Hüseyin Sağlam / Doğruhaber
Haber Yorum
Kim bilir “paralellik” adına yürütülen daha nice karanlık faaliyetler ortaya çıkar ama, şimdiye kadar herhalde ortaya çıkan en önemli “paralel ifşaatlar” farklı illerde kurulan “paralel dinleme merkezleri” ve TİB’i de kapsayan neredeyse tüm dinleme merkezlerine çekilen paralel kablolar olsa gerek.
Mahkemelerden izin alınarak yapılan dinlemeleri eş zamanlı olarak “paralel merkezlerden” dinlemenin yanı sıra hile hurda yöntemlerle dinleme sürelerinin süreklileştirilmesi, “paralel yapının” dinlemelere verdiği önemi ortaya koymaktadır.
Dinlemeler yapılıp “paralel havuzlarda” depolanırken, kablo yöntemini aşan başına buyruk dinlemelerin vardığı boyut daha da vahim görünüyor. İş bununla da bitmiyor, dinlemelerin vahametini daha da aşan şey, korsan dinlemelerin devlet kurumlarından aşırılarak sürdürülmesidir. Düşünebiliyor musunuz, devlete ait 11 tane seyyar dinleme aracı ortadan kayboluyor ve koskoca devlet, peşine düşmesine rağmen bu araçları bulamıyor!!!
Ortalık seyyar dinleme araçlarıyla, ot gibi türeyen “böceklerle” kaynarken devlet, dinleme araçlarını ve hassas dinleme cihazlarını bulamıyorsa, artık başıbozukluğun vardığı noktayı siz düşünün.
Neyse, adamlar sadece dinleme izleme faaliyetleri yürütmekle yetinse bari… Depoladıkları telefon tapeleri arasında “kes-yapıştır” yapıyor, farklı zamanlarda farklı kişilerle yapılan konuşma tapelerini suç ya da kabahat teşkil edecek şekilde montajlıyor, ardından bunları şantaj aracı ya da suç delili diye kullanarak hedef kişi veya kurumları mahkûm ettirme yoluna gidiyor.
Üstelik bu yapılanlar istisnai uygulamalar da değil, gerektiğinde en sıradan kişilere karşı bile bu alçakça yönteme başvurabiliyor. Örneğin kendi eşinizle ya da kızınızla yaptığınız bir telefon konuşmasının bazı bölümlerini kesip, iş icabı karşı cinsten başka biriyle yaptığınız konuşmalara monte edip sizi bir anda “ahlaksız” biri olarak lanse edebiliyor. Bu tür uygulamalarda da en vahim taraf, devletin bizzat bu tür uygulamaların farkında olmasıdır.
İyi de tüm bunları sadece “paralel yapı” ile kastedilen “Cemaat” çevresi mi yapıyor? İster cemaat deyin ister başka bir şey ama birilerinin bu tür kirli işlerde tetikçilik/taşeronluk yaptığı zaten ortada. Ama tüm bu karmaşık ilişkilerin sadece “cemaat” denen yapıyla sınırlı olmadığı, bunun uluslararası boyutu olan derin bağlantılarının olduğunu sanırım söylemeye gerek yok.
Son olarak 17 Aralık operasyonuyla bu kirli ağ her ne kadar gündeme oturmuş ve tetikçi birimin ismi zikredilmiş olsa da durum oldukça vahim ve de karmaşık görünüyor. Zaten tetikçilik yapanların bunca pervasızlık gösterilerine bakılırsa çokça güvendikleri farklı diyarların bu işteki etkisi kendini ele veriyor.
Yenişafak’tan İbrahim Karagül’ün değindiği şu nokta sanırım patlak veren dinleme skandallarının Türkiye ayağına ışık tutuyor:
“Aylardır, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) bütün dünyayı nasıl dinlediğine yönelik büyük skandalı tartışıyor dünya. Sanırım bu skandalla en az ilgilenen ülkelerden biri Türkiye. Oysa müttefikleri bile düşman yapacak ölçüde bir kriz yaşanıyor. Bir güç, merkez ya da odak, tüm gezegeni avucunun içine alıyordu. Bireylerin; şirketlerin, devletlerin güvenliğini yok edecek ölçüde bir küresel tehditle karşı karşıyaydık.
…
17 Aralık’tan bu yana yaşananlar, ‘paralel devlet’ tartışmaları, siyasi iktidarı devirmeye ayarlı ‘darbe koalisyonu’ gözlerimizi açtı. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) paralel fiber hat döşeyen, onlarca ilden dinleme yapan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sırlarını klonlayan, emniyet ve yargı başta olmak üzere devletin bütün birimlerinde yuvalanan, elindekini darbe yapacak ölçüde şantaj olarak kullanabilen, dinlemeleri ‘biz yasadışı hareketleri izliyoruz’ bahanesiyle savunabilen, ‘devlet’ dediğimiz iktidar alanını bir tarafa itip o malum küresel güç adına korsan ‘devlet kuran’ bir yapıyla karşı karşıyayız.
Türkiye, bu tehlikenin ne kadar farkında, emin değilim. Ama kesinlikle Türkiye içi bir iktidar hesaplaşmasının çok ötesinde bir düşman, bu milletin karşısına dikildi.
AK Parti-Gülen çatışmasıyla sınırlı değil bu durum. Birileri, küresel iktidar adına Türkiye için bir ihale almış, yıllardır onların koruması altında bu çalışmaları yürütmüş, gelen bir işaretle harekete geçmiştir.
Dünyayı kasıp kavuran NSA skandalının Türkiye ayağı AK Parti-Gülen çatışmasıyla deşifre olmuştur. Yıllardır devam eden bu küresel hazırlığın ilk operasyonu belki de bugün Türkiye’de yürütülüyor.”
17 Aralık kalkışmasıyla eş zamanlı olarak Ricciardone’nin takındığı tavırlar, yaptığı tripler herhalde bu bağlamda bir anlam ifade ediyordur.C