Doğuş Ve Ölüm

Vapurlar, yelkenlileri denizlerden kovdular. Çünkü onlar rüzgar olsa da olmasa da ileriye gidiyor. Vapur kendisini öne iten gücü içinde taşıyor. Hiçbir fırtına onu yolundan çeviremiyor. Onun dışarıdan kuvvete ihtiyacı yok.

Ekleme: 29.11.2013 14:50:00 / Güncelleme: 29.11.2013 14:50:00 / Doğrugenç / İstanbul Haberleri
Destek için 
Çalan alarm ile yatağından doğruldu. Ağır adımlarla lavaboya doğru yürüdü. Çeşmeden akan soğuk su ile ellerini ve yüzünü yıkadı. Birden aynada ki yüzüne baktı. Bir gariplik vardı bugün yüzünde anlam veremiyordu. Havlu ile yüzünü kuruladı salona doğru ilerledi. Salon karma karışık bir hal içinde idi. Bir an kendinden tiksindi. Bu evde kendisi mi yaşıyordu. İnanamadı. Eğildi yerdeki bira şişelerini topladı ve mutfaktaki çöp kutusuna attı. Dalgın bir şekilde kanepeye bıraktı kendini. Geçmişini düşündü ve şimdiki haline baktı.

Üniversitenin başlarında namazını kılan orucunu tutan biriydi Ammar. İlk defa başka bir şehirde yaşıyordu. Şimdi yaşadığı şehir memleketinden çok farklıydı. Arada uçurum gibi farklar vardı. Kendisi bu farkı yadırgıyordu ilk başlarda. İçkiden nefret ederdi. Bayanlara karşı belli bir ciddiyetteydi. Asla gayrı İslami sözler etmezdi. Başı boş yaşamayı sevmezdi.

Kanepeden doğruldu elbise dolabına doğru yürüdü. İkinci çekmeceyi açtı, biraz kurcaladı. Altlardan annesinin kendisine verdiği seccadeyi çıkardı. Eline aldı kanepeye doğru yürüdü. Seccadeye bakarak sinmişti kanepeye. Geçmişi film şeridi gibi geçiyordu önünden. Hüzünlenmişti. Uçurumun kenarında hissediyordu kendini.

Öylece durdu dakikalarca. Gergin yüzü yumuşamaya başladı. Gözyaşları sicim sicim akmaya başlamıştı gözlerinden. Tutamadı kendini ağlamaya başladı.. Ağlıyordu çocuklar gibi. Pişmanlığını dile getiriyordu yüksek sesle hıçkırıklarının arasından. Her bir günahı için, gaflette geçen her dakikası için tövbe ediyordu Alemlerin Sahibine.

Kalktı hızlı adımlarla çeşme başına geçti abdest aldı. Seccadesini kıbleye yöneltti. Göz yaşlarıyla beraber namaza durdu. Kendinden geçercesine ağlıyordu. Gözyaşlarından seccadesi ıslanmıştı. Zor bitirdi 4 rekatlık namazı. Sonra uzun bir duaya durdu. Duayı bitirdikten sonra sakinleşmişti. İçindeki fırtınalar dinmiş. Huzura ermişti. Evin içinde dolaştı. Gayri İslami ne varsa hepsini çöpe attı. Dolabı açtı biraları da aynı şekilde çöplüğe attı. Silmek istiyordu karanlık, İslamsız yaşantısından kalan izleri. Hızlı bir şekilde attı eski yaşantısının kalıntılarını evinden. Ferahladı. Oturdu şükretti.

Uzun bir süre sonra evin kapısından abdestli bir şekilde çıkıyordu. Defterini kolunun altına aldı kapıyı kilitledi. Uzayan sokağa girmeden hamd etti Allah’a. Ona tekrardan bu güzellikleri bahşettiği için. İçinde bir çocuğun sevinci vardı şimdi.

Yürümeye başladı dar sokaktan. 2 katlı çatılı evlerin karşılıklı dizildiği, ağaçların ayrı bir güzellik kattığı sokak bir başka görünüyordu Ammar’a. Etrafına bakına bakına ana caddeye yaklaşıyordu. Caddenin başına geldi. Durağa baktı. Durağa geçmek için adımını attı caddeye.

Karşıdan hızlıca gelen araba ikinci adımını atmasına fırsat vermedi Ammar’a. Hızlıca yere düştü. Başından oluk oluk akan kana baktı. Tebessüm etti. Kelime-i Şehadet getirdi. İnmemek üzere yüzünü semaya çevirdi.
 
HAFTANIN YAZISI
Emir Şatilla / Bilecik - Yaş : 21