal “Balıkesir Hutbesi”nde neler söylemişti.

Camide hutbe vermesi zaten başlı başına bir olaydır; ama içeriğine de bakmak lazım.

Tümünü okumak isteyenler bakabilir; ama gene buraya sizi şaşırtacak birkaç cümle alıyorum:

“Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur’ân-ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir.” (…)

“Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber’in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz.” (…)

“Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.”

Bu sözleri söyleyen Mustafa Kemal kısa süre sonra hilafeti kaldırdı, ardından Şeyh Said kıyamına sebep olacak adımları attı.
Bakın Şeyh Said, Urfa’daki aşiret reisi Halil Beg’e gönderdiği mektupta şunları söylüyor:

“Şimdiki hükümet İslam Hilafetini, Saltanatı, meşihatı İslamiye’yi (Şeyhülislam Makamı) ve ilim medreselerini ilga etmiş, Evkaf Nezaretini (Vakıflar Bakanlığı) kâfirlik maarifine ilca etmiş(çevirmiş), kadınlık mesturunu(örtünme) kaldırmış, zinayı ve içki içilmesini, kadınların yabancılarla dans yapmasını mubah kılmış, bu gibi fuhşiyata mahsus mesela dans salonu, tiyatro, sinema, bar ve umumhane gibi geniş binalar inşa etmişler, Allah (celle celaluhu) ve Resulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) dini olan dinimizle istihza(alay) etmekte bulunmuşlar, onların namına olarak ahkâmı İslamiyeyi tahkir ve İslamiyet’in esaslarını değiştirmişler, erkânı(ileri gelenleri) sarsmışlar, dine karşı ve bu din erbabına karşı ilan-ı harp eylemişler.”

Evet, Balıkesir hutbesinden kısa süre sonra böyle işler yapıldı.

Şapka giymeyenler idam edildi, adım adım laikliğe geçildi. Hem de kısa bir süre sonra.

İşte PKK lideri Öcalan’ın talimatı ve HDP’nin öncülüğüyle oluşturulan Demokratik İslam Kongresi de gittikçe daha fazla sırıtan Marksist ideolojinin örtülmesi ve tepkilerin azaltılması amaçlıdır. Yani “Biz komünist PKK’nin peşinden gideriz; ama dinimizden de vazgeçmeyiz” diyenlerin ağzına verilen bir tür şekerli emziktir Demokratik İslam Kongresi ve bir geçiş süreci için işlev görmektedir.

Sonrasında gerçek yüzler ortaya çıktığında emzik sahiplerinin yapabileceği fazla bir şey kalmayacaktır.