STK temsilcileri: Çifte vatandaşlarla ilgili kanun teklifi öne alınmalı ve yasalaştırılmalı

Mazlum Filistin halkının yaşadığı zulmü durdurmak için boykotun önemine dikkat çeken STK temsilcileri, çifte vatandaşlarla ilgili kanun teklifinin öne alınıp, yasalaştırılması gerektiğini ifade etti.

Ekleme: 28.10.2024 18:25:06 / Güncelleme: 28.10.2024 18:26:55 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için 

Siyonist işgal rejiminin Filistin topraklarındaki katliamları dur durak bilmiyor.

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana özellikle Gazze ve tüm Filistin'de gerçekleştirilen soykırım devam ederken, siyonist terör şebekesi Filistin ile birlikte Lübnan İran ve Suriye'ye de saldırıyor.

Filistin'de yaşanan zulümlere değinen İnsan ve Medeniyet Hareketi Ankara Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Medet, Özgür-Der Ankara Şube Temsilcisi Hakkı Öğüt, Medeniyet Vakfı Ankara Şube Başkanı İbrahim Hakkı Toprak ve Ankara Eğitim Yardımlaşma Derneği (AYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Bilen, HÜDA PAR tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM'de görüşülmesi yönündeki önergenin kabulünün ardından başlayan süreç ve siyonistlere karşı boykotun önemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundular.

28 Aralık 2023 tarihinde HÜDA PAR'ın, işgal rejiminin Gazze'de sürdürdüğü katliamlara Türkiye'den giderek destek veren çifte vatandaşların, vatandaşlıklarının düşürülmesi ve mal varlıklarına el konulması yönündeki yasa tasarısı Meclis tatile girmeden görüşülmesi, oy çoğunluğuyla kabul edilmiş ancak üç ay önce kabul edilen tasarı TBMM gündemine henüz alınmış değil.

STK temsilcileri, özellikle çifte vatandaşlarla ilgili kanun teklifinin bir an önce öne alınması ve yasalaştırılması gerektiğini belirtiyor.

"Dünya bir soykırım kelimesini kullanıyor ama bunun gerekleri yerine getirmiyor"

İnsan ve Medeniyet Hareketi Ankara Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Medet, "Filistin meselesi İslam dünyasının kadim sorularından birisi. 100 yılı aşkın bir zamandır orada fiili bir zulüm var. Her gün ölüm, her gün cinayet, vahşice işlenen birçok katliam var ve 7 Ekim Aksa Tufanı da bunun bir boyutunu oluşturuyor. Bütün dünyanın gözü önünde şu anda 50 bine yakın insan öldürüldü. Zulüm bir noktada durmuyor. Bugün itibariyle Lübnan'a sıçradı, başka merkezlere de sıçradı. Bir ölüm makinesi ve dünyanın güçlerinin de gücünü arkasına alarak maalesef mazlum masum insanları, çocukları, yaşlıları, kadınları katletmeye devam ediyor. Dünya bir soykırım kelimesini kullanıyor ama bunun gereklerinin hiçbirini yerine getirmiyor. Birleşmiş Millet düzeyinde olsun ya da dünya siyasetine etki eden Avrupa Birliği ve benzeri kurumlar nezdinde olsun etkili tesir edici bu vahşeti durduracak hiçbir etkinlik eylem söz konusu değil. İslam ülkelerinden de beklenen bir tavır ve bir duruş söz konusu değil. Halklar bu konuda daha duyarlı. Kendi devlet yöneticilerini harekete geçirmeye çalışıyorlar. Ancak bu konuda İslam ülkeleri yöneticilerinden, beklenen bir tavrı henüz görebilmiş değiliz. Bu zülüm bu şekilde olursa durmayacak ve hepimizi hem bu dünyada hem de ahrette mahkum edecek gibi duruyor." dedi.

"Bireysel anlamda yapabileceğiniz en temel ve en önemli faaliyetlerden birisi boykot"

Açıklamasının devamında boykotun önemine de değinen Medet, "Şu anda bireysel anlamda yapabileceğiniz en temel ve en önemli faaliyetlerden birisi boykot. Hep anlattığımız Hazreti İbrahim ve karınca kıssasında olduğu gibi boykot kendimizin yapabileceği bir şey. Bireysel olarak yapabileceğimiz bir şey. Aile olarak yapabileceğimiz bir şey. Kendi kurumlarımızla yapabileceğimiz bir şey. Bunu yapmazsak bu küçük adımı atmazsak daha büyük adımlara sıra gelmez. Öncelikle boyutu mutlaka alışkanlık haline getirip dönemsel değil hayatımızın tamamını kuşatacak bir şekilde uygulamamız gerekiyor. Boykot çağrılarını çok yerinde ve isabetli buluyorum. Boykota ilişkin teknik çalışmaların da daha ayrıntılı bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Herkesin kafasını karıştırmadan boykot edilecek ürünlerin çok net bir şekilde anlaşılır bir şekilde öğrenilmesi ve boykot yapılması gerekiyor. Bu şu anda yapabileceğimiz en güzel bireysel eylem olarak değerlendiriyorum." ifadelerine yer verdi.

