Yeni Aşama `Çözüm` Getirir mi?

Ekleme: 08.09.2014 20:29:00 / Güncelleme: 08.09.2014 20:29:00 / Siyaset Gemisi / Batman Haberleri
Destek için 

Muhammet Şerif / doğruhaber / Haber - Yorum

30 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini % 51.79 oy oranıyla kazanan Recep Tayyip Erdoğan’dan boşalan Başbakanlık koltuğuna kimin geçeceği merak ediliyordu.

AK Parti içerisinde yapılan değerlendirmeler sonucunda “Ahmet Davutoğlu” ismi üzerinde karar kılındı. AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde, AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplam bin 382 oy alarak AK Parti Genel Başkanı seçildi.

Genel Başkan seçildikten çok kısa bir süre sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kendisine hükümet kurma görevi verildi. Hükümet kuruldu ve bazı yeni isimler Bakanlar Kurulu’nda yer aldı.

Çözüm Süreci’nin başladığı günden bu yana bu işin koordinatörlüğünü yürüten Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yeni hükümette görev almaması kimi çevrelere şaşkınlık yarattı.

Çözüm Süreci’nin başladığı ilk günden bu güne bu işin içinde olan bir ismin Davutoğlu başkanlığındaki yeni hükümette görev almayacak olması akıllara bazı soru işaretleri getirdi.

Çünkü AK Parti cenahından, Çözüm Süreci’nin kesintisiz bir şekilde ve yeni aşamalarla devam edeceği vurgusu sürekli yapılıyordu.

AK Parti Genel Başkanlığına seçilmeden ve Başbakan olmadan evvel Davutoğlu da, bu konu hakkında kararlı olduklarını ve mutlak surette Çözüm Süreci’ni sürdüreceklerini ve gerektiği takdirde yeni aşamalara geçileceğini ifade etmişti.

Basına yansıyan haberler, bundan böyle Çözüm Süreci’nin nasıl ve kimler tarafından yürütüleceği konusunda fikir sahibi olmamıza vesile oldu.

Çözüm Süreci’nin yeni aşamasında “baş aktör” yani “baş koordinatör” Başbakan Davutoğlu olacağı duyuruldu. Davutoğlu’nun başkanlık yapacağı Çözüm Süreci’nin yeni aşamasında “ana koordinatör” Bülent Arınç olacak.

Ayrıca Ali Babacan, Yalçın Akdoğan, Efkan Ala, Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da Çözüm Süreci’nde aktif rol olacak diğer isimler.

Bu isimler, Davutoğlu başkanlığında ilk toplantılarını yaptılar. Toplantıda yeni yol haritası üzerinde fikirler yürüttükleri, stratejiler belirledikleri ve bundan böyle işleyişin nasıl olacağını konuştukları basına yansıdı.

Şimdi merak edilen ve cevabı verilmesi gereken sorular şunlar:

Beşir Atalay koordinatörlüğündeki ‘Çözüm Süreci’ süresince yapılan yanlışlıklara devam edilecek mi?

Çözüm süreci zarar görmesin diye PKK’nin eylemleri; yol kesme, adam kaçırma, şantiyeleri ateşe verme, işçileri tehdit etme, mazlumlara baskı yapma, Kuran kurslarını yakma, derneklere molotof atma, HÜDA PAR’a oy verdi diye köylüleri tarama ve benzeri menfur olaylara ses çıkartılmamaya devam mı edilecek?

PKK’nin mütedeyyin bölge halkına ve İslam’ı referans alan kurumlara yönelik yaptığı saldırılara ‘çözüm süreci zarar görmesin diye’ göz yumulmaya devam mı edilecek?

Bölge halkının uğradığı zulümler, PKK’nin ve derin yapıların yaptığı baskı, dayatma ve tehditler görülmemeye devam mı edilecek?

Bölge halkı PKK’nin insafına terk mi edilecek?

Çözüm Süreci’nin aktörleri, Kürt halkının sorunlarının çözümü için Kürtlerin bütün temsilcileriyle görüşecekler mi, yoksa sadece PKK ve siyasi temsilcileriyle mi görüşülmeye devam edilecek?

Silahın bırakılması adına PKK ile görüşülmesi ne kadar normal ise, bütün Kürtler adına PKK ile görüşülmesi ve anlaşmaların yapılması da o kadar anormaldir, yanlıştır!

Silahın bırakılması ve dağdakilerin ovaya indirilmesi için gerekli görüşmeler elinde silah bulunan (ve bunu daima koz olarak kullanan) PKK ile görüşülebilir. Buna kimsenin itirazı yok, olmamalı!

Ancak itiraz şu hususa: Çözüm Süreci’nin başlamasından bu yana devlet yetkilileri sanki Kürtlerin yegâne temsilcileri PKK/BDP/HDP imiş gibi onlarla görüştü.

Şu bir gerçek ki, Kürt halkını sadece PKK/HDP temsil etmiyor; mütedeyyin Kürtleri de zaten hiçbir şekilde temsil etmiyor ve bunu Müslüman Kürt halkı da birçok farklı platformda defalarca dile getirmiştir.

Çözüm Süreci’nin yeni aşamasının/yeni yol haritasının nihai hedefe ulaşılması isteniliyorsa, daha önce yapılan yanlışlıklardan muhakkak vazgeçilmelidir.

Kürt sorunu ile PKK sorunu ayrı başlıklarla değerlendirilmeli ve bu sorunların çözümü için farklı çözümler üretilmelidir; zira Kürt sorunu ayrı, PKK sorunu ayrıdır.

Kürtlerin haklarını insani ve İslami açıdan savunan örgütlü hür kurumların da fikir, görüş ve önerileri mutlak surette dikkate alınmalıdır.

Yanlışlıkların yapılıp yapılmadığını, mütedeyyin bölge halkının fikir ve görüşlerinin, tavsiye ve önerilerinin dikkate alınıp alınmadığını ve de çözüm sürecinin yeni aşamasının “mutlak çözüm” getirip getirmediğini bekleyip göreceğiz.