Dr. Teysir Süleyman: Ben 'Ümmet bizi yüzüstü bıraktı' fikrine katılmıyorum

Filistinli alim Doktor Teysir Süleyman, 9'uncu Alimler Buluşması'nda yaptığı konuşmada, "Ben şu fikrin taraftarı değilim. 'Ümmet bizi yüzüstü bıraktı' tabii ki bugünkü direnişimizin, cihadımızın, ümmet tarafından hem mal hem finansal bakımında bayağı bize bir destekleri oldu." dedi.

Ekleme: 05.10.2024 13:45:04 / Güncelleme: 05.10.2024 15:51:59 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden seçkin ulemanın katılımıyla 9'uncu Alimler Buluşması'nı Diyarbakır'da düzenliyor.

Düzenlenen programın bu yılki teması "Aksa Tufanı, Ümmet ve Ulemanın Mesuliyeti (Ümmetin Onuru Gazze)" olarak belirlendi.

Programa konuşmacı olarak katılan Dr. Teysir Süleyman, Aksa Tufanı cihadında hafız mucahidler başlıklı bir sunum yaptı.

HAMAS hareketinin kuruluşuna değinen Süleyman, gayenin Filistin'in, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşması olduğun altını çizdi.

Tüm halkların özgürce yaşamak istediği gibi Filistin halkının özgür yaşamak için verdiği mücadelenin tarihi sürecine dikkat çekti.

Süleyman, "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ilk başta müşriklere tebliğini yaptı, onları İslam'a davet etti. Sonra da ilk başta onlarla savaştı. Görüyorsunuz tabii hem laikleşme döneminde kalan hem laik insanlar hem de solcuların bize bazı noktalarda saldırıları var. Özellikle hem cihadın bulunduğu bu topraklarda cihadı kötülüyorlar. Bizim unutmamamız gerekiyor ki, biz bu konuda ne istiyoruz, amacımız nedir?" diye sordu.

"Gazze'de Kur'an neslinin revaçta olduğu dönem, Şeyh Ahmet Yasin'in olduğu dönemdir"

Şeyh Ahmet Yasin ile yaşadığı bir anıyı da anlatan Süleyman, "Şeyh Ahmet Yasin ile karşılaşmıştım. Görüşmüştük bir ara. Fakat selam verememiştim maalesef. Ben de onun arasında neredeyse 30 metre vardı. Ben Ramle cezaevinde kalıyordum. Şeyhin kendisi bayağı sesi çıkmıyordu. Bir arkadaş geldi ve 'şeyh size selam söylüyor' dedi. Şeyh Ahmet Yasin çok konuşmayan bir insandı. Kendisi Filistin'in hür ve özgür olmasını istiyordu. Yani Kudüs şehrinin özgür olmasını istiyordu ve nesillerin, çocukların, erkek ve kız çocukların, Kur'an ile büyümesini istiyordu. Allah şöyle buyuruyor; 'Zulme uğrayanlara savaşmaları için izin verilmiştir.' Gazze'de Kur'an neslinin revaçta olduğu dönem, Şeyh Ahmet Yasin'in olduğu dönemdir. Kendisi gençleri ve nesilleri hep Kur'an'ın ruhuyla beslerdi. Kendisi şöyle derdi, 'Bunlar Selahaddin-i Eyyubi'nin ta kendileridir'" diye konuştu.

"Sadece işgali benimsemediğimiz için cezaevine girmiştik"

HAMAS fertlerinin zindan hayatına da değinen Süleyman, "Zaten hocam Şeyh Ahmet Yasin'den bahsetti, İsmail Heniyye'den bahsetti. Birçok arkadaş cezaevinde 20 yıldan fazla yatmıştı orada. Biz cezaevine girmemizin sebebi herhangi bir şey değildi, sadece işgali benimsemediğimiz için, işgali kabullenmediğimiz için cezaevine girmiştik. Biz buna karşı direniyorduk, bir silahımız, bir şeyimiz yoktu. Biz Allah'u Teâla'dan istediğimiz bir şeyi bize vermesini istiyorduk. Bu nasıl olacak? Kur'an'ın diliyle nesilleri yetiştirmek olacak? Zira Allah'u Teâlâ, 'Sen attığında, sen atmamışsın Allah attı.' demiyor mu kardeşlerim? Zafer Allah'u Teâla'nın yanında gelendir. Yani görüyorsunuz kardeşlerim, bazı haberlerde yapılan soykırımdan ötürü 40 binden fazla şehit, 100 binden fazla deniliyor. Fakat Almanya'da bundan daha fazlası olmuştu. Evet, savaşın başıdır, cihadın başıydı, Gazze'de bu konuda bizim sınanmamız gerekiyordu. Her ne kadar cihadan başını çekmiş olsak da. Benim annem, Farslıların kaldığı bir yer vardı. Selahaddin-i Eyyubi orayı fethettiğinde Farslılara hediye etmişti. Annem ne zaman bahsetseydi, hep Mescid-i Aksa'nın özgürlüğünden bahsediyordu. Babur Rahme diye bir vakıf vardı o zaman orada. Direnişin kendisi açmıştı. Hem Kur'an ezberleniyor hem de fıkhi dersler yapılıyordu, ben de oraya gidiyordum. Peygamberin söylediği hadisleri ve direniş ruhunu biz orada öğrendik. Biz orada, onlara şöyle diyordum 'Biz işgalci israile karşı nasıl savaşabiliriz?' bizim elimizde bir güç yok, fakat kardeşlerim gerçek olan şuydu, bizim vücudumuz, bizim kalbimiz, bizim imanımız, bizim direncimiz, dünyadaki bütün güçlerden ve silahlardan daha etkilidir ve bu böyle devam ettiği ta ki hafızlar nesli gelene kadar." diye konuştu.

"Gazze'nin, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için silahlandık"

Bir süre sonra artık silah almaya başladıklarını hatırlatan Süleyman, şunalrı söyledi:

"Bir süre sonra artık silah almaya, silah taşımaya başladık. Gazze'nin özgürlüğü, Filistin'in özgürlüğü ve kendi özgürlüğümüz için. Biz artık buranın sahibiyiz sloganıyla eylemlerimize başladık. Binlerce kişi bizim direnişimizde olan arkadaşlar cezaevine atıldılar ve kaldığımız şehrin dörtte biri bizim arkadaşlarımız hepsi cezaevinde atıldılar. Kendileri Kur'an hafızlarıydılar. Kendileri ilmi medreselerde kalıyorlardı. Bu konuda gizliliğe önem veriyorduk. Zira HAMAS'ın kuruluşundan 10 yıl sonraya kadar HAMAS'ın liderinin kim olduğunu kimse tarafından bilinmiyordu. Tabi dünyadaki hiç kimse, hür olan, özgür olan hiç kimse işgal altında kalmayı, işgali kabul etmez."

"Ümmet bizi yüz üstü bırakmadı"

"Ümmet bizi yüz üstü bıraktı" fikrine katılmadığının altını çizen Süleyman, "Ben şu fikrin taraftarı değilim. 'Ümmet bizi yüzüstü bıraktı' tabii ki bugünkü direnişimizin, cihadımızın, ümmet tarafından hem mal hem finansal bakımında bayağı bize bir destekleri oldu. Hepsinin bir payı var. Allah onlardan razı olsun. Kıyamet günü hem Şeyh Ahmet Yasin, Allah'ın karşısında durduğunda, ey Allah'ım! Binlerce hafız, binlerce Kur'an nesli insan yetiştirdim diyecek. Siz basındaki haberleri gördünüz kardeşlerim. 'Yasin 105' füzelerini gördünüz. Bunların hepsini yapan bu hafızlardır. Sizce melekler de oraya inip dua etmedi mi? Ben şunun taraftarıyım. Daha savaş bitmemiş. Daha 90'larda daha 40 tane Kassam Tugayları vardı. Ben de onların küçükleriydim. Kendileri Peygamber Efendimize kadar uzanan hadis senetleri ezberliyorlardı. Sonra 5 bin oldular, sonra 15 bin kişi oldular. Hem sizin destekleriniz hem Allah'ın izniyle bunlar daha da fazlalaşacak. Görüyorsunuz kardeşlerim inşallah 40 bin askerimiz olacak bu işgalcilere karşı." şeklinde konuştu.

"Gazze'de tecrit ve imkansızlıklar içinde bir toplum yaşıyor"

Gazze'de tecrit ve imkansızlıklar içinde bir topluluk olduğunu vurgulayan Süleyman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tabii şöyle düşünün Gazze'de bir boykot içerisinde, bir tecrit içerisinde olan bir topluluk var. İmkansızlıklar içerisinde yaptıkları silahlar var ve özgürlükleri için savaşıyorlar. Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için çalışıyorlar. Tabii her insan özgür olmak ister, onların en doğal hakkı bu. Tabii bazı maddeler var. Bunlarda birincisi İslami bir eğitim. İkincisi iyi bir çalışma. Namazda başınızı secdeye koyduğunuzda direniş için dua edin. Sizin de bir liranız olsun. Benim de bir payım olsun dersiniz. Biz daha küçüktük direnişin içindeydik. Bir kitap vardı HAMAS hareketinin misakı. Yani kültürü adı altında bir vesikaydı. Tabii bir manifesto tadında bir şeydi. Orada şöyle geçiyordu. Biz cihad için bir minare mesabesinde olmak istiyoruz. İsrail ile her türlü normalleşmeyi, kabullenmeyi biz reddediyoruz. Hem cezaevindeki kardeşlerimizin serbest bırakılmasına hem de üzerimizdeki bu tecridin ve soykırımın kaldırılması hakkında her taraftan destek verilmesini istiyoruz. Bu konuda görüyorsunuz kardeşlerim. Yemen'den de onlardan Allah razı olsun sefineleri yani gemilerin geçişine izin vermiyorlar. israil ekonomisine karşı bir darbe indiriyorlar. Allah'u Teala mücahitlerden de sizlerden de razı olsun." (İLKHA)