"Ülkemde siyaset istemiyorum"

Türkiye ve siyonist işgal çetesinin çifte vatandaşlarıyla ilgili de Medet, "Ülkemde siyaset istemiyorum. Birincisi siyonist istemiyorum. İkincisi benim kanıma dokunuyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacak, israile gidecek orada kardeşlerimizi katledecek, sonra gelecek yine benim ülkemin nimetlerinden faydalanacak. Böyle bir şeye Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye devletinin de Türkiye halkının da toplumunda müsaade etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yasa teklifini çok isabetli ve yerinde bir yasa teklifi olarak değerlendiriyorum ve bütün partilerimizin oy birliğiyle bu yasayı geçirmesi gerektiğini, savsaklamadan geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda hem toplum olarak hem de bireysel olarak hem de biz sivil toplum kuruluşları olarak beklenti içerisindeyiz ve bu beklentimizin milletin vekili olan milleti temsil eden meclis tarafından karşılık bulmasını ve meclisten dediğim gibi bütün partilerin oy birliğiyle çıkması gerektiğini düşünüyorum." şeklinde belirtti.

"Allah'a şükür ki tüm dünyada ciddi bir yanlış var"

Filistin mağduriyetini insanların sadece televizyondan seyrettiğini dile getiren Özgür-Der Ankara Şube Temsilcisi Hakkı Öğüt, şunları aktardı:

"Biz bununla alakalı elbette bazı eylemler yaptık. Türkiye'de Ankara'da özellikle bir yılı aşkındır yüzlerce eylem yaptık. Bununla alakalı bu mağduriyeti duyurmak için insanları buna karşı duyarlı hale getirmek için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Tabii ki duymak istemeyene bir şey durduramayız ama Allah'a şükür ki tüm dünyada ciddi bir uyanış var. Batı demokrasi, insan hakları ve özgürlük diye bunları ön plana çıkartıp Müslümanları hep buradan vurmaya çalıştı ama aslında gerçek gücünü Filistin'deki o israilin zulmünü, katliamı, soykırımını tüm dünyayı gördü ve bununla televizyonlarda da şahit oldular ve dolayısıyla onların sadece kağıttan bir kaplan olduğunu özellikle tüm dünya gördü. İnsanlar uyandı ve inşallah insanların İslam'a dönüşüm Müslümanlara bakışı gerçekten değişti. Bundan önce Müslümanları insanları öldüren kafa kesen varlıklar olarak gösterenler aslında esas katilin soykırımının kendileri olduğunu, katili ve maktulü yeri değişti, insanların gözünde diye düşünüyorum."

"Siyonistlerin can damarı ticaret kesildiğinde inşallah boykota amacına ulaşacaktır"

Boykot ile ilgili Öğüt, "Boykot çok önemli. Müslümanlar gidip siyonistlerle savaşamadı ama en azından kendileri herhangi bir şey alırken ya da herhangi bir şeyi kullanırken bu nerenin ürünüdür, ben bunu kullanmalı mıyım? İnsanların biraz daha bu konuda hassasiyetleri oluştu. Yeterli mi? Tabii ki değil ama inşallah bu daha ileri boyutlara gelecek ve gelişecek çünkü boykota giren firmaların ciddi anlamda kampanyalar başlattığını farkındayız. Bununla alakalı da bunun kısmen de olsa başarılı olduğunu düşünüyoruz inşallah bu sürekli devam edecek ve onların can damarı zaten ticaret bu ticaret kesildiğinde inşallah bu boykota amacına ulaşacaktır diye düşünüyorum." dedi.

"Çifte vatandaşlar yargılanması ve onların katil olarak hapislere atılmasını istiyoruz"

Aylardır TBMM'de görüşülmesi beklenen çifte vatandaşlarla ilgili kanun teklifiyle ilgili de Öğüt, "Bu çiftler adına orada gidip bizim Müslüman kardeşlerimizin kanını döken insanlar gelip burada ertesi gün lokantalarda yemek yerken, burada hayatlarını normal şekilde sürdürürken görmeyi istemiyoruz. Dolayısıyla buradan tüm yetkililere sesleniyoruz. Çifte vatandaşlar yargılanması ve onların katil olarak hapislere atılmasını istiyoruz, aramızda dolaşmasını istemiyoruz. Bu sürecin hızlandırılmasını istiyoruz. Bir an önce çıksın ve insanlar en azından vicdanen rahatlasınlar." diye konuştu.

"Batı'da Kudüs'ü elde edememe mahrumiyeti vardı"

 Medeniyet Vakfı Ankara Şube Başkanı İbrahim Hakkı Toprak, ise şunları söyledi: "Batı bin yıllık bir mahrumiyet içerisindeydi. Kudüs'ü elde edememe mahrumiyeti vardı ve bunu 100 yıl önce elde etti. Yüzyıl önce Kudüs'ü Müslümanlardan aldılar. Bunu görmemiz lazım. Bir haçlı ordusuyla karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz lazım. Son 30 yıldır aslında yeni bir haçlı ordusu var. Bu haçlı ordusu değişik bahaneler ve senaryolar üreterek her ülkede ayrı bir hikaye üreterek Afganistan'a giriyor. Afganistan'ı işgal ediyor. Libya'yı bombalıyor. Sudan'ı bombalıyor. Somali'yi bombalıyor. Iraklı yerli biletler ve Suriye paramparça ettiler. Filistin'i son bir yıldır gördük soykırım uyguluyorlar. Lübnan'a giriyorlar. Yemen'i bombalıyorlar. Anadolu'ya teşebbüsleri oldu. Bunu görmemiz lazım. Anadolu'da ne oldu? diye sorulabilir. Bazıları soruyor diyor ki 'bir tehlike yok göremiyoruz.' Meclisteki toplantıdan sonra birileri söyledi. Aslında 15 Temmuz'da bir deneme oldu, bir kalkışma oldu, 15 Temmuz'da da Anadolu'yu yokladılar. 15 Temmuz gecesi sabaha kadar Amerikan televizyonlarında seyredilen şeylere bakarsak Türkiye'de bir hazırlık içinde olduklarını görürüz. Bugün Gazze'ye, Anadolu'nun şöyle ilginç bir irtibatı var. Gazze'de Muhammed Dahlan isminde birisini getirmek istiyorlar. Muhammed Dahlan denilen kişi aslında Mossad ile irtibatlı birisi. 15 Temmuz gecesinin finansörlerinden ve medya koordinatörlerinden birisi. 15 Temmuz da bunu yapan Muhammed Dahlan bugün İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar sonrası Gazze'nin başına getirilmek istenilen birisidir. Dolayısıyla böyle büyük organize bir kötülükle karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz lazım. Bizim de buna yönelik bir hazırlık ve teyakkuz içerisinde olmamız lazım. Şu andan sonra uyku ve unutmak bizim için tehlikeli bir şey. Bu minvalde bugünden sonra israile gidecek her bir gram demirin her bir gram petrolün vebali var. Hem ümmet için hem malumlar için hem de bu ülke için bir vebali var. Buna yönelik çok ciddi bir teyakkuz içerisinde olmamız lazım."

"Boykot ile ilgili kesinlikle çok ciddi bir teyakkuz içerisinde olmamız lazım"

Boykotun öneminde de değinen Toprak, "Boykot ile ilgili kesinlikle çok ciddi bir teyakkuz içerisinde olmamız lazım. Bugün ciddi manada bu örgütlü kötülüğün can suyu, para ve finans bu finanslar da büyük şirketler üzerinden oluyor. Bu şirketlerin de yine can suyu bizim tüketimimiz deterjandan kolasına, siber yazılımından herhangi bir kırtasiye ürününe kadar bunlar bizim en rahatlıkla ve hiçbir sıkıntı içinde olmadan onlara zarar vereceğimiz alanlar. Fakat biz bunu uzun soluklu bir hale getirmemiz lazım. 11 Ekim 2023 günü Kuveyt'te bir starbucks gösterildi bomboştu. Biz buna seviniyoruz ama 6 Ekim 2023'te nasıldı acaba? Dolayısıyla yüzyıldır devam eden bir soykırımdan bahsediyorsak bunu bizim kalıcı hale getirmemiz lazım. Her alanda boykotu devam ettirmemiz lazım." dedi.

"Türkiye'den on binlerce kişi gidip Gazze'de halka karşı savaşıyor ve geliyor"

Çifte vatandaşlar konusu en öncelikli konularından birisi olduğunu dile getiren Toprak, son olarak şunları söyledi: "Özellikle Türkiye Gazetesinde bu konuyla ilgili ciddi bir çalışma yapıldı. Arkasından ANFİDAP Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde bununla ilgili bir sempozyum yaptı. Bunu bilimsel olarak da temellerini ortaya koydu. Türkiye'den 10 binlerce kişi gidip Gazze'de halka karşı savaşıyor ve geliyor bu ülkede başka bir pasaportla aylarca tatil yapıyor, dinleniyor. Tekrar dinlendikten sonra başka ülkeler üzerinden başka pasaportlarda gidiyor, savaşıyor ve geliyor. Bu bize asla yakışmayan bir şey. Hükümetin en öncelikli üzerinde durması gereken konulardan birisi. Onun dışında yapacağımız, söyleyeceğimiz her şeyi boşta kalır. Bu konuda ANFİDAP'ın çalışmalarını destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz. ANFİDAP'ın bu çalışmalarını sadece Gazze ekseninde olmasını değil, haçlı ordusunu geriletmek üzere haçlı ordusunun İslamiyet'i üzerindeki gölgesi gidinceye kadar devam etmesi gereken bir oluşum olarak görüyoruz ve bu konuda gayrette bulunan her bir kardeşimize teşekkür ediyorum. Allah razı olsun diyorum."

"Müslümanlar kendi sistemlerini oluşturmalı"

Ankara Eğitim Yardımlaşma Derneği (AYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Bilen, "HAMAS'ın gerçekleştirdiği operasyon çerçevesinde biz şunu anlıyoruz ki, bütün dünyada Müslümanlar var olan sistemi kurgulamış olan bir siyonist çetenin kuklalardır. Öyle anlaşılıyor, bunun farkına varmış olduk. Büyük ölçüde oynanan oyunu HAMAS bu anlamıyla gerçekleştirmiş olduğu operasyonlarla sergilemiş oldu. Bundan sonraki süreçlerde Müslümanların tabiri caizse bu oynanan oyunu daha net bir şekilde fark edip bütün ülkelerin bütün Müslüman camianın bütün İslam ülkelerinin birlikte hareket ederek kendi kurullarıyla, dünya sistemindeki dünya organizasyonlardaki var olan sistemi angaje olmak yerine kendi kurallarını oluşturacak kendi sistemlerini oluşturacak kendi ordularını oluşturacak, kendi ticaretlerini oluşturacak her şeyiyle artık verilen rolü oynayacak değil de kendileri tabiri caizse senaryoyu yazacak bir sürece girmeleri gerekiyor. HAMAS'ın gerçekleştirdiği bu operasyonlar büyük ölçüde bu hakikati gün yüzüne çıkarmıştır. Bence Müslümanların bu hakikati artık görmeleri lazım ve bu çerçevede bir hareket etmeleri gerektiği kanaatindeyim." dedi.

"7'den 70'e kadar herkesin kendine düşen rolü de üstlenmesi gerekiyor"

Devamında Bilen, şunları aktardı: "Benim söylediğim bu organizasyon belki ülkelerin büyük siyasi aktörlerin yapması gereken şeyler. Bunun dışında tabii ki tabiri caizse 7'den 70'e kadar herkesin bütün Müslümanların daha doğrusu kendisini vicdanlı var olan dünya sistemindeki bu zulmü gören herkesin kendine düşen rolü de üstlenmesi gerekiyor. Bu çerçevede bu bütün dünyada var olan bu zulme karşı vicdanı olan herkesin başta Müslümanlar olmak üzere bu vicdani destekleyen her türlü organizasyonlardan uzak durması gerekiyor. Her şeyden önce bu siyonist çeteyi bir şekilde besleyen her türlü ticareti, engellenmesi bu anlamıyla Müslüman bireylerin, ailelerin, gençlerin, çocukların her kesimde siyonist çeteye destek veren bütün ürünleri boykot etmesi bu anlamıyla insan olmanın da bir gereği. Müslüman olmanın zaten bir gereği bu gerekliliği de herkesin titiz bir şekilde uygulanması gerektiği kanaatindeyim."

"Siyonist çeteye destek veren her kim varsa yargılanmalı"

HÜDA PAR tarafından çifte vatandaşlarla ilgili TBMM'ye sunulan kanun teklifinin bir an önce yasalaştırılmasını gerektiğini aktaran Bilen, "Elbette ki bu anlamıyla her alanda yapılacak mücadele çerçevesinde siyasi alanda da yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi de bu. Yani ülkemizde bir şekilde israil vatandaşı olmuş bu siyonist çeteye destek veren her kim varsa tespit edilmesi yapmış oldukları bu zulümlerden dolayı bu katliamlardan dolayı yargılanması gerekir. Bu yüzden yasa teklifinin bir an önce yasalaşması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Şunu söylemek isterim, belki biz Ankara'da Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) olarak çok değişik etkinlikler yapıyoruz. Mümkün olduğu kadar vatandaşlarımızdan tüm Müslüman kardeşlerimizden ve vicdanı olan herkesten bu etkinliklerimize katılmaları için destek talep ediyoruz." dedi. (İLKHA)