İslami Hareket fertlerine tavsiyeler

Ekleme: 03.10.2014 10:42:00 / Güncelleme: 03.10.2014 10:42:00 / Okur Köşesi
Destek için 

Bismillah

İslami hareketler içerisinde en önemli hususlardan biri toplumun, camia fertleri üzerindeki algısıdır. Çünkü İslami hareketlerin en önemli amaçlarından biri de kitleleri bir araya getirip yönlendirmektir. Bu yönlendirmeyi yaparken davetçinin karşısındaki muhatabını çok iyi tanıyıp ona göre davranması gerekir. Bu da toplumun davetçiye bakış açısını şekillendirir. Bir algı paradigması ortaya çıkar.

Davetçi; her zaman toplumda kusuru araştırılan, sürekli takip edilen ve günahsız, hatasız kabul edilen yapıya sahip olmayla özdeşleşmiş bir fert olarak tanımlanır. Bunun yanında yaptığı tüm hataların da faturası mensubu olduğu İslami harekete kesilir. Bundan dolayı İslami hareketin fertleri çok dikkatli olmak zorundadırlar. İslami hareketin fertleri; her zaman musibetlere, belalara psikolojik olarak hazırlanmalılar. Sürekli bela kapıdaymış gibi hareket edilmelidir. Nitekim İslam Tarihi’ne göz atıldığında; görülecek ki Hz. Resulullah’ın sahabeleri, Hz. İsa’nın havarileri, diğer peygamberlerin yol arkadaşları, enbiyalar ve evliyalar sürekli belalarla, musibetlerle iç içe yaşamışlardır. Ama hiçbir zaman hiçbir şekilde bulundukları durumlardan şikâyet etmeyip, dimdik ayakta kalıp, onurlu bir mücadelenin simgesi haline gelmişlerdir. Allah İslam’ı kucaklayan, mücadele eden bu insanların günümüze gelmesini sağlayıp, bizim de bundan örnek almamızı istemiştir.

Davetçi; muhatabına her zaman güler yüzlü, nazik ve yumuşak olmalıdır. Kırılgan, itici ve somurtkan olmamalıdır. Sürekli sosyal, insanlarla kaynaşabilen ve atılgan yapılarını kendine şiar edinmelidir. Bunun yanında muhatabıyla sürekli iç içe olup, zamanının birçoğunu ona göre ayarlamadır.

Davetçi; muhatabını sürekli dinleyip, konuşurken gözlerine bakıp ona göre mimik hareketlerini ayarlamalıdır. Sanki olayın içindeymiş gibi… Muhatabın anlattıkları hüzünlüyse hüzünlenmeli, sevinçli bir konuşmaysa tebessüm etmelidir.

İslami hareketin fertleri; muhataplarıyla kesinlikle bulundukları camia hakkında konuşmamalıdırlar. Çünkü İslami hareketlerin asıl vizyonu Allah’ın Dinini yeryüzüne hâkim kılıp, Allah’ı razı etmektir. Bu doğrultuda muhatabın eksik olduğu konular hakkında konuşulmalıdır. Örneğin; namaz kılmayan birine İslami hareketi anlatmak kadar abes bir şey var mıdır? Ama iftiralara cevap vermelidir. Düzgün, sakin, sabırlı bir şekilde; mantıklı ve kararlı delillerle iftiraları çürütmelidir. Yoksa susmalıdır. Saydığımız maddeleri uygulamayan fertler hem kendilerine hem de camialarına belki geri dönüşü olmayan zararlar verebilirler.

İslami hareketin fertlerinin; özgüvenleri olmalıdır. Ancak kibirli olmamalıdırlar. Benlikten kaçıp, eneli (benli) değil nahnulu (bizli) konuşmalar yapılmalıdır. Zira geçmişten alınan tecrübeler gösteriyor ki kişinin yaptığı konuşmalar her ne kadar kişide bulunmasa da; belirli bir zaman sonra kişiliklerini oluşturup ileride büyük çaplı sorunlar çıkmaktadır. Kişi otokontrol mekanizmasını kaybedip; ahlaki hastalıklara müptela olmuş, anarşist konumuna gelmiştir.

Davetçi; sorunlarını her yerde anlatmamalıdır. Bire-bir görüştüğü şahısla irtibata geçerse daha hayırlı sonuçlar doğacaktır. Çünkü ulu orta konuşulan sorunlar ileride fitne ateşini körüklemeye muktedirdir. Bundan dolayı konuşulan kelimeler seçilmeli düşünerek konuşulmalıdır. Nitekim ağzımızdan çıkan bazen bir kelime muhatabımızın şeytanını harekete geçirir. Bizden uzaklaşır. Belki de farklı ortamlara takılarak, günah batağına saplanır. Hem dünyası/dünyamız, maneviyatı/maneviyatımız paramparça olur.

Davetçi; yapıcı olmalıdır. Aynı zamanda yıkıcı olmalıdır. İslami hareketler içerisindeki tefrikalara, ihtilaflara karşı verilen cevaplar da yapıcı olunmalıdır. Vasat ümmet anlayışı her tarafta zikredilmelidir. Suçlayıcı tavırlardan kaçınılmalıdır. Ancak küfre ve küfrün yardakçılarına karşı da yıkıcı olmak gerekir. Tüm putları yıkıp sadece Allah’ın dinini yaşamak ve yaşatmak gerekir.

Davetçi; muhatabına karşı yüksek sesle konuşmamalıdır. Kendini geliştirip, yetiştirmelidir. Repertuarı çok geniş olmalıdır. Hitabet sanatını çok iyi kullanmalıdır. Konuştuğunda sanki olayın bire-bir kahramanıymış gibi hareket edilmelidir. Muhatabını yetiştirip kalifiyeli bir dava adamı olması için elinden gelen tüm gayreti göstermelidir.

Son olarak şunu da unutmamak gerekir; ‘’ Davanın ferde ihtiyacı yoktur. Ferdin davaya ihtiyacı vardır.’’ Bu bilincin sürekli belleklerimizde yer edinmesi gerekir. Bizim Allah’a ihtiyacımız vardır. O Samed’tir. Rabbim tüm İslam davetçilerinin yardımcı olsun. Selam ve dua ile…

MUHAMMED SAİD OKUR