Kırmızı görmüş boğa/güneşi görmüş yarasa

Ekleme: 24.03.2014 10:55:00 / Güncelleme: 24.03.2014 10:55:00 / Doğrugenç / Şanlıurfa Haberleri
Destek için 

Son zamanlarda BDP/PKK çetelerinin, İslamı referans alan Hür Dava Partisi’ne yaptığı saldırıların arttığını görüyoruz…
Lice’de, Bismil’de, Kızıltepe’de ve son olarak Van’da HüdaPar mitinginden dönen Müslüman bayanlara saldırmaları, bardağı taşıran damla hükmünde olabilir… Nitekim Müslümanların kırmızı çizgilerinden birini ihlal etmiş bulunuyorlar…
Onlara, çarşıda bir yahudinin Müslüman bir kadının tesettürüne saldırması üzerine çıkan Ben-i Kaynuka gazvesini hatırlatmak gerek… Belki ibret alırlar diyeceğiz, fakat Allah’u Tealanın “Onlar sağırdır, dilsizdir, kördür; bu sebeple (hakka) dönmezler...” (Bakara 18) ayeti geliyor akla…

Objektif bir açıdan bakıldığı zaman bile ortaya çıkan manzara; halkın HüdaPar’a teveccühü karşısında, BDP’nin mağlubiyet kompleksine şimdiden girdiğidir… Kuyruklarına basılmışçasına etrafa saldırmalarının başka izahı olamaz… Özellikle HüdaPar mensuplarının tüm bu saldırılara karşı onların seviyelerine inmeden, hatta BDP’nin bu çırpınışlarını kaale almadan çalışmalarına devam etmeleri, BDP için ağır bir travma geçirme sebebidir…

Bazı parti ziyaretlerinde BDP’lilerle konuştuğumuzda “HüdaPar’ın BDP karşısında hiçbir şansı yok…” demeleri üzerine “Madem HüdaPar’ın hiçbir şansı yok, BDP neden HüdaPar’ın kurulmasından sonra gayri İslami ideolojilerini kamufle etme adına İslami söylemleri diline dolamaya başladı (demokratik İslam kongresi gibi) HüdaPar’dan neden bu kadar korkuyor, neden seçim sürecinde diskalifiye etmeye çalışıyor, neden sürekli sözlü ve fiili saldırılarda bulunuyor?” diye sorduğumuzda, susuyorlar veya savunma psikolojisi ile hakaretvari bir üslub kullanıyorlar…

Geçen gün yine tanıdık bir BDP’li ile konuşuyorduk… BDP’nin kadınlara çok değer verdiğini, bütün başkan adaylarının erkeğin yanısıra kadın eş başkanlardan oluştuğunu, kadınlara değer verdiklerinin delili olarak “kadınlar günü”nü coşkuyla kutladıklarını anlata anlata bitiremedi…

Ona şunu sordum… “Sizin ideolojinizde kadına değer vermek; onu ifşa etmek, onu erkeklerle aynı ortama getirmek, ona erkeklerle aynı sorumluluğu yüklemek, ona ‘biz kimsenin namusu değiliz!’ dedirtmek anlamına mı geliyor? Dün barış maskesi takıp sözüm ona kadınlar gününü kutlayan zihniyetin bugün sırf kendi ideolojilerini benimsemedikleri için tesettürlü kadınlara saldırması alçaklık değil de, zilletin ta kendisi değil de nedir?”

Muhatabım, maksat cevap vermiş olmak için “evet ama o olay bir provokasyondu, bir oyundu… Kürtleri birbirine düşürmek istiyorlar…” dedi… “Madem bu bir oyundur neden HüdaPar değil de, her defasında BDP bu oyunun piyonu, provokasyonun parçası oluyor? Dedim ve devam ettim. “Kadına ulvi değeri biz veriyoruz’ diyenlerin perde arkasından kadınlara saldırması; söylem(barışçı) ve eylemdeki (saldırganlık) tezadın tezahürü değil midir? Marjinal sloganlarla seni içine hapsettikleri kabuğunu kır ve etrafına bak… Allah Rasulü veda hutbesinde, kadın için ‘emanettirler, emaneti koruyun…’ buyuruyor… Ama siz ‘Biz kimsenin namusu değiliz!’ zırvaları ile kandırılıyorsunuz… Sizden olmayan bayanlara saldırıyorsunuz…”
-- Evet BDP’ninde bazı hataları var ama, kem küm…

BDP şuursuzca hareket ettiği müddetçe kaybetmeye mahkumdur… Kendi açısından en kötüsü de, kendi tabanını kendinden uzaklaştırıyor olmasıdır… Birkaç ay evvel yazmıştım, bu şekilde hareket ederek akrep misali kendi kendilerini bitirecekleri zaman uzak değildir…

HüdaPar mı? Sükunetle, vakarla, ibretle sonun başlangıcını izliyor… Ve sonuç; Göktaş hocamızın dediği gibi “Biz her türlü kazançlıyız…”

Fatıma Zehra Baylan / Siverek – Yaş: 21