Kızından Yusufi Babasına Mektup Ağladım Hıçkırıklarla Sarsıla Sarsıla

Ekleme: 01.07.2014 16:04:00 / Güncelleme: 01.07.2014 16:04:00 / Doğrugenç
Destek için 

 

Ağladım hıçkırıklarla sarsıla sarsıla…

Gazetemizde verdiğimiz zindan yazılarının aksine bu, bedeni özgür ancak gönlü babasının hasretine tutsak Meryem Demir’e ait yürek yakan bir yazı... Hak dava uğruna haksız geçen onlarca yıllık zindan esaretinin yanı sıra bir de ağır hastalıkla boğuşan Yasin Demir’e kızından hüzün yüklü mektup var. Babası zindana girdiğinde henüz küçücük bir kız çocuğu olan Meryem bugün icazetini tamamlamış bir alime olarak İslami hizmetlerde bulunuyor. İşimizin belki de en zor kısımlarındandır böylesi yazıları yayına hazırlamak. Bir yandan okuyucularımızın kesinlikle şahid olması gerektiğine inandığımız bu muhteşem anın, diğer yandan dört duvar arasındaki babanın kızı dilinden okuyacağı mektubun kalbinde bırakacağı sızının acısını birlikte yaşıyoruz. Göz pınarlarımızın ıslattığı yüreklerimizin sahibi şanı yüce Rabbimizin, Yasin Demir’i özgürlüğüne kavuşturması ve kızı Meryem ile ailesine kavuşturması temenni ve duasıyla…

 

Dün ağladığımda yine yoktun yanımda baba…
Kalbimde taşan hüzün, sessiz ve yalnız süzülüyordu avuçlarıma…
Yine hayal bahçemde sarıldım sana…
Ağladım hıçkırıklarla sarsıla sarsıla…
Medresemin duvarlarını aşıp koşarak gelmek istedim Ankara F Tipi’nin acımasız zindanına…
Ama olmadı, gelemedim sana baba…
Yıllar, aylar, günler ve tağutlar izin vermiyor sana kavuşmaya, ümitsiz de değilim baba…
Ümitliyim yüce Rabbimden yana…
Fakat tahammül sınırlarımın sonlarındayım baba…

Artık zor geliyor seni beklemek…
Her gece hayal sefinem ile yanına gelmekten, başımı bağrına koyup şefkatli ve mahzun gözlerine bakmaktan usandım!..
Çünkü ben seni artık “Hayal bahçeleri”nde değil, hakiki bahçelerde görmek istiyorum…
Kokunu yalnızlık fezamda değil, yanında koklamak istiyorum…
Yaz gecelerinde göğün küçük yıldızının gönlünde seni izlemek yerine; başımı omuzuna yaslayıp o yıldızı beraber seyre dalmak istiyorum her gece…
Her sabah fotoğrafını elime alıp bakmak yerine; minik bir busen el ile uyanıp, bakmak istiyorum o gül güzeli güzel yüzüne…
Zindanın soğuk duvarları arasında ve fotoğraflarındaki bir anlık şefkatinle beslenmek yerine; gün boyu gıdamı almak istiyorum seninle…

Sensiz, kanadı kırık bir kuş gibiyim baba…
Sensiz, yağmurun altında ıslanan ve bir an önce dinmesini bekleyen, üşümüş minik bir serçe gibiyim…
Sensiz, hayatım tozlu ve bulutlu…
Keşke seni vahşet bekçilerinden ve zindanlardan kurtarabilsem…
Özlemin büyüyor baba…
Sığmıyor artık kalbimin derinlerindeki en değerli küçük kutucuğa…
Gizleyemiyorum artık gözyaşlarımı kimseden baba…
Hasret denizimin dalgaları azıyor sensizlik girdabında…
Gözlerim hasret ırmağının hüznünü taşıyor mektup satırlarıma damla damla…
Kalemim artık kifayetsiz kalıyor özlemini yazmaya…
Yüreğim artık hükmedemiyor, benliğimden taşan özlemini yutmaya…
Hıçkırıklar teslim alıyor beni, yalnız gecelerdeki efkârlı anlarımda…
Baba; neden konuşamıyorum seninle doya, doya…
Neden sadece seni vakte ecel giydirilmiş bir saatlik zaman diliminde görüyorum zindanın soğuk duvarları arasında…
Neden sadece sana hayal bahçelerinde sarılabiliyorum baba?
Neden ağladığımda yoksun yanımda baba?
Neden hep arkadaşlarım teselli ediyor, senin yerine beni baba?
Nedenler böyle uzayıp gidiyor işte baba…
Ama unutma;
Bıraktığın dava mesuliyetini tekrardan deruhte edip müteneffis bir hâle getireceğim zalimlerin inadına…
Kalkındıracağız İslam davasını bi-inayetillah siz Yusufların hayır dualarıyla…
Hasretinle bize miras bıraktığın davamı seviyorum baba…

Davam; huzur kaynağım, güven tesisim…
İtimat edebileceğim en kavi meskenim…
Bu davaya mutluluklarımız, canlarımız feda…
Bu dava uğruna erimeli bin bir insan daha…
İlay-ı kelimetullah için olunca, mutluluklar yaşanmamış ne fayda…
Allah razı olduktan sonra, dünya umurumuzda olmaz bir damla…
Ey karanlık dehlizlerimin inci tanesi; beklemekteyim seni…
Vuslatın ne zaman olduğumu bilmeden ümitle temenni ediyoruz seni…
Bir gün gelir, çıkarsın diye yaşlı gözlerle bekliyoruz seni…

Babam, kanayan yaram!
14 yıldır sessizce süzülüyor bu kan bağrımdan…
Dilerim;
Hasta bedenin ile devirdiğin karanlık zindan geceleri keffaret-i zünüb olur Rahman katından…
Ey rüyalarımı, güzel yüzü ile ziynetlerinden, bir ırmak gibi çağlayan ilim deryam;
Nasihatlerin ile ihya olmaya çalışıyorum durmadan…
Yanında olmak istiyorum her an ve bekliyorum o günün gelmesini hiç usanmadan…
Dua ediyorum Mevla’ya;
Fettah ismi mucibince, bir bedenin azaları olan tüm Müslüman fertlere, biran önce zindan kapılarını açsın diye…
Çünkü sen gelince, belki yaralı olan bir uzvum iyileşecek ama diğerleri hep ağrıyacak ve sızlayacak…

Selam olsun;
Musibet mektebinde, sabır tahsilini gören tüm kahraman neferlere
Ve selam olsun;
Bir elmanın iki yarısı gibi olan azizlerin, yıllardır hasretlerini zindan kapılarında ve kara toprakla gidermeye çalışan, tüm mahkûm ve şehit goncalarına…
Dua talebi ile… Vesselam
14 yıldır zindanda bulunan Yusufî bir kardeşinizin evladı; Meryem Demir