1948'den beri Kudüs şehrinin İslami medeniyet kimliğini ortadan kaldırmak amacıyla kültürel soykırım uygulayan siyonist işgal rejimi, en acı olaylardan biri olan 21 Ağustos 1969'da Kıble Mescidi'nde bulunan Selahaddin-i Eyyubi'nin hediye ettiği tarihi minberin küle dönmesi oldu.
Acı olayda, Avustralyalı haçlı siyonist Dennis Michael Rohan, Gavanime Kapısı'ndan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi ve Mescid-i Aksa'daki Kıble Mescidini ateşe verdi.
Cuma namazı çıkışı Mardin'deki STK’lar tarafından Şakir Nuhoğlu Camiinde minberin yakılması olayına ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını Necmeddin Başboğa okudu.
“Müslümanların moral ve inanç değerleri ile kutsal mekânlarına yönelik bu hadsiz ve barbar saldırı, İslam âleminde büyük protestolara ve toplumsal infiallere neden oldu”
Tarihi ve manevi minberin yakılışı olayına değinen Başboğa, “Bundan tam 55 yıl önce, 21 Ağustos 1969 günü, Mescid-i Aksa’nın güney kısmında bulunan Kıble Mescidi, Avustralya asıllı fanatik bir siyonist yahudi tarafından ateşe verildi. Çıkan yangında, başta Selahaddin Eyyubi’nin yaptırdığı tarihi minber olmak üzere içindeki bütün eşyalar yanarak kül oldu. Müslümanların moral ve inanç değerleri ile kutsal mekânlarına yönelik bu hadsiz ve barbar saldırı, İslam âleminde büyük protestolara ve toplumsal infiallere neden oldu. Durumun aciliyeti ve önemine binaen, önemli İslam ülkeleri ilk defa bir araya gelerek konuyu beraber tartıştılar ve İslam Konferansı Teşkilatı teşekkül edildi. Bugün adı İslam İşbirliği Teşkilatı olarak değiştirilen bu uluslararası teşkilat, maalesef işgal ve katliamları kınamaktan öte bir eylem ortaya koyamamaktadır. Onurunu ve inancını canları pahasına savunarak bir direniş destanı yazan Gazze’deki mücahitlerin bütün Müslümanlara ve dünyanın dört yanında bulunan adalet ve vicdan savunucularına; Selahaddin Eyyubi’nin hatırası olan minberin tahrip edilmesi başta olmak üzere Mescidi Aksa’yı ateşe vererek yangın çıkaran siyonistlerin bu menfur eyleminin 55’inci yılı vesilesiyle herkesin meydanlara çıkarak siyonizmi ve İsrail’in haksız işgal ve cinayetlerini protesto ediniz çağrısında bulunuyoruz.” ifadelerini aktardı.
İşgal rejimi siyonistlerin, küresel işbirlikçileri medya ve sosyal mecralar üzerinden yanlış ve kara propaganda ile insanları aldatmaya çalıştıklarını belirten Başboğa, “Filistinliler, bugün hep bir arada ve meydanlardadır, İslam dünyasının bütün merkezlerinde ve cuma namazı kılınan cami önlerinde Müslümanlar ayaktadır. Dünyanın farklı merkezlerinde adalet ve vicdanı savunanlar da meydanlarda olup siyonist İsrail ve vahşi saldırılarını protesto etmektedir. Bütün dünya kamuoyunun doğruları bilmesi ve hakikati görmesi gerekiyor. Çünkü siyonistler ve küresel işbirlikçileri medya ve sosyal mecralar üzerinden yanlış ve kara propaganda ile insanları aldatmaya çalışıyor. Siyonist İsrail, güya Süleyman mabedi diye muhayyel bir amaca ulaşmak için Mescid-i Aksa’nın altında kazı yapmaktadırlar. Aslında sinsice ve küstahça Mescid-i Aksa’yı tahrip etmeye çalışıyorlar. Bir yandan Filistinlileri öldürerek ve sürgün ederek, öbür yandan illegal ve vahşi yöntemlerle Filistinlilerin topraklarına Yahudi yerleşimcileri iskân ediyorlar.” şeklinde ifade etti.
“Gazze’de yaşananlar bir İsrail-Filistin, Yahudi-Müslüman savaşından ziyade bir zalim ile mazlumların savaşıdır”
Başboğa, Gazze direnişi, bütün mazlumların zalim güçlere teslim olmayıp sonuna kadar direnmenin sembolü haline geldiğine dikkat çekerek, “Yahudi yerleşimci, kendi evinde ve mülkünde oturan Filistinlileri zorla, tehditle ve devlet baskısıyla evinden sürüp yerine dünyanın farklı ülkelerinden getirilen yahudileri yerleştirmek demektir. İsrail kuruluşundan bugüne kadar milyonlarca Filistinlinin evini yıkarak veya gasp ederek devlet destekli çetelere peşkeş çekmiştir. Yahudi yerleşimler demek hırsızlık gasp ve işgal ile Filistinlilerin mülküne çökmek demektir. Yerleşimciler ise siyonist İsrail’in şımarttığı çeteler ve barbarlar demektir. Birleşmiş Milletlerin, Arap Liginin, Avrupa Birliğinin ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşların engelleyemediği siyonist işgal ve cinayetleri Filistinli, Gazzeli mücahitler kendi imkânlarıyla durdurmaya çalışıyorlar. Bugün Gazze’de yaşananlar bir israil-Filistin, Yahudi-Müslüman savaşından çok daha ileri bir zalim ile mazlumların savaşıdır. Siyonist katliam ve işgale karşı bir özgürlük ve hukuk direnişidir. Bu nedenle Mardin olarak bu kutlu ve onurlu direnişte mazlumlardan, hukuktan ve özgürlükten yana taraf olduğumuzu tarihe not düşmek için bugün buradan haykırıyoruz. Gazze direnişi, bütün mazlumların zalim güçlere teslim olmayıp sonuna kadar direnmenin sembolü olmuştur.” şeklinde konuştu.
Başboğa, “Tarih, işgalci ve soykırımcı İsrail ve işbirlikçilerini lanetle kayda geçirecek, kahraman yiğit Gazzelilerin onurlu direnişlerini de şeref ve gururla anacaktır. Bu vesileyle Mardin STK Platformu olarak, Mescid-i Aksanın barbarca yakılmasının 55’inci yılında, siyonist terör odağı İsrail’in işgal ve cinayetlerini şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz. İsrail’in barbarlığının durdurulması için bütün güçlerin dayanışma içinde olmalarını bekliyoruz. Siyonizm’e destek veren bütün firmaların ürünlerini daha etkin şekilde boykot etmelerine devam etmeleri için çağrımızı yeniliyoruz. İsrail’in katli acı ve işgalci olduğunun uluslararası Adalet divanda tescil edilmesi ve hak ettiği cezanın infazı için bütün yöneticilere, sivil toplum kuruluşlarına, medya kuruluşlarına ve insan hakları savunucularına katkıda bulunmaya çağırıyoruz.” dedi.
Basın açıklamasının ardından emekli İmam-Hatip Hasan Yenigün tarafından dua edildi. (İLKHA)