Nerede Kur`anî Müslümanlar?

Kendimiz sadece oturup konuşmaktan öte bir şey yapamadığımız gibi, Filistin için yüreği yanan duyarlı Müslümanların bu konudaki fedakârlıklarını, çabalarını görmezden gelip bunlara kayıtsız kalıyoruz.

Ekleme: 18.08.2014 08:00:00 / Güncelleme: 18.08.2014 08:00:00 / Doğrugenç / Şanlıurfa Haberleri
Destek için 

Gazeteciler terörist devlet İsrail`in eski başbakanı Şimon Perez`le yaptıkları bir röportaj sırasında Perez`e “Kuran-ı Kerim sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye hatırlattıklarında Perez; “Kuran`ın bahsettiği Müslümanlar gelsin de o zaman düşünürüz” cevabını veriyor. (Tercüman Gazetesi 1986)
Bu sözler bizler için utanç verici sözlerdir. Bir Yahudi kâfiri alay edercesine Müslümanlığımıza laf atabiliyor. Demek ki Kur`an-ı Kerimde bahsedilen Müslümanlık kavramından çok uzak olduğumuzu biz hariç herkes anlamış.
Bu utanç verici sözlerin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, hâlâ bizlerde bir değişim yok. Maalesef ki Kur`an’da bahsedilen Müslümanlıktan hala çok uzağız. Ama bizler ne yazık ki kendimizi dört dörtlük Müslümanlar olarak görüyoruz. Çünkü iş söze gelince mangalda kül bırakmıyoruz. Hararetli konuşmalar, iddialı söylemler… Herhalde bunlar kendimizi Kur`anda bahsedilen Müslümanlardan görmemiz için yetip artıyor. Gerek sanal alemde, gerekse reeldeki söylemlerimizle en kahraman mücahitlere bile taş çıkartıyoruz. Ama iş eyleme gelince kılımızı kıpırdatamıyoruz. Filistinde son günlerde yaşanan katliamlar herkesçe malumdur. Bu katliamlar karşısında içimizin yandığını söylüyoruz. Ama nedense bir türlü rahatımızı bozup da meydanlara inemiyoruz. Anlaşılan ekran başında oturduğumuz yerden İsrail’i lanetlemek, Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu söylemek bize yetiyor. Ya da Filistin ve diğer Müslüman ülkelerinde yaşanan zulümler artık bizler için sıradanlaştı. Belki de yaşanan bu vahşetler, kan, ölüm, gözyaşı artık bize bir anlam ifade etmiyor. Eğer etseydi bugün hiçbir şey olmamış gibi rahat rahat evlerimizde oturabilir miydik? Ara sıra ettiğimiz dualarla vicdani bir rahatlık sağlayıp rahat bir şekilde uyuyabiliyoruz. Dahası düzenlediğimiz sohbetlerde Müslümanların kardeş olduklarını,bu yüzden birbirlerinin dertleriyle dertlenmeleri gerektiğini anlatıyoruz. Ama bir türlü nefislerimizde olan bencillik, tarafgirlik, nemelazımcılık gibi kötü hasletlerimizi değiştiremiyoruz. Sonra mı?
 

Kendimiz sadece oturup konuşmaktan öte bir şey yapamadığımız gibi, Filistin için yüreği yanan duyarlı Müslümanların bu konudaki fedakârlıklarını, çabalarını görmezden gelip bunlara kayıtsız kalıyoruz. Kilometrelerce ötede düzenlenen sempozyumlara, dünyevi çıkar elde etmemizi sağlayacak mitinglere iştirak ediyoruz. Ama yanıbaşımızda Filistin için düzenlenen organizasyonlara destek verip katılmıyoruz. Bahane olarak da cemaatsal farklılıklarımızı ileri sürüyoruz. Duyarlı Müslümanların her fırsatta dile getirdiği vahdet çağrıları bir kulağımızdan girip ötekinden çıkıyor.
Ve maalesef bunların neticesi; parça parça bir İslam alemi, zillet altında yaşamaya mahkum Müslümanlar, patlayan bombalar, katledilen çocuklar, ağlayan anneler ve zulmü sadece izlemekle yetinen gaflet içinde kalmış aciz, suskun bir ümmet.

 

Arzu Aşkın / Siverek - Yaş: 26