17 ve 18 Eylül 2024 tarihlerinde meydana gelen ve asimetrik harbin yeni bir örneği olan saldırılar, bölgede büyük kayıplara yol açtı ve halkı derinden etkiledi. Bu saldırılar neticesinde birçok kişi yaralandı, sakatlandı ve hayatını kaybetti.
OSTİM Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Güngör Pakfiliz, milli savunma ve güvenlik alanında üzerlerine düşen teknik katkıları artırmak için savunma sanayii ihtiyaçlarına yönelik Elektronik Harp (EH) ve silah sistemlerinin millileştirilmesi çalışmalarının OSTİM Organize Sanayi Bölgesi ile iş birliği çerçevesinde sürdürüldüğünü ifade etti.
Pakfiliz, söz konusu olaylara ilişkin teknik incelemeleri doğrultusunda hazırlanan detaylı raporu şu şekilde paylaştı:
"Olayın öncesi ve gelişimi
Geçmiş Örnekler: 1996 yılında, HAMAS’ın üst düzey yöneticilerinden Yahya Ayyaş'ın cep telefonu ile düzenlenen bir patlama sonucu katledilmesi, elektronik cihazlar üzerinden yapılan saldırıların ilk örneklerinden biridir. Benzer bir olay, Temmuz 2024'te Lübnan’ın başkenti Beyrut'ta gerçekleşmiş ve Hizbullah komutanlarından Fuad Şükür, cep telefonunun takibi sonucu hedef alınarak katledilmiştir.
Yeni Saldırı Yöntemleri: 17 Eylül 2024 tarihinde, israil istihbaratı tarafından düzenlenen asimetrik savaş taktikleri kapsamında, Hizbullah’ın iletişim ağını hedef alan yeni bir saldırı gerçekleşmiştir. Saldırının odak noktası, Hizbullah’ın güvenlik amacıyla tercih ettiği düşük teknolojili cihazlar, özellikle Gold Apollo Rugged Pager AR924 çağrı cihazları ve Japon yapımı IC-V82 telsizler olmuştur.
Saldırı Süreci: 17 Eylül'de binlerce çağrı cihazı patlatılmış ve bu cihazlara yerleştirilen patlayıcılar, uzaktan radyo frekansı (RF) ile tetiklenmiştir. Olayın devamında 18 Eylül'de telsizler de benzer şekilde patlatılmıştır. Saldırılar sonucunda 9 kişi hayatını kaybederken, aralarında İran’ın Beyrut Büyükelçisi Mojtaba Amani'nin de bulunduğu yaklaşık 3 bin kişi yaralanmıştır. Bu saldırılar, Hizbullah'ın komutanları ve üst düzey yetkililerini hedef alan ciddi bir güvenlik açığına işaret etmektedir.
Olayın Teknik İncelemesi
Çağrı Cihazları: Gold Apollo Rugged Pager AR924 model çağrı cihazları, 2022 yılında israil tarafından sahte bir Macaristan merkezli şirket aracılığıyla Lübnan’a sokulmuştur. Cihazlar, plastik patlayıcı PETN ile modifiye edilerek içine yerleştirilen patlayıcılar, radyo frekansı sinyalleriyle tetiklenmiştir. Bu cihazlar, Hizbullah’ın cep telefonlarına alternatif olarak kullandığı düşük teknoloji ürünlerdir. İçerisinde bulunan lityum bataryaların patlama riski olmamasına rağmen, cihazların üretimi sırasında özel düzenekler eklenmiştir.
Telsizler: Japonya menşeili IC-V82 telsizleri, saldırıların ikinci dalgasında hedef alınmıştır. Bu telsizlerin 136-174 MHz VHF bandında çalıştığı tespit edilmiştir. israil istihbaratının bu telsizlerin içine yerleştirdiği patlayıcılar, radyo frekansı sinyalleri ile aynı anda patlatılmıştır.
Patlayıcı Teknolojisi: Çağrı cihazları ve telsizlerde kullanılan patlayıcı, hafif ve tespit edilmesi zor olan PETN isimli plastik patlayıcıdır. Her bir cihazda 3-20 gram arasında etkili bir plastik patlayıcı kullanılmıştır. Patlayıcıların tetiklenmesi için kullanılan fünye teknolojisi, RF sinyalleri ile uzaktan kontrol edilerek hedeflere ulaşmıştır. Bu tür bir patlama sisteminin, asimetrik savaş teknikleri açısından yeni bir döneme işaret ettiği değerlendirilmiştir. Özellikle RF sinyalleriyle kontrol edilen küçük fünyeler, yüksek başarı oranıyla dikkat çekmiştir."
Doç. Dr. Pakfiliz, bu saldırıların, asimetrik savaşın ve elektronik harp tekniklerinin modern savaşlarda ne denli kritik bir rol oynadığını bir kez daha gösterdiğine dikkat çekerek, "OSTİM Teknik Üniversitesi olarak, bu olaylardan çıkarılacak derslerin savunma sanayiimizin güçlenmesine ve millileşmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Savunma sanayiimizin ihtiyaç duyduğu elektronik sistemlerin geliştirilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması büyük önem taşımaktadır." dedi.
Raporun devamında şu ifadelere yer verildi:
"Milli Elektronik Sistemlerin Geliştirilmesi: Savunma sanayiinin ihtiyaç duyduğu entegre devreler, yazılımlar ve elektronik harp sistemlerinin milli olarak üretilmesi büyük bir önceliktir. Yurt dışından alınan cihazların güvenlik riski taşıdığı bir kez daha görülmüştür.
Dış Tedarik Güvenliği: Yurt dışından ithal edilen iletişim sistemleri ve cihazlarının, sadece fiziksel değil, elektronik güvenlik testlerinden de geçirilmesi gerekmektedir. Kimyasal tespitler ve güvenlik incelemeleri de bu süreçte önemli rol oynamaktadır.
Kendi GSM Ağımızın Kurulması: Milli bir GSM ağına sahip olmak ve bu sistemin tüm bileşenlerinin yerli olarak geliştirilmesi, güvenlik açıklarının önlenmesinde hayati bir adım olacaktır." (İLKHA)