2014 SEÇİMLERİ: UMUTLAR, BEKLENTİLER, HAYAL KIRIKLIKLARI

Ekleme: 01.04.2014 12:01:00 / Güncelleme: 01.04.2014 12:01:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 

Hüseyin Kaya / Doğruhaber /Yorum

Seçimlerin “Yerel seçim” olması birçok kişi için kazananların ismi söylenmeye başlandıktan anlaşıldı sanki. Her şey partiler, fikirler ve gruplar üzerinden yürüdü.

Başbakan Erdoğan her yerde AK Parti’yi ve partinin yaptıklarını anlattı. Rakip partilerin genel başkanlarını ve “Pensilvanya”yı hedef aldı.

Muhalefet partileri de kendi projelerini anlatmadıkları gibi mevcut belediyelerin projelerine eleştiri de getirmediler. Sadece Erdoğan’ı, yolsuzluk ve tapelerle ilgili suçladılar.

Yani seçimlerin sadece ismi “Yerel”di.

UMUTLANANLAR

CHP eskiden beri bir “kent partisi”dir ve bu yöndeki değerlendirmelerden gocunmaz. O zihniyetle büyüyenlerin, halka “göbeğini kaşıyan adam” ve “bidon kafalı” dediği bilinen bir şeydir.

Büyükşehirlerin de yıllarca bu perspektifte sonuçlar vermesi elit kesimin tespitlerini güçlendiriyordu.

Sonra Anavatan Partisi ile bu algı değişti.

Büyükşehirlerin neredeyse tümü bir süre ellerinden çıktı.

Sonra Ankara, İzmir, Kocaeli, Gaziantep gibi illerde yine yerel yönetimleri aldılar.

AK Parti ile bu algı bir daha yıkıldı.

CHP, “sahil şeridinin partisi” diye anılmaya başlandı.

Bunu kırmak için ciddi bir arayışa girdiler. 2014 bu arayışın zirve noktası olarak sayılabilir.

İstanbul’da daha önce yolsuzluktan dolayı ihraç ettikleri Mustafa Sarıgül’ü, Ankara’da ise eski MHP’li Mansur Yavaş’ı aday yaptılar. Avrupa’dan, özelikle Almanya’dan destek mesajları aldılar. Gülen cemaatinin elemanlarından, basınından, bürokratlarından, derin devletinden ciddi bir destek gördüler.

Gerçekten umutlandılar.

Ama karşı hamlenin etkisini tam olarak kestiremediler.

Erdoğan, “Paralel yapının” yaptıklarının karşısına hükümeti değil “devlet”i yerleştirdi.

Hükümetin son hamlesi ise öldürücü idi. Devleti dinleyip, dinleme kaydını internete servis etmenin tanımı casusluktu ve bu konuda kafası karışık pek kimse yoktu.

“Ama konuşmanın içeriğinde şöyle şeyler vardı” diyenlerin sesi kısa sürede kısıldı.

Erdoğan’ın “Bu bir ihanettir, bu bir casusluktur” şeklindeki sözlerinden sonra tepelerinden soğuk bir suyun akmaya başladığını çoğu fark etti aslında.

Umutlar zedelendi.

ZENGİN DEVLET VE BEKLENTİLER

Seçimlerde ciddi beklentiye girenlerin bir kısmı da her dönemin adamı olan rantiyeci kesimdi.

Ana-sol-M hükümeti döneminde denizi tüketen bir kesim vardı ve şimdi semiren devlete iç geçirerek bakıyorlardı.

Evet, devlet gerçekten de semirmişti. İyi vergi toplamaya başlamış, büyük projeler yürürlüğe koymuş, hatta dışarıya kredi verecek seviyeye gelmişti.

Hükümetin etrafında başka bir rantiyeci kesim vardı ve onlara pek bir şey koklatmıyorlardı.

Onların karşı çıktığı şey yolsuzluk değil bunun kaymağının başkaları tarafından yenmesiydi.

İstanbul için büyük bir beklentiye girmişlerdi.

Sarıgül’ün belediyeyi alması demek hadde hesaba gelmez büyük bir rant denizine sahip olmaları demek olacaktı.

Sarıgül, paylaşmayı da iyi bilirdi hani.

Beklentiler büyüktü; ama sonuçların açıklanması çok can sıkıcıydı.

Sarıgül ile CHP oyları artmış; ama tepkilerden dolayı AK Parti oyları da artmıştı.

Beklentilere girip rant denizlerinin rüyalarını görmeye başlayanlara ise yutkunmak kaldı.

NEDEN HAYAL KIRIKLIĞI?

Seçim sonuçlarının partiler için bir dışarıya yansıyan kısmı vardır bir de içte yapılan değerlendirmeler.

Dışarıya yönelik genellikle “başarılı olduk” değerlendirmesi yapılır. Mesaj aslında daha çok tabana yöneliktir.

İçteki değerlendirmelerde ise sonuçların neden beklentileri karşılamadığı meselesi masaya yatırılır.

Bu meselede sadece dış etkenleri suçlayanlar iyi bir değerlendirme yapmamışlardır.
İçe yönelik değerlendirmelerin yapılması da elzemdir.

Yapılanlar, yapılması gerekip de yapılamayanlar ciddiyetle değerlendirilmelidir.

Beklentilerin yüksek tutulması elbette motivasyon için önemlidir; ama bu, çalışmanın sonuç endeksli bir noktaya evrilmesine neden olur ki, iyi olmayan şeylere sebep olabilir.

Hayal kırıklığı, kötü bir psikolojik durumdur ve aşılması için ilke ve hedeflerin ön plana çıkarılması zaruridir.
***