Memur-Sen: Tarih ABD’yi soykırımcıyı alkışlayan ülke olarak kaydetmiştir

ABD Temsilciler Meclisi, Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım uygulayarak şu ana kadar 40 binden fazla insanı katleden siyonist rejimin sözde başbakanı siyonist, ırkçı Benjamin Netanyahu’yu alkışlaması, Türkiye’de Sivil Toplum Örgütlerinin tepkisine yol açtı.

Ekleme: 27.07.2024 19:10:04 / Güncelleme: 27.07.2024 19:11:22 / Güncel / Şırnak Haberleri
Destek için 

Memur-Sen Şırnak İl Sekreteri ve Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Sabğatullah Anmal, "Terör devleti siyonist barbarların yaptığı katliam ve insanlık dışı muamelenin kabul edilebilir hiç bir yönü olmadığı gibi insanlıktan nasibini almamış terör devletinin sözde başbakanı ise ABD temsilciler meclisinde yaptıkları vahşeti övünerek delegasyona açıklamalarda bulunması, delegasyonun da yetmezmiş gibi alkışlayarak ellerini kana bulaştırarak soykırımdaki rolünü bir kez daha ortaya koymuştur. Eli kanlı canilere karşı her zaman mazlumdan yana insanlık davasına sahip çıkanlar ise tarihe isimlerini altın harflerle yazdıracaklardır. İnsanlık davasına sımsıkı sarılan ve iradesinden taviz vermeyen Rashida Tlaib gibi kahramanların kavi duruşu, bu büyük dayanışma için büyük bir umut olmuş, emperyalizmin korkunç kurguları bu direnişle tersyüz edilmiştir." dedi.

Memur-Sen Şırnak İl Sekreteri Sabğatullah Anmal, Memur-Sen Konfederasyonu'nun soykırımcı canilere destek alkışların rahatsızlığını ifade eden basın açıklamasını basın ile paylaştı.

"Tarih, Amerika’yı soykırımı alkışlayan bir ülke olarak kaydetti"

Anmal, "ABD Temsilciler Meclisi, Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım uygulayarak şu ana kadar 40 binden fazla kardeşimizi katleden israil’in başbakanı siyonist, ırkçı Benjamin Netanyahu’yu konuşturduğu yetmezmiş gibi bir de çılgınca alkışlayarak soykırımdaki rolünü bir kez daha ortaya koymuştur. Tarihe adını soykırım üzerine kurulu devlet olarak kaydettirmiş olan ABD, bu tavrıyla insanlığı, vicdanı, uluslararası hukuku umursamadığını, umursamayacağını ilan etmiştir. Filistin’deki soykırıma gerek sağladığı ölümcül silahlarla, gerek BMGK’daki İsrailci tutumuyla gerek soykırımı gizlemeye yönelik uyguladığı baskı ve sansürle gerekse de Doğu Akdeniz’e konuşlandırdığı savaş filosuyla soykırımın arkasındaki gerçek güçtür. Birçok ülkenin Uluslararası Ceza Mahkemesine soykırım suçuyla yargılanması için başvurduğu bir katili ABD Temsilciler Meclisinde konuşturmak ve alkışlatmak, ABD’nin soykırıma verdiği desteği gizleme gereği bile duymayışının arsızca ve utanmazca göstergesidir." ifadelerini kullandı.

"Siyonist cendere bugün başta ABD olmak üzere, batı siyasetini esir almış durumdadır"

Netanyahu’yu ayakta alkışlanmanın insanlık açısından kara bir leke olduğunu ifade eden Anmal,"Bilinmelidir ki soykırım emperyalist ABD’nin rutin politikasıdır. Kuruluşunu yerlilere soykırım uygulayarak gerçekleştiren ABD o tarihten bugüne kadar onlarca ülkede milyonlarca kişinin öldürülmesiyle sonuçlanmış soykırımların da adresidir. Dolayısıyla bu alkışlar soykırımı rutin bir politika olarak uygulayan ABD’nin kirli siciline eklenmiş yeni bir kara lekedir. Yine bu alkışlar, 7 Ekim’den bu yana bir yandan soykırıma her türlü desteği verirken diğer yandan İsrail’i yer yer eleştiriyormuş gibi yaparak barış istiyormuş havası oluşturan ABD’nin iğreti iki yüzlüğünü ortaya çıkarmış, gerçek yüzünü örtmeye yetmeyen yırtık maskesini düşürmüştür. Başka ülkelere demokrasiden bahseden, güya insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunduğunu söyleyen ABD’nin, kendi ülkesinin Meclisinde, üyeleri katil Netanyahu’nun konuşmasından önce ancak totaliter rejimlerde görülecek şekilde "konuşmayı bölen tutuklanır" ifadeleriyle tehdit etmesi, ülkelerin nasıl bir Siyonist cendereye alındığını, dünyanın nasıl psikopatolojik bir tabloyla karşı karşıya olduğunu göstermesi açısından manidardır. Siyonist cendere bugün başta ABD olmak üzere, batı siyasetini esir almış durumdadır. Ve maalesef insanlık ideali de uluslararası hukuk da bu cendereye sıkışmış durumdadır. Meydanlarda, caddelerde insanlık ailesinin büyük kısmı soykırıma karşı ayaktayken Temsilciler Meclisi’nde Rashida Tlaib ve alkışlamayan birkaç kişi hariç üyelerin bindirilmiş kıtalar şeklinde apartheid rejiminin başbakanı katil Netanyahu’yu ayakta alkışlamaları sadece insanlık açısından kara bir leke ve utanç tablosu olmanın ötesinde dünyamızın sosyopolitik geleceği açısından da ciddi bir endişe sebebidir ve de adil bir dünya sisteminin ne denli acil bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Nitekim çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 40 binden fazla insanı katleden, insanlığın ortak masun mekânları olan okullara, hastanelere, ibadethanelere sığınmış masumları bombalayan Siyonist rejimin soykırım stratejisinin en büyük dayanağı olan mevcut emperyalist siyaset dünyaya yön verdiği müddetçe insanlığın felaha ulaşma imkânı yoktur. Çünkü ABD’nin başını çektiği, Siyonist finans sisteminin finanse ettiği emperyalizm insanlığın en büyük düşmanıdır. İnsanlık, adil bir dünya kurmak istiyorsa bu büyük düşmana karşı büyük dayanışmayı kurmak zorundadır. Filistinli kahramanların kutlu direnişi, bu direnişe destek vermek için meydanları 8 aydır dolduran, insanlık vicdanı ve hakikatle bağını koparmayan dünyanın her bölgesindeki özgürlük kahramanlarının direnişi ve bindirilmiş kıtalara inat, insanlık davasına sımsıkı sarılan ve iradesinden taviz vermeyen Rashida Tlaib gibi kahramanların kavi duruşu bu büyük dayanışma için büyük bir umut olmuş, emperyalizmin korkunç kurguları bu direnişle tersyüz edilmiştir. Büyük Memur-Sen ailesi olarak Rashida Tlaib’e, meydanları dolduran milyonlarca isimsiz kahramana ve onurlu Filistin direnişçilerine selam olsun diyoruz. Ve ekliyoruz: İnsanlık vicdanı soykırımcı siyonizmi ve onu destekleyen köhnemiş zihniyeti yenecek. Soykırım destekçilerine lanet olsun! İnsanlık haysiyetini yere düşürmeyenlere selam olsun! Selam olsun direnenlere!." dedi. (İLKHA)