Mavi Marmara şehidinin oğlundan HÜDA PAR'ın kanun teklifine destek

Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde işgalciler tarafından şehit edilen İbrahim Bilgen'in oğlu Yusuf Bilgen, HÜDA PAR'ın Meclis'e sunduğu yasa tasarısını değerlendirdi.

Ekleme: 23.07.2024 14:25:05 / Güncelleme: 23.07.2024 14:26:56 / Röportaj / Siirt Haberleri
Destek için 

Gazze'de yaşanan soykırıma katılan çifte vatandaşlar hakkında HÜDA PAR tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM'de görüşülmesi yönündeki önergenin kabul edilmesinin ardından başlayan sürecin çok önemli olduğunu ifade eden Bilgen, bu tasarının gönüllerine tercüman olduğunu ancak bu yasanın çok daha fazlasının yapılması gerektiğine dikkat çekti.

"Nasıl israil'i ilk tanıyan ülkelerden biri olduysak, ilk tanımayan ülkelerden biri de olmalıyız." diyen Bilgen, katliamın durması için fiili bir şeyler yapılmasının gerekli olduğunu söyledi.

İşgalcilerin Gazze'de işlediği insanlık suçları karşısında sessiz kalmanın bu suça ortak olması anlamına geldiğini ifade eden Bilgen, Uluslararası toplumun ve Türkiye'nin, bu konuda daha sert ve net tavır alması gerektiğini belirtti.

"Gönlümüze tercüman oldular"

Bilgen, "Öncelikle vatandaşlık yasa tasarısını Meclise taşıyan HÜDA PAR milletvekillerine teşekkür ediyorum. Gönlümüze tercüman oldular. Bildiğiniz gibi daha önce de Mavi Marmara olayından sonra bu konu gündeme gelmişti. israil de askerlik yapan çifte vatandaşlar Türkiye'de askerlikten muaf sayılıyordu. Maalesef bizi de şaşırtan böyle yasalar mevcut. Bununla ilgili gündem oluşmuş, fakat herhangi bir netice elde edilememişti. Şimdi yasa tasarısının HÜDA PAR milletvekilleri tarafından bir kanun teklifi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getirilmesi bizleri mutlu etmiştir." şeklinde memnuniyetini dile getirdi.

"Türkiye vatandaşı olmalarına rağmen israil'e gidip katliamlara katılmaları kabul edilemez"

Vatandaşlık yasa tasarısının şüphe götürmez bir şekilde yasalaşması gerektiğini ve bütün milletvekillerinin bu tasarıya "evet" demesi gerektiğini ifade eden Bilgen, "Muhalefet ve iktidarıyla bu yasa meclisten geçmeli. Geçmezse şüphe duyarım. Demek ki herkesin başka bir hesabı var derim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarına rağmen israil'e gidip katliamlara katılmaları kabul edilemez. Katliam bir yılı bulmak üzere, içimizi kanatan, hiçbir çözümün bulunamadığı bu katliamın, soykırımın bitmemesi ve buna bir çözümün bulunamaması bir yana, çifte vatandaşların israile gidip katliam yapması, sosyal medyada pozlar vermeleri bizi kinle dolduruyor. Bu yasa tasarısının Meclis'ten geçmesi bir nebze olsun içimizi rahatlatır." şeklinde duygularını dile getirdi.

"Böylesi yaratıkların ülkemde barınması ve vatandaşlık verilmesi kabul edilemez"

Katliama karışan çifte vatandaşların işledikleri suçların cezasız kalmaması gerektiğine dikkat çeken Bilgen, "Madem sen gidip katliam yapacaksın, madem sen Müslümanların düşmanısın, yarın öbür gün sen benim ülkemi de vurursun, beni de vurursun, benim çocuğumu da vurursun demektir. Böylesi yaratıkların ülkemde barınması ve vatandaşlık verilmesi kabul edilemez. Hele Suriyeli mültecilerin bu kadar üzerlerine gidildiği, kovulmaları için yaygaralar koparılırken, bu tür kişilere malum kişilerin ses çıkarmaması bizleri ayrı bir şekilde düşündürüyor. Bizler buraya mecburiyetten gelmiş kardeşlerimiz ile uğraşılmasını bırakıp, İslam düşmanı, katliamlara karışan ve sosyal medyada pozlar vererek gururla paylaşanlara ders vermek amacıyla yasa tasarısının geçmesi ve Türkiye'ye dönmeleri durumunda yargılanmaları, hatta daha fazlasının yapılması gerekiyor," dedi.

"Nasıl israil'i ilk tanıyan ülkelerden biri olduysak, ilk tanımayan ülkelerden biri de olmalıyız"

Vatandaşlık yasa tasarısına hayır diyen veya çekimser kalanların vatan haini olarak dahi görülebileceğine dikkat çeken Bilgen, "Niye onaylamıyorsunuz, diye sorarım, sizin derdiniz ne? derim. Hatta bu yasanın çok daha fazlası yapılmalı. Nasıl israil'i ilk tanıyan ülkelerden biri olduysak, ilk tanımayan ülkelerden biri de olmalıyız. Bu katliamın durması için fiili bir şeyler yapılması lazım. Sözlü, siyasi ve politik anlamda bir şeyler yapıyor olabiliriz, fakat yeterli gelmediğini görüyoruz. İşgal rejimini incitecek bir şey yapmadığımız sürece durmayacakları da ortada, çok daha fazlası yapılmalı. Hatta israile dolaylı veya direk destek veren firmalar var, birçok ürünleri de boykot listesinde. Bu firmalar araştırılmalı ve mal varlıklarına el konulmalı. Sadece Türkiye'nin değil, bütün İslam ülkelerinin bunu yapması gerekiyor ki gerçekten israilin canı yansın ve geri adım atsın. Sözün bittiği yerdeyiz. Artık dur demek, bu işi fiilen sonlandırmak gerekiyor. israil ancak güçten anlar, bu gücün bir şekilde oluşturulması gerekiyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)