M.Müfit Yaray / Doğruhaber / Haber-yorum
Ahlak yozlaşınca yol açtığı aksaklıklar kendini her sahada hissettirir. Bu gün için bunun eksikliğini en çok his ettiğimiz alanlardan birisi hiç şüphesiz basın sektörüdür. Basın etiğinden yoksun insanların ellerinde basın ve medya gücü tamamıyla rakiplerini imhaya yönelik bir silaha dönüşebiliyor.
Ülkemizde basın özgürlüğü adı altında bir kısım gazeteciler başkalarının her türlü kutsallarına hakaret etme, başkalarına her türlü yalan ve iftirayı atma, olayın iç yüzünü bilmeden masa başında kendi zanlarına göre insanları itham etme hakkını kendilerinde görebilmektedirler.
Yine Türkiye basının en büyük ahlaksızlıklarından birisi de basın ve medyanın her hangi bir insan veya kurum hakkında yanlış bilgilerle, iftiralar atması ve ardından da mağdur hakkında eğer doğru değilse aksini ispatlasın, aksini ispatlamadıkça demek bu doğrudur havası oluşturmalarıdır.
Oysaki eski ve yeni bütün hukuklarda kadim bir kural vardır. “iddia sahibi iddiasını ispatlamakla sorumludur, iddiasını ispatlamadıkça o iddia yok hükmündedir.”
Oysaki şimdilerde, gazeteciler kişiler ve kurumlar hakkında olmadık iddia ve hatta iftiralarda bulunuyorlar, milyonlarca insana bu iftira ve iddiaları sanki gerçekmiş gibi aktarıyorlar, sonra da mağdura aksini ispatlaması söyleniyor. Mağdur nasıl aksini ispatlayacak, olmayan şeyin olmadığını nasıl ispatlayacak. Eskilerin tabiriyle bir deli bir kuyuya bir taş atıyor ve akılıdan o taşın çıkarılması isteniyor. Tabi ki 40 akıllı birleşse de o taşı çıkaramıyor çoğu zaman.
Hâlbuki asıl olan iddia sahibinden iddiasını ispatlamasını istemektir. Mademki bu iddiayı ortaya atıyorsun öyleyse bunu ispatlamalısın, ispatlamadığın zaman müfterisin, denmelidir. Ayrıca başkasına iddialarla iftira atıp bunu ispatlamayanlara, yasalarla iftira cezası uygulanmalıdır. İftira cezası da caydırıcı cezalar olmalıdır. Örneğin İslam hukuku başkasına iftira edip bunu ispatlamayana her kesin gözü önünde 80 kırbaç vurulmasını emrediyor. Her kesin gözü önünde 80 kırbaç yiyen bir kişi insanların nezdinde iftiracı olarak tanınır ve onların yanında adil olma vasfını yitirir. Bir daha kimseye iftira atma cesareti gösteremez.
Sizce eğer Türkiye’de bu ceza uygulansaydı, bu cezayı yemeyen kaç dürüst gazeteci kaç politikacı kalırdı acaba? Emin olun ki çok az hatta azın da azı, hatta belki hiç. Çünkü Türkiye’de Malesef basın ve politika yalanlar üzerine kurulmuş ve şimdiki hukuk sisteminde yalan ve iftiranın caydırıcı hiçbir cezası yok. Politikacılar her gün yüzlerce yalan söylüyor. Allah’tan korkun, böyle siyaset mi olur! Gazeteciler her gün iftiralarla yuvaların yıkılmasına, namuslu insanların itibarsızlaşmasına ve birçok cinayet ve intiharlara sebep oluyorlar. İlgilenebilecek zamanı olan yazarlara rica ediyorum sadece basının iftiraları yüzünden işlenen, cinayetleri, intiharları ve yıkılan yuvaları araştırsınlar. Binlerce masumun ibretlik olayıyla karşılaşacaklar ve belki de kamuoyu bu eseri okuduktan sonra, kahrolsun bu basın ve medya diyecek.
Bana sorarsanız ben diyeceğim ki, başkasına iftira atıp iddiasını ispatlamayanlara halkın gözü önünde 80 kırbaç vuralım. O zaman göreceksiniz belki birkaç gazeteci ve politikacı 80 kırbaç yiyecek ama toplumumuzdan iftiraların kökü kazılacak.
Bütün bunları niye yazıyorum. Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, dünkü köşesinde gene masa başından, ne olduğu belirsiz bir internet sitesinden alıntı yaparak Hakan Fidan ve Hizbullah hakkında iddialarda bulunuyor, ama hiç birini ispatlamıyor. Tabir caizse nazlı adında bir deli bir kuyuya bir taş attı, şimdi akıllılardan o taşın kuyudan çıkarılması isteniyor. Mağdurlardan olmayan bir şeyin aksini ispatlamaları isteniyor.
Bana sorarsanız bunun cevabı belli. Önce Nazlı hanımdan bu iddialarını ispatlamayı istesin hukuk. İspatlamasa tv’ den canlı yayında 80 kırbaç iftira cezası vuralım. Bakalım bir daha bir gazeteci her hangi birisine bir iftira atabilecek mi?
Bu arada bu yazı ile ilgili homurtularını da işitiyor gibiyim.
“Hoca Şeriat istedi, basının sansürlenmesini istedi…
Şeriat hayatsa, neden şeriat istemeyelim ki. Siz her türlü melaneti, LGBT’lilere özgürlüğü bile isteyince fikir özgürlüğü oluyor da bir Müslüman gerçek hukuk olan şeriatı isteyince neden suç oluyor?
Selam ve dua ile, Allaha emanet olun.