Filistinli Akademisyen Dr. Maruf: Aksa Tufanı, İslam'a ve Müslümanlara derin bir nefes aldıracak

Filistinli Akademisyen Dr. Abdullah Maruf, 9'uncu Alimler Buluşması'nda yaptığı konuşmada, "Aksa Tufanın yaptığı bu mübarek harekat inşallah işgalin kalbine vurulmuş bir çivi olacak ve İslam'a ve Müslümanlara derin bir nefes aldıracak. İnşallah Mescid-i Aksa'nın artık özgürleşmesi konusunda hem şahit hem payı olanlardan olacağız." dedi.

Ekleme: 05.10.2024 15:50:05 / Güncelleme: 05.10.2024 15:52:42 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden seçkin ulemanın katılımıyla 9'uncu Alimler Buluşması'nı Diyarbakır'da düzenledi.

"Alimler Buluşması" programının bu yılki teması "Aksa Tufanı, Ümmet ve Ulemanın Mesuliyeti (Ümmetin Onuru Gazze)" olarak belirlendi.

Bu yılki "Alimler Buluşması" programı Türkiye başta olmak üzere Irak, Irak Kürdistanı, Filistin, Mısır, Afganistan, Katar, Sudan, Senegal, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katılımıyla gerçekleştirildi.

Buluşmanın öğleden sonraki ikinci oturumda Filistinli Akademisyen Dr. Abdullah Maruf, "Aksa Tufanı Işığında Siyonist Projenin Geleceği" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

İşgalci siyonist rejimin, kuruluşundan günümüze gelişinin 3 merhaleden oluştuğunu belirten Maruf, "Bu yapıyı oluşturan güç, aslında Yahudilikle alakası olmayan laik bir solcu güçtür. Hiçbir dindarlığa mensup değildir. Bazıları ateisttir. Çünkü onlar da Yahudiliği bir ırk dini olarak görüyorlar. Yahudiliğin temeli Avrupai bir şekilde olmuştur. İlk 30 yıl İsrail'e ta 70'lere kadar hep işçi partisi adı altında laikler ve solcular hükmetti. Sonra bu işgalci devlette yeni bir görüş ortaya çıktı. İsrail devletinde sonrasında ilk sağcı bir parti ortaya çıktı. Bu israilin ikinci aşamasıydı. Hem sağcı hem ırkçı bazında bir hükümet kuruldu. Bu yapı Avrupai hareket etmekten öte ırkçı bir şekilde hareket etti. İkinci aşamasında israilin diğer devletlerle bir alakası yoktu. Bu aşama 70'lerde başlayıp 2001'e kadar devam etti. 2000'lerde kökleşmeye başladı. Dolaysıyla israilin yapısı, fikrî akımı artık biraz daha sağcılığa kaydı." dedi.

İşgalci siyonist rejimin, Sabra Şatilla katliamından sonra yeni bir üçüncü bir merhaleye geçtiğini söyleyen Maruf, "Katliama daha çok bağlı bir hareket haline geldiler. Şu anda ise yavaş yavaş çöktüklerini görüyoruz. Netanyahu başkanlığındaki katliamcı hükümet artık düşmeye başladı. Bu hükümet yeni bir devlet akımını ortaya koydu aslında. Çünkü diğerlerinden çok farklı bir akım var; bu da siyonizm ve Yahudiliği birleştiriyor. Hem siyonizm hem de Yahudiliği ayrıca kendisinden başka bir hiçbir şeyi görmeyen bir yapı. Laik bir yapı da değil. 76 yıldır gördüğümüz bir Yahudi yapısı değil. Ki zaten Filistin halkı ve İslam halkı da bu yeni akımın farkına varmış durumda." diye konuştu.

"Mehdi geldiğinde bu insanlık için son kurtuluş olacak inancındalar"

Yahudi haham Meir Kahane'nin başını çektiği "işgal rejimi yönetiminde Yahudi hahamların olması gerektiği" fikrine işaret eden Maruf, "Öyle bir şekilde ki Yahudi dinini ve siyonizmi de devletin çıkarlarına göre oluşturmayı planlıyorlardı. Devleti kendi Yahudi dogmalarına uydurmaya çalışıyorlardı. Artık bir imani bir noktaya dönüşmüş durumda. Yahudiliği öne çıkaran bir hale getirdiler. Kendileri bir Mehdi'yi bekliyorlar. Mehdi geldiğinde bu insanlık için son kurtuluş olacak inancındalar. Çok tehlikeli bir söz. Çünkü eskiden onların siyasileri şundan korkuyorlardı; kırmızıçizgileri aşmaktan korkuyorlardı. Mescid-i Aksa'ya karışmaktan korkuyorlardı. Din ile alakası yoktu. Dini kendi yönetimlerinden uzaklaştırıyorlardı fakat yeni israil akımı biraz daha farklı; artık Mescid-i Aksa'yı kendilerine bir dini mukaddes gördükleri için orayı almaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.

"İşgalci güç, tüm sınırları artık aşmış"

İşgal rejiminin, kendilerini "Yeryüzündeki Allah'ın gücü" olarak gördüğüne dikkat çeken Maruf, 'Mehdi beklentisi ve benzeri şeylerde imani şeylere yaklaşmışlar. Kendi düzenlerini buna göre kuruyorlar. Allah'ın onlara Tevrat'ta güya söz verdiği şeyleri artık beklediklerini sanıyorlar. Bugün Filistin'de oluşan tam da budur. Bunlar öyle insanlar ki artık onların bir direniş ile karşı karşıya kalmaları gerekiyordu. Zira bu işgalci güç, tüm sınırları artık aşmış, fikirleri aşmış. Şu içinde bulundukları durumda bir çok durumdan el etek çekmişler. Zira kendileri artık rabbin yani Allah'ın onlara vadettiği sözlerin yerine geldiğine inanıyorlar. Buna göre hareket ediyorlar. Bu da kehanetle dolu bir adımdır. Zaten onların yetkilileri de şu an şu cümleleri kuruyor: 'İsrail devletimiz kötülükten kötülüğe zıplıyor." şeklinde konuştu.

"Mescid-i Aksa'nın artık özgürleşmesi konusunda hem şahit hem payı olanlardan olacağız"

Maruf, "İşgal rejimi bugün israilde sokaklara inip protestolar gerçekleştiren solcuları veya biz Müslümanları olsun herkesi düşman olarak görüyorlar. Akıbet şöyle olacak. Ya İsrail, Tevrat'la hükmeden bir şeriat devleti olacak, hahamlar yönetecek. Ya da hem sağcı ve solcuların çatışmasıyla israilin ikiye bölünmesini göreceğiz. İsterse hem şeri olsun yada sağ-sol çatışmasıyla oluşan bir israil devleti olsun fark etmez. Batılılar onun Yahudi hahamların yönettiği bir devlete dönüşmesini istemiyorlar. Bu da tabi inşallah şöyle bir netice yapacak. Aksa Tufanının yaptığı bu mübarek harekat inşallah onun kalbine vurulmuş bir çivi olacak ve İslam'a ve Müslümanlara derin bir nefes aldıracak. İnşallah Mescid-i Aksa'nın artık özgürleşmesi konusunda hem şahit hem payı olanlardan olacağız." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)