Ya Roma’nın Çadırı ya da Allah’ın Mağarası

Ekleme: 25.07.2014 15:00:00 / Güncelleme: 25.07.2014 15:00:00 / Siyaset Gemisi / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

Hidayet Yılmaz / doğruhaber

Kıssa tam olarak şöyledir;

Dönemin süper gücü Roma İmparatorluğunun haşmetli kralı, Filedelfiya’ya ziyarete gidecektir.

Kendini Filedelfiya’nın biricik hâkimi zaneden Serok mu dersiniz Eş başkan mı? Dakyanus, efendisinin/tanrısının övgüsünü kazanmak için heyecan ve helecanlar içinde hazırlıklara koyulur.

En büyük hazırlığı ise halkının efendisine olan bağlılığını sunmaya dönüktür. Yani Filedelfiya’da herkes krala itaat konusunda hemfikir ve ipler elimizde izlenimi vermeye çalışmaktadır. Hazırlıklarından çok emindir…

Ancak dindaşları; bugünkü Filistin bölgesinde, Yahudilerle ortak hareket eden Süper Güç Roma’nın zulmüne maruz kalan mümin gençlerde hazırlık yapmaktadırlar gizliden gizliye.

Kral da bir rivayete göre bugünkü Diyarbakır bölgesinde yer alan Filedelfiya’ya gelmiştir. Kral şehrin önde gelenleriyle toplantı halindeyken Dakyanus’u efendilerine mahcup edecek bir olay gerçekleşir. Mümin gençler dindaşlarını katlettiren kralın ziyafetini/toplantısını basarak zulmünü haykırırlar korkmadan! Kendini dünyanın tanrısı ve hakimi zanneden kral çıldırır, midesine kramplar girer, kıvranır, hiddetlenir;

“Bunlar çapulcu, bunlar holigan, bunlar provokatör…” der!

Asıl çıldıran ise tahmin edeceğiniz üzere Başkane/Serok Dakyanus’dur. Efendisine olan mahcubiyetiyle kanlı dişlerini sıkarak bağırır;

“Yaptığınız bu hareketin hesabı sorulacak” der ağzından salyalar aka aka…

Olay sonuçları açısından çok vahimdir. Çünkü o gençler toplantıyı basmadan önce kral kendini tanrı, halk ise kendini tanrı kralın kulları zannederdi! Gençler çadırla birlikte bu algıyı da yıktılar.

Kıssanın gerisini biliyorsunuz. Kıssaya konu olan gençlere Kur’an “Mağara Yarenleri” diyor.

Devam edelim ve gelelim bugüne!

Kendini dünyanın hâkimi zanneden çağdaş Roma; ABD, bugün yine Filistin’de Yahudilerle ortaklaşa Mağara Yârenleri’nin dindaşlarını katletmekte. Hem de mübarek Ramazan ayında!

Katillere açık desteğini sunan bu şebekenin bir yetkilisi de kalkmış yine Diyarbakır’a geliyor. Filistin’de öldürdüklerinin Diyarbakır’daki kardeşlerini doyuracakmış!

Filistin’de öldür, Diyarbakır’da doyur!

Öylemi?!

Yemezler bunu yemezler. Bu yemeği de bu kazığı da yemezler!

İşte bunu yemeyen gençler çıktılar bu zalimin karşısına;

“Sen zalimsin, Sen katilsin, defol buradan…” dediler.

Demeleriyle, Dakyanuslar yine efendilerine mahcubiyet duyup kanlı dişlerini sıkarak bağırdılar;

“Yaptığınız bu hareketin hesabı sorulacak”

Adı Şeyh Said olan bir meydanda müminlerle alay edercesine Ramazan ayında, Filistin Müslümanlarını katlettiğin bir esnada gel çadırını kur, bayrağını as! Ve birileri o “Yarenlere” sessiz kalın desin…

Tarih ve Kur’an böyledir işte…

Tarih tekerrür etmez ancak tarihi vakalar; “Yakup’un Çadırındaki Kürt Analar” ve bu yazımızda da gördüğünüz gibi iki suyun birbirine benzediği kadar benziyor. Kur’an böyle canlıdır işte! Zaman geçtikçe Kur’an daha iyi anlaşılır demek bunu izah eder bize.

Bırakın birileri Roma’nın çadırını, sofralarını kutsallaştırsın, Roma krallarından çekinsin ama “Mağara Yarenleri” böyle sinik ve sönük değiller, olamazlar. Onlar yeri ve zamanı geldi mi çıkıp zalimin karşısına “Sen zalimsin, Sen katilsin…” derler ve “Allah’ın Mağarasına” çekilirler...

İlginç olan şimdi Roma’nın çadırında bekçi ve korucu olanların bir zamanlar dilinde üzerlerine hiç alınmadıkları, rahatça başkaları için söyledikleri şöyle bir terennümün olmasıydı;

“Korıcino Korıcino,

Korıcino çe’v bırçino”

Bu sözleri onlara hatırlattım, belki itiraftan korktukları özlerini hatırlamış olurlar.

Sizi tatlı su solcuları sizi, sizi emperyalist Roma’nın, sömürgeci ABD’nin kovboycukları sizi! Maskeniz döküldü, koruculuğuna heveslendiğiniz çadır dağıtıldı, parmağınızı üzerimize üzerimize sallamayın çünkü siz tanrı biz de kulunuz değiliz.

Varsın birileri Şeyh Said Meydanı’nda dağıtılan çadırın karın ağrısını çeksin, mahcubiyetini yaşasın, anlamama nasipsizliğinde debelensin; müjdeler olsun ki Adana’nın, İstanbul’un, Ankara’nın müminleri sizi anladı, yolunuzu sürdürerek size selam çaktılar.

Filedelfiya halkının yiğitleri, Kudüs’ün çocukları! Siz Kur’an ayetlerini ne güzel de tefsir ettiniz böyle. Ayetleri tarihin bağrından Şeyh Said Meydanı’na ne güzel taşıdınız zalimin üstüne yürüye yürüye, bağıra bağıra Mağara Yarenleri gibi…
Ve kararı mazlumlara bıraktınız;

Ya Roma’nın Çadırı ya da Allah’ın Mağarası?!

Hidayet Yılmaz Söz ve Kalem