Darbeci Travma Ve Mısır`ın Onursal Direnişi

Darbe meselesi siyasi ihtiraslarla dolu bir meseledir, siyasi mesele ise tamamen çıkar konulu siyasetten ve uluslar arası konjonktürden kaynaklanır. Mısır halkının bu durumda...

Ekleme: 27.03.2014 08:00:00 / Güncelleme: 27.03.2014 08:00:00 / Doğrugenç / Niğde Haberleri
Destek için 

Mısır’daki direniş şüphesiz güçlendi. Hatta daha da güçlendi, kuvvetlendi. Zira Mısır halkı tüm dünya Müslümanlarından ve darbe karşıtı samimi gruplardan destek aldı, almaya devam ediyor. Sonuç olarak Mısır halkının yanında heterojen bir destek biçimi mevcut durumdadır. Mısır halkının daha ilk günden gösterdiği büyük ve onurlu direnişi hiç kırılmadı, aksine ziyadeleşti, katlana katlana arttı. Mısır ordusunun gerçekleştirdiği demokratik yönetime müdahale hareketi ile insanî ve İslamî direnişe mukabil ordunun ve polis gücünün haince cinayetleri ve sert müdahaleleri ise kesinlikle kabul edilemezdir. Darbeye karşı büyük tepki gösteren Mısırlı direnişçiler adeta ölmek için sıraya girdiler ve hatta ailelerinin kendilerine daha çabuk ulaşmaları için vücutlarına isimlerini ve telefon numaralarını yazdılar. Bu şu demektir aslında; Zalimliğe ve her türlü zulme karşıyız. Mısır’ın ekseriyeti açıkçası Muhammed Mursi yönetimini istiyor ve yok edilmek istenen hükümeti destekliyorlar. Belli ki onlar Sayın Muhammed Mursi’den yanalar ve onu istiyorlar. Bu durumdan memnun kalmayanlar ve Sayın Muhammed Mursi’den yana olmayanlar vardı. Bunları, olayların ve müdahalenin olduğu ilk günden başlayarak kategorize edersek iki gruptan oluşmaktadır. Birincisi Mısır’ın darbecileri yani “darbeyi kabul etmeyen Mısır halkının” karşısına dikilen ‘iç düşmanlar’. İkincisi, Mısır sınırları dışında darbeyi destekleyen ve dolayısıyla Sisi’ye bir biçimde arka çıkan ‘dış düşmanlar’. Bu iki kodlama açık bir şekilde ortadadır. Sizin iyiliğinizi düşünmeyen basit bir şekilde düşmanınızdır. ‘iç düşmanlar’ Mısır’ın darbe yanlısı tüm iç unsurlarının tanımıdır. Bu unsurların başında Mısır’ın darbeci askerleri ve asıl görevleri “vicdansızlara karşı” toplumu korumak olan polis güçleri gelmektedir.
 

Bu darbenin arkasında ‘dış düşman’ pozisyonunda olanlara gelince; başta emperyalist tahayyülleri uğruna masumlara savaş açmaktan asla utanmayan ABD ve İsrail devleti, daha sonra kapitalist ruhlarını kanla beslemeye meyilli batılı devletler bu kodlamanın ilk sınıfında yer almaktadırlar. Şu bir gerçektir ki, Müslüman toplumlar işbirlikçi batılı devletlerden kesinlikle bir beklenti içerisinde değildir. Çünkü batının tüm planı Ortadoğu coğrafyasında olduğu gibi Sina çölünde de kandan bir gölet oluşturup o kandan nemalanmaktır. Bu durumda Müslümanların Batılı ülkelerden medet ummaları beklenemez. Müslümanlar toplum olarak yine Müslüman toplumlardan yardım beklemektedirler. Öte yandan kendi uluslarının gücüne güç katmak isteyen, saltanat haline getirdikleri iktidarlarının sürekliliğini sağlama çabasında olan ve onurdan yoksun bir şekilde yaşamayı ve ölmeyi seçen Arap prensleri de “dış düşman” kefesi içerisindedirler ve kesinlikle ABD ya da İsrail’den bir farkları yoktur. Burada hepimiz için önemli olan iki argüman daha var. İlki; darbe karşısında susanlar ki “bu sükût” ikrardan gelir ve darbenin yanlış olduğunu söylemeyip herhangi somut bir tepkide bulunmayanlar ve oradaki masum halka ve Müslümanlara sahip çıkmayanlar. İkincisi; askerin yoğun saldırıları ve polisin tehlikeli duruşuna karşı Mısır’ın devrilen yönetimini savunmak yerine sanki olanlardan direnişçiler sorumluymuş gibi halkın ordu ile uzlaşmasını dile getiren bir algı yanılsaması içerisinde olanlar var. Aslında ikinci argümana şaşırmamak mümkün değil. Sanki olup bitenlerden halk sorumlu, sanki binlerce insanı öldüren Mısır halkıymış gibi bazı işgüzarların çıkıp orduyu halktan önemli sayar derecede söylemleriyle halka “orduyla uzlaşılmalı” mesajları verenler de var. Bunun yanında askeri darbeyle bir meşruiyet güvenliği sağlamak isteyen Mısır ordusu, başta batılı ülkeler olmak üzere kimi Arap ülkeleri de mantıksızlıklarla dolu bir güvenlik sağlama gerekçesini bahane göstererek darbenin haklı ve doğru bir müdahale olduğunu ilan etmekten asla çekinmediler. Öte yandan batılı ülkelerin darbe konusunda yoğun bir biçimde görünmek istememeleri ve ısrarcı suskunlukları da bir başka utanmazlık emaresidir.
 

Mısır halkının darbeci ve dikta yönetimine karşılık gösterdiği müthiş direniş Mısır’ın aslında darbe teşebbüslerini ya da cunta yönetimini artık kaldıramayacağının bariz bir göstergesidir. Mısır’daki bu direniş askeri yönetimin eli olmadan da yönetilebilme potansiyelinin göstergesidir. Çünkü katliamlara, asker ve polisin hunharca katledilişine karşı direniş gösteren her bir direnişçi katliamların en çetin anında bile herhangi bir patlayıcı silah ya da mühimmat kullanmadan eylemlerini barıştan yana yöntemler kullanarak gösterdiler. İhvan bu konuda tavrını net olarak koymuştur, Sayın Muhammed Mursi görevine gelecek ve ordu elini hükümetten üzerinden çekecek. Bunu darbeye karşı direnç gösteren Mısırlı direnişçilerin tümü istemektedirler. Direnişçiler, bilhassa İhvan-ı Müslimin mensupları kendilerine karşı gösterilen savaşa, barışçıl ve ıslah edici yöntemler ve eylemlerle karşılık vereceklerine inanıyoruz. Kaldı ki bugüne kadar İhvan hareketi bu taahhüdünü yerine getirmiş bir yapı olduğunu tüm dünyaya kanıtlamış durumdadır.
 

Darbe meselesi siyasi ihtiraslarla dolu bir meseledir, siyasi mesele ise tamamen çıkar konulu siyasetten ve uluslar arası konjonktürden kaynaklanır. Mısır halkının bu durumda askeri darbeye karşı göstereceği direniş de kesinlikle siyasi olmalıdır. Nitekim Mısır halkı cuntaya karşı siyasi tavır gösterebilecek potansiyele sahip bir toplumdur ve o potansiyeli taşıyan, Mısır diktatörlerinin zalimliğine karşı gösterilebilecek en iyi ve etkili etken şüphesiz ki İhvan-ı Müslimin hareketidir. Bu açıdan Mısır’daki direnişi İhvan-ı Müslimin Hareketi’nin aktifliği ve pozisyonu sağladığı gibi bu acı tablolara ve haince katliamlara karşı durabilecek en kuvvetli güç yine İhvan olacaktır. Her şeyden önce Mısır halkı büyük bir kriz dönemi yaşamaktadır. Nasıl ki Mısır halkı geçmişten mücadele ruhuyla darbeye karşı büyük bir kıyam başlattı, bu mücadele gelecek yıllarda onlar için büyük bir kapı ve aynı zamanda bir deneyim olacaktır. Zalimlerin zulümlerinde yok olması, mazlum, Müslüman halkların dirilmesi duasıyla…

 

Ramazan Güçden / Niğde - Yaş: 23