"Şifa Hastanesi-14 Günlük Vahşet" belgeselinin gala gösterimi yapıldı

"Şifa Hastanesi-14 Günlük Vahşet" belgeselinin gala gösteriminde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, işgalcilerin Gazze'de işlediği soykırım karşısında uluslararası hukukun çöktüğüne vurgu yaptı.

Ekleme: 24.08.2024 21:50:04 / Güncelleme: 24.08.2024 21:53:37 / Güncel
Destek için 

"Şifa Hastanesi-14 Günlük Vahşet" belgeselinin gala gösterimi, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirildi.

Gösterim öncesi konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, belgeselin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Tunç, "TRT ve Anadolu Ajansı'nın bölgede kaydettiği fotoğraf ve videolar Filistinlilerin hak mücadelesinde birer delili olacaktır." dedi.

Tunç, 1967'deki Arap-işgal rejimi savaşında Filistin'in önemli topraklarının işgal edildiğini ve hala da işgal altında olduğunu belirterek, ''Bu süreç içerisinde gerek Kudüs'ün statüsünün bozulmaması, uluslararası hukuka uyulması, Birleşmiş Milletler organlarının almış olduğu kararlar ortada ama bu kararların bir tanesine bile uymayan bir devlet söz konusu." diye konuştu.

İşgalcilerin 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşan 40 binden fazla Filistinlinin şehit edildiğini anımsatan Tunç, "Dünyanın gözü önünde kadınlar, çocuklar katlediliyor. Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nin bütün unsurları madde madde ihlal edilmiş durumda. Dünyanın gözü önünde bu katliam gerçekleştirilmeye devam ediliyor." ifadelerini kullandı.

Tunç, dünyanın birçok ülkesinde Filistin'in desteklendiği, işgal rejimin ise lanetlendiği mitingleri gördüklerini hatırlatarak, ama maalesef uluslararası sistemi ve hukuku temsil eden kuruluşların nasıl etkisiz kaldığını da üzülerek gördüklerini söyledi.

Bakan Tunç, şöyle devam etti:

''Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.' derken işte bugünlere işaret ediyor. İnsanlığın sorunlarına uluslararası sistemin çare olamadığını hep ifade ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının yürütmüş olduğu, 7 Ekim'den önceki yıllarda da açmış olduğu soruşturmalar var. Ama bu soruşturmalar bir türlü davaya dönüşmüş değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde israil aleyhine bir ceza davası maalesef açılamadı. Başsavcı tutuklama istemiyle yakalama kararı talep etti ama bu kararla ilgili maalesef ceza mahkemesinin ilgili dairesi bir karar vermedi. Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının yakalama talep ettiği bir sanık, soykırım suçlusu, ABD Kongresi'nde ayakta alkışlanabildi. İşte o soykırım suçlusunu, insanlık suçlusunu, kadın katilini, çocuk katilini ayakta alkışlayanlar insanlık tarihine bir kara leke olarak geçmiş durumda. Bu suçlara ortak olduklarını açıkça ilan ediyorlar. 7 Ekim'den bu yana da ABD'nin silah göndererek, gemilerini göndererek, o çocuk katliamına nasıl destek verdiğini hep birlikte görüyoruz." (İLKHA)