Haziran'da gerçekleştirilen ve 13 Ağustos'ta yerleştirme sonuçları belli olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı ile yüzbinlerce kişi bir üniversite okumaya hak kazandı.
Yıllarca aileleriyle birlikte yaşayan öğrencilerin birçoğu ilk kez şehir dışına okumaya giderken karşılaşabilecekleri olumsuzluklar da hem öğrenciler hem de aileleri tedirgin ediyor.
Gençlerin karşılaşabilecekleri ortamlarla ilgili LKHA muhabirine konuşan Eğitimci Yazar Erkan Haras, hem öğrencilere hem de ailelerine önemli tavsiyelerde bulundu.
"İnsanı geliştirecek olan şey yalnız kalması ve mücadele etmesidir"
Ailelerin çocuklarını nazlı yetiştirmeleri nedeniyle ilk kez şehir dışına çıkacak olmalarının kendilerini tedirgin ettiğini söyleyen Haras, "Aileler, çocukların tüm işlerini 'aman sen karışma ben hallederim, sen çıkma ben alırım, sen sadece ders çalış ihtiyaçlarını ben alırım' diyerek kendileri hallediyorlar. Böylece özgüveni eksik çocuklar, gençler yetişiyor. Bu durumda çocuk üniversite kazandığında ailelerin büyük çoğunluğu, çocukların gözlerinin önünde olsun diye İstanbul içerisindeki özel üniversiteleri tercih ediyorlar. Oysa bir insanı geliştirecek olan şey yalnız kalması ve mücadele etmesidir." dedi.
Devlet üniversitelerinde kontenjanlar sınırlandırılıp özellerde de ciddi paralar istendiği için bu yıl gençlerin özel yerine devlet üniversitelerini daha çok tercih ettiğini aktaran Haras, "Benim tavsiyem şehir dışında bir üniversite okumaları, orada kendilerine bir hayat kurmalarıdır. Gerek yurtta gerekse de öğrenci evinden hayata başlamalılar. Ailelerin buna engel olduğunu görüyoruz. Şehir dışına giden çocukları da büyük tehlikeler bekliyor. Son zamanlarda gündeme gelen bir sürü olay var. Bu olayların temelinde de çocukların özgüven eksikliğinin yattığı görülüyor. Dışarıya çıktığında bir yerde kalma, bir yerde durma, orada hayatını idame ettirme problemi var." diye konuştu.
"İyilerle beraber olup iyilik yapmaya devam etmeleri halinde eksenleri kalmaz"
Günümüzde kafe kültürünün yaygın bir şekilde devam ettiğini, üniversitelerdeki kampüslerde de aynı durumun geçerli olduğunu vurgulayan Haras, "Kampüsün içerisinde takılacağı bir sürü şey var ve bunların da cazibesi var. Bu durumda üniversitelerin kampüslerinde çocuğun zihnini karıştıracak türlü türlü şeyler var. Mesela üniversite kazanıp giden bir çocuğun gece hayatı kütüphaneler, kitaplar olmalı. Kütüphanelerde geceleyip akşamları evde arkadaşlarıyla kitap kritiği yapmasıdır. Bunlar çocuğu bekleyen avantajlardır. Tabi ki bunlar yetmez. İyi arkadaşlık kurması, iyilerle beraber olması, iyilik yapmaya devam etmesi gerekir. Üniversiteye gittiği andan itibaren iyilerle arkadaş olursa ve ortamının iyi arkadaşlardan oluşturursa çocuğun ekseni kaymaz. Ancak çocuk ne yaptığını bilmeden tek başına evlerde, yurtlarda kalırsa ekseninin kayma ihtimali daha yüksektir." şeklinde konuştu. (İLKHA